Yunus'un dil rengiyle Divane Ağaç
Yunus'un dil rengiyle Divane AğaçTurgay Nar'ın yazdığı 'Divane Ağaç' adlı oyun, Yunus Emre'den hareketle, kayıp kültürümüzün...
Yunus'un dil rengiyle Divane Ağaç
Turgay Nar'ın yazdığı 'Divane Ağaç' adlı oyun, Yunus Emre'den hareketle, kayıp kültürümüzün ve yiten erdemlerimizin izini sürüyor
EMETİ SARUHAN
Şehir Tiyatroları'nın bu sezon sahneye koyduğu 'Divane Ağaç' isimli oyununun prömiyeri geçtiğimiz gün, Ümraniye Haldun Alagaş Sahnesi'nde yapıldı. Turgay Nar'ın memorat biçiminde kurgulayarak yazdığı oyun, Hüseyin Köroğlu'nun rejisiyle seyirciyle buluşuyor. Mistik sembollerle örülü 'Divane Ağaç', Yunus Emre ana motifi etrafında şekillenerek, Anadolu toprağının yetiştirdiği mutasavvıfların izini sürüyor. Oyun, Moğol işgalleri esnasında Yunus Emre'yi doğuran Kün Ana'nın Albastı'ya uğraması sonucu, olmayan bir zaman diliminde Yunus Emre'nin mezarını ve aslında onun şahsında gittikçe kaybolmaya yüz tutan kültürümüzü aramasını konu alıyor. Tomris İncer, Erhan Abir, Esin Karabağ, Eraslan Sağlam'ın başlıca rolleri paylaştığı, dekor tasarımını Hakan Atak, kostüm tasarımını Feyza Zeybek'in yaptığı Divane Ağaç'ı, yazar Turgay Nar ile konuştuk.
Divâne Ağaç, mistik ve sembolik öğelerle örülmüş özgün bir oyun. Aynı yapıyı Can Ateşinde Kanatlar'da da görmüştük. Bu tiyatro yazarlığı için yeni bir alan mı?
Türk tiyatro yazarlığına bu anlamda bir katkı sağlamayı amaçladığımı söyleyebilirim. Gerek ritüeli, gerek mistik sembolik dili farklı bir söyleyişle işleyişim oldukça ilgi ve beğeni gördü. Çok güç ve dikkat isteyen bir alanda oyun yazmak sahnelenmesi bağlamında risklere de oldukça açık. Oyunun sahnelenmesi aşamasında farklı bakışların, algılayış ve birikimlerin de doğal olarak girmesiyle oyun, yazarın yazdığının çok dışına da çıkabiliyor. Şansın varsa kaybın az olur, ya da tam tersi de olabilir.
Yunus'un mezarı ve Kün Ana neyi sembolize ediyor? Oyunla günlük hayatımızda bir paralellik kurabilir miyiz?
Yunus Emre, oyunda “Kayıp Kültürü” imlemektedir. Anasının onu araması, öznelde kayıp kültürün peşindeki Anadolu'yu, genelde ise insanlığın yiten erdem ve insani değerlerinin peşinde olmayı anlatmaktadır. Yunus'un oyun içinde hiç gösterilmemesi, onun yüzüne ve cismine yani varlığına nesnel tanıklığın olmamasındaki büyüyü korumak içindir. Kün Ana, “Kün” yani “Ol!” emri ile ilahi varoluşu, “ana” ile de doğurganlığı, bereketi, dirliği, hayatı imlemektedir. Kün Ana'nın Yunus Emre'nin anası olarak adlandırılmasının nedeni, “güneş ana” kültüyle ilişkilendirmek ve yaradılışa ilişkin “ol!” (Kün!) emriyle doğurganlık edimi olan analık imgesini örtüştürmektir.
Yönetmeni korkutan seyircinin anlamaması
Can Ateşinde Kanatla'daki gibi şiirsel bir dil var yine bu oyunda da. Hatta Yunus söylüyor gibi...
Oyunlarımda dile çok önem veririm ve bütün boyutlarıyla kullanmak isterim. Genelde bir çok yönetmenin korktuğu şey “seyircinin anlamaması” yönünde oluyor ve bilinçsizce budama yapılıyor. Ben kendi adıma söyleyeyim, seyirci biz yazarların çok çok önünde ve her şeyi de çok iyi anlıyor. Biz yazarlar, aydınlar, sanatçılar kendimizi bir şey sanıyoruz. Kendi öznel beğenimizi evrensel beğeni düzeyinde görmememiz gerekir. Oyunda, doğum - yaşam - ölüm - kozmik varoluş, gerek Asya uygarlıkları, gerek İslam tasavvufu gözetilerek, motifler, kullanılan semboller ve ilişkilendirmelerle bütün bir doğu ve Anadolu ritüel birikimi içinde verilmektedir. Dolayısıyla, sahnelenirken, oyunun yazınsal dili ve göstergelerindeki yapı gereği “Kadim Zaman Dili”, başka deyimle arkaik yapıda ritüel bir tiyatro anlatım dili oluşturulmalıdır. Yunus'a ait dil renklerini kullanmaya özen gösterdim.
06.10.2007 - YENİ ŞAFAK
AYIN OYUNU (Geniş Tanıtım)
İstanbul Şehir Tiyatrosu
Turgay NAR
Divane Ağaç "Yunus Emre"
Yöneten: Hüseyin KÖROĞLU
Dekor Tasarımı: Hakan ATAK
Kostüm Tasarımı: Feyza ZEYBEK
Koreografi :
Özge MİDİLLİ
Dramaturg: Dilek TEKİNTAŞ
Müzik Tasarım: Selim Can YALÇIN-Görkem ŞEN
Işık: Mahmut ÖZDEMİR
Animasyon Tasarımı: Nart TAMZOUK
Efekt tasarım: Ersin AŞAR
Oynayanlar:
Erhan ABİR
Tomris İNCER
Zümrüt ERKİN
Meriç BENLİOĞLU
Çağlar YİĞİTOĞULLARI
Eraslan SAĞLAM
Esin UMULU
Pelin BUDAK
Özge MİDİLLİ
Konusu:
Anadolu'da kanlı Moğol istilası sürmektedir. Kün Ana Yunus'u henüz doğurmuştur, 'albastıya' girer: Gördüğü sanrılar, hayaller, rüyalar içinde başka bir zaman dilimine geçer, Yunus Emre'nin mezarını arar. Önce Yunus'un asası Divane Ağaç'la, sonra Hacı Bektaş-ı Veli, Dervişler ve Yılan'la karşılaşıp hikâyelerini dinler. Anlatılan Hallac-ı Mansur, Attar'ın kuşları, Ceylan ve Mecnun, Fırat ile Dicle'nin hikâyeleri ile iz sürer… Ve yılan tarafından ısırılınca gerçek zamana döner…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.