Yücel ÖZDEMİR : 15. yılında Solingen

Yücel ÖZDEMİR : 15. yılında Solingen

Yücel ÖZDEMİR : 15. yılında Solingen(...) Samimiyetsizlik elbette sadece Alman politikacılarına özgü bir durum değil. Her yıl 3 bin km...

A+A-

Yücel ÖZDEMİR : 15. yılında SolingenYücel ÖZDEMİR : 15. yılında Solingen

(...) Samimiyetsizlik elbette sadece Alman politikacılarına özgü bir durum değil. Her yıl 3 bin km yol kat ederek Solingen’e gelen ve Alman devletinin yakılan Genç Ailesi’nin bireylerini anma için gösterdiği çabayı alkışlayanlar, Solingen Katliamı’ndan 35 gün sonra gerçekleşen Sivas Katliamı konusunda ise bir tek kelime etmemeye özen gösteriyorlar.

Solingen’de 5, Sivas’ta 35 can yakıldı.

Almanya elbette devlet adına, yapılan bu vahşet ile hesaplaşma adına her yıl anma toplantıları, ödül törenleri düzenleyerek, anıtlar dikerek olumlu adım atmış durumda. Türkiye hükümetleri ise aradan 15 yıl geçtiği halde açıktan katliamı lanetlemeye, anma etkinliklerine katılmaya yanaşmıyor.

Bu nedenle her 29 Mayıs aynı zamanda Türkiye’nin Sivas utancıdır...

Yücel ÖZDEMİR : 15. yılında Solingen

Bundan tam 15 yıl önce, 29 Mayıs 1993’te Solingen’de Genç Ailesi’nin evinden yükselen alevler, Almanya’da, Türkiye’de ve dünyanın başka ülkelerinde yaşayan insanların yüreklerini dağladı.

Tarihinde ırkçılığın iktidarda olması gibi kara bir leke taşıyan Almanya’da insanlık düşmanları, büyük bir cinayet için yeniden sahneye çıkmış, Genç Ailesi’nin evini ateşe vermiş; Hülya Genç (9), Gülüstan Öztürk (12), Hatice Genç (18), Gürsün İnce (27) ile Saime Genç’i (4) diri diri yakmıştı.

Hem de gecenin tam ortasında...

Bütün dünyayı sarsan bu insanlık düşmanı katliamı gerçekleştirenlerin Neonazilerle bağlantılı dört genç olduğu ortaya çıkmıştı. Yakalanarak, Gençlik Cezası’na çarptırılan bu insanlık düşmanları şimdi “normal vatandaş gibi” Solingen’de yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.

Ortaçağ’da kılıç yapımcılığıyla tanınan, sonra bıçak ve diğer kesici aletlerin üretim merkezi olan bu kent, Genç Ailesi’nin evinin ateşe verilmesinden bu yana daha çok bu ırkçı saldırıyla anılır oldu.

Irkçılık belası aynı zamanda gelip Solingen’in de yakasını yapıştı ve kentin tarihine kara bir leke gibi düştü.

Ama hiç bir olay içinde bulunulan dönemden bağımsız değil. Örneğin, 15 yıl önce dört “kafadar ırkçı” durup dururken, can sıkıntısından gecenin yarısında gidip Genç Ailesi’nin evini ateşe vermedi. Irkçıların evi ateşe vermesi için önce politik zemin dönemin hükümeti tarafından hazırlandı.

Solingen Katliamı’ndan bir süre Helmut Kohl’ün başını çektiği hükümet ülkeye çok fazla yabancının geldiğini, bu nedenle “geminin dolduğu” yönünde geniş bir yabancı düşmanı kampanya yürüterek sığınma hakkında önemli kısıtlamalar gerçekleştirdiği halen hafızalarda. Değişik ülkelerden gelen yüz binlerce sığınmacının ülkeye ağır bir yük getirdiğini ileri süren dönemin hükümet partisi CDU, yabancıları sürekli günah keçisi ilan ederek, düşmanca kampanyalar başlattı. Bu partiye yakın Bild ve Frankfurter Allgemeine gibi gazeteler sürekli “Her dakika yeni bir yabancı geliyor. Göç artıyor, gemi batıyor” ve “İltica turizmine son” gibi manşetler atarak yerli halk arasında korku ve panik havası yaratmıştı.

