Zorunlu din dersi ve AİHM
Zorunlu din dersi ve AİHMRıza TÜRMEN / Milliyet Son günlerde Alevilerin din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması yolundaki istemleri, buna...
Zorunlu din dersi ve AİHM
Rıza TÜRMEN / Milliyet
Son günlerde Alevilerin din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması yolundaki istemleri, buna Sn Devlet Bakanı’nın AİHM’nin Zengin/Türkiye (9.10.2007) kararının müfredata ilişkin olduğu yolunda yanıt vermesi, Zengin kararını yeniden gündeme getirdi.
Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten sadece beşinde din dersi zorunlu. Türkiye dışında Yunanistan, Finlandiya, Norveç ve İsveç. Bunlardan hiçbiri laikliği benimsemiş devletler değil. Avrupa Konseyi’ne üye devletlerin büyük bir çoğunluğu din dersini seçmeli ders olarak kabul ediyor.
Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi 1999’da kabul ettiği bir kararda, devlet okullarında verilen din eğitimi ile ailelerin inançları arasında bir uyuşmazlık olmaması gerektiğinin altını çiziyor. 2005 yılında kabul ettiği kararda ise, din derslerinin kültür ile ibadet arasındaki sınırı geçmemesi, amacın belirli bir inancı aşılamak değil, gençlere neden dinlerin var olduklarını anlatmak olması gerektiği belirtiliyor.
Zengin/Türkiye kararında AİHM, din derslerinin zorunlu olması konusunu incelemedi. Başvurucunun şikâyeti de bu değildi. Hasan Zengin’in şikâyeti, din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde Sünni İslam açısından eğitim yapıldığı, küçük Eylem Zengin’e Alevilik ile ilgili bilgi verilmediği, devletin tarafsız, nesnel bir program uygulamadığı yolundaydı. AİHM de incelemesini şikâyetle sınırlı tuttu. Ancak kararda din derslerinin zorunlu olmamasına ilişkin bazı ipuçları bulabiliriz. Şunu belirtmek gerekir ki, AİHM kararı din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılmasına bir engel oluşturmuyor.
AİHM kararında iki nokta üzerinde durdu. Dersler nesnel, eleştirel ve çoğulcu bir biçimde yapılıyor mu? Derslerde ebeveynlerin inançlarına saygı gösteriliyor mu?
Birinci konuyla ilgili olarak AİHM, öğrencilere Sünni İslam pratikleri öğretildiğini göz önünde tutarak derslerin çoğulcu, eleştirel, nesnel bir nitelik taşımadığı sonucuna vardı.
İkinci konuyla ilgili olarak AİHM, Hıristiyan ve Yahudi çocuklarının din dersinden muaf tutulduğuna bakarak şu görüşe yer verdi: Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi, gerçekten din kültürlerine ait bir ders olsaydı, Hıristiyan ve Yahudi çocuklarını muaf tutmak için bir neden kalmazdı. Böyle değil de, derslerin temel amacı İslam dinini öğretmekse, o zaman bu derslerin zorunlu olmaması gerekirdi.
Değişikliklerin karşılaması zor
Bundan anlaşılacağı gibi, AİHM, önce derslerde Sünni İslam ile bilgiler verildiğini saptıyor, sonra da tek bir dinin temel alındığı bir dersin zorunlu olmaması gerektiğini söylüyor.
Zengin davasında AİHM, Sözleşme’nin eğitim hakkını düzenleyen 1no’lu Protokol’ün 2. maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardı.
Kararın uygulanması ile ilgili olarak AİHM, ders kitaplarının nesnel, çoğulcu bilgiler öğretecek şekilde değiştirilmesi gerektiğini belirtiyor. Başka bir deyişle, AİHM kararı Sn Bakan’ın söylediği gibi müfredatla ilgili. Ama satır aralarında, din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması mesajı da yer alıyor.
Hükümet, kararın uygulanması için alınacak önlemler çerçevesinde, ders kitaplarında değişiklik yapılarak, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne sunulduğunu söylüyor.
Bundan önce yapılan değişikliklere bakarsak, bu değişikliklerin AİHM kararındaki ilkeleri karşılaması güç görünüyor. Değişiklikler Sünni İslam açısından yapıldığından, Alevilerin gereksinmelerine yanıt verip vermeyeceği kuşkulu.
Ayrıca, başka din ve inançlar hakkında bilgi verilmesi 14-15 yaşından sonra gerçekleşiyor. Çocuğun kişiliğinin oluştuğu 6-14 yaşları arasında Sünni İslam ağırlıklı eğitim veriliyor. 15 yaşında sonra “bir de başka dinler ve inançlar var” deniyor.
Yapılması gereken şey, din dersi ve din kültürü diye iki ayrı ders koymak. Din dersinde, din eğitimi verilir. Bu ders seçimlik olur. Din kültürü dersinde ise, bütün dinler ve inançlar hakkında kültürel, düşünsel bilgiler verilir. Bu ders zorunlu olur.
Din kültürü kitaplarının yazılmasında, AİHM’nin Zengin kararında öngördüğü iki ilke yol gösterici rol oynayabilir. AİHM’ye göre, Türk Anayasası’nda güvence altına alınan laiklik ilkesi, devletin bir din ya da inançla ilgili bir tercih yapmasına izin vermemekte. Ancak, bu ilke saklı kalarak, kitaplarda İslam’a öncelik verilmesi çoğulculuk ve nesnellik koşullarına aykırılık oluşturmaz. Din dersini zorunlu olmaktan çıkararak din kültürlerinin nesnel, çoğulcu bir biçimde öğretilmesi, Türkiye’nin inanç özgürlüğüne ne denli saygılı olduğunun da göstergesi olacak.
Rıza Türmen
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy53761 = 'rturmen' + '@';
addy53761 = addy53761 + 'milliyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
var addy_text53761 = 'rturmen' + '@' + 'milliyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
( '' );
53761 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Milliyet - 15 Ekim 2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.