Dönemin hükümet partisi CDU ile anamuhalefet SPD arasında yapılan görüşmeler sonucunda “Sığınma Uzlaşması” gerçekleştirildi. Ülkeye daha az sığınmacının gelmesini düzenleyen yasa tasarısı 26 Mayıs günü Bonn’da Federal Parlamento’da görüşülerek kabul edildi. Parlamento binası önünde toplanan onbinlerce kişi yasaya karşı tepki gösterirken, parlamento içinde CDU’lular ülkeye ne kadar çok yabancının geldiğinden dem vurup kapıların kapatılmasını istiyordu.

Bu karardan üç gün sonra Genç Ailesi’nin evi ateşe verildi.

O dönem “Gemi artık doldu” söylemenin baş aktörlerinden biri olan Wolfgang Schäuble, bugün İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyor.

Ve ne acıdır ki aynı Schäuble, 15 yıl önce yabancılara karşı düşmanlığın körüklenmesinin politik ortamını hazırlayan bir şahsiyet olarak, bugün Solingen Katliamı’nda hayatını kaybeden Genç Ailesi’nin bireyleri için yapılan anma toplantısına katılıyor...

Dün ile bugün arasında bağlantı koparıldığında, Schäuble’nin pazartesi günü Solingen’de Genç Ailesi’yle bir araya gelerek, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusunda mesajlar vermesi, birlikte yaşama dair sözler sarf etmesi kulağa hoş gelebilir. Ama aynı Schäuble’nin bugün de aslında 15 yıl önce savunduğu görüşlerin arkasında olduğu, aynı siyaseti izleyerek yerli ve göçmenler arasında önyargıları körüklediği, göçmenlerin sorunlarını güvenlik meselesine indirgediği biliniyor.

Bu bakımdan, devlet yetkililerin Solingen’in 15. yılında ırkçılık ve yabancı düşmanlığına dair söyledikleri samimiyetten uzaktır.

Schäuble ve partisi, keza ırkçılıkla mücadeleden söz ederken faşist NPD’nin kapatılmasına da kesin olarak karşı çıkıyor. Bu tutum da ırkçılıkla mücadele adına söylenenlerde samimiyetsizliğin başka bir göstergesi. Göçmenlere karşı saldırıların merkezi haline gelen bu partinin kapatılması için ülkede genel bir kanaat oluşurken, Hıristiyan Demokratlar, adeta “Bu ülkeye bir ırkçı parti lazım” diyerek yasaklamaya ısrarla karşı çıkıyorlar.

Solingen Katliamı’ndan bugüne ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele adına devletin en üst yetkilileri tarafından sarf edilen sözler kağıt üzerinde kaldı. Bugün bile her gün ülkenin bir köşesinde Alman yoksullarına ve göçmenlere yönelik ırkçı saldırılar devam ediyor, ırkçı şiddet olayları artıyor.

Samimiyetsizlik elbette sadece Alman politikacılarına özgü bir durum değil. Her yıl 3 bin km yol kat ederek Solingen’e gelen ve Alman devletinin yakılan Genç Ailesi’nin bireylerini anma için gösterdiği çabayı alkışlayanlar, Solingen Katliamı’ndan 35 gün sonra gerçekleşen Sivas Katliamı konusunda ise bir tek kelime etmemeye özen gösteriyorlar.

Solingen’de 5, Sivas’ta 35 can yakıldı.

Almanya elbette devlet adına, yapılan bu vahşet ile hesaplaşma adına her yıl anma toplantıları, ödül törenleri düzenleyerek, anıtlar dikerek olumlu adım atmış durumda. Türkiye hükümetleri ise aradan 15 yıl geçtiği halde açıktan katliamı lanetlemeye, anma etkinliklerine katılmaya yanaşmıyor.

Bu nedenle her 29 Mayıs aynı zamanda Türkiye’nin Sivas utancıdır.

Yücel Özdemir

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy99433 = 'yucel' + '@';

addy99433 = addy99433 + 'evrensel' + '.' + 'de';

var addy_text99433 = 'yucel' + '@' + 'evrensel' + '.' + 'de';

( '' );

99433 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


EVRENSEL - 29 Mayıs 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.