YOLDA BİRLİK NASIL OLMALI FORUM SONUC BİLDİRGESİ
Bugün ülkemizde siyasi olarak tüm demokratik alanların daraltıldığı, özgürlüklerin yok sayıldığı, her türlü demokratik hakkını kullananların yok sayıldığı çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.
27 Ocak 2019 Pazar günü PSAKD Ateşehir Şube’de Yolda birlik nasıl olmalı adi altında yapılan Forum’da ortaya çıkan sonuçlardır.
Bugün ülkemizde siyasi olarak tüm demokratik alanların daraltıldığı, özgürlüklerin yok sayıldığı, her türlü demokratik hakkını kullananların yok sayıldığı çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Tarihin her döneminde toplu katliamlara uğratılarak yok edilmeye çalışılan biz Aleviler, yaşadığımız bu çağda her zamankinden daha büyük tehlikeler ile karşı karşıyayız.
Türk-İslam olmayanlara fazla yaşama hakkının tanınmadığı coğrafyamızda kadim kültürümüz Alevilik, her yönden kuşatma altına alınarak asimile edilmeye çalışılmaktadır. Siyasi iktidar, Aleviliği öldürmek için adeta bütün kurumlarını seferber etmiştir.
Toplumun her alanının İslam’ın kurallarına göre dizayn edilmeye çalışıldığı bir dönemde Aleviler okullarda, hastanelerde başta olmak üzere bütün kurumlarda; yaşadığımız mahallede, sokakta, apartmanda hatta medya yoluyla evlerde asimile edilmeye çalışılmaktadır. Tüm bunlar yetmedi, devletin asimilasyon mekanizmaları kutsal mekânlarımıza, derneklerimize, vakıflarımıza kadar uzandı. Artık öyle bir hale geldik ki kurumlarımızı, Cem evlerimizi yönetenler, asimilasyon araçlarına kapılarını ardına kadar açtılar. Daha önce çocuklarımızı İmam Hatip Liselerine zorunlu olarak yerleştiren, dedelerimizi Hacca gönderen siyasi iktidar, şimdi Alevilere ait mekânları kuşatmak suretiyle asimilasyon politikalarının belki de en son halkasını oluşturmak istiyor.
Yaşanan bu olumsuzluklar elbette ki Demokratik Alevi Hareketini sekteye uğratmıştır. Alevi Hareketimizin eski ivmesini kaybettiği, ihtiyaca cevap vermediğimiz, hareketimizin rotasının değiştiği su götürmez bir gerçektir. Artık Hareketimizin tepeden tırnağa yenilenerek çağımızın ihtiyacına cevap verecek şekilde taleplerimizin de güncellenerek kendi yolunu kendisinin çizmesi gerekiyor. Tarihimizden ders çıkararak pirlerimizin, ulularımızın, yol önderlerimizin bizlere bırakmış olduğu mirasla, eksik kalan yönlerimizden ders çıkarıp bu eksikleri gidermek, kendi örgütlülüğümüzü güçlendirmek bizim tarihi sorumluluğumuzdur.
Çözüm bekleyen sorunlarımızın çok olmasındandır ki Alevilik, Alevi Örgütlenmesi ve Alevilerde Birlik tarihte hiç olmadığı kadar çok tartışılıyor. Alevilik deyince akabinde örgütlülük ve Birlik kavramı akla geliyor doğal olarak. Çünkü günümüz dünyasında ayakta kalma mücadelesi veren diğer kültür ve inançlar gibi Alevilerin de ayakta kalabilmek için örgütlü olmaya, örgütlülük gereği de bir olmaya ihtiyaç duymuştur.
Biz Aleviler son 70 yıllık süreçte göç ve kentleşmeyle birlikte büyük bir değişim, dönüşüm yaşadık. Bu süreçte geleneksel kurumlarımızı sürdürmekte büyük sorunlarla karşılaştık. Yaşadığımız en önemli sorun süreli ve çok yönlü yürütülen asimilasyon girişimleri ve baskılara maruz kalmamızdır.
Son dönemlerde gerçek sorunlarını bir kenara bırakan, sosyal, siyasal, inançsal bağları kopma noktasına gelen, Alevileri unutup kendilerine göre Alevilik değerlerini değiştirip yeni bir Alevilik yaratılmaya çalışıldığının hepimiz farkındayız. Egemenler tarafından tarif edilmiş bir inanç dünyası ile devletin Alevi’si yaklaşımının da olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Aleviliğin tartışıldığı kadar Demokratik Alevi Hareketi içindeki tartışmalar da giderek artmaktadır. Bu tartışmalar, Alevi Hareketi içinde örgütsel zayıflamaya neden olmaktadır. Bir yandan siyasi iktidarlar bir yandan yerel iktidarlar Alevi Hareketini denetimleri altına almak istemektedir. Bu saldırılar karşısında Alevi Hareketi, sürecin iç tehlike yönünü göz ardı etmiş, örgütlenme ve birlik konusu ihmal edilmiştir. Kurulma felsefesi ve amacından giderek uzaklaşan hareket, başta asimilasyon olmak üzere saldırılara karşı istenilen düzeyde cevap olamadığı gibi örgütü harekete geçiren yapılar olmaktan uzaklaştı. Bu nedenle bu dönem Alevi Hareketi dağılma riski taşımaktadır. Bu sürecin toparlanması için kendi sorunlarımız ile yüzleşmeye ve daha derinlikli tartışma zeminlerinin hazırlanmasına ihtiyaç vardır.
- Alevi hareketinin ayağa kalkması için en başta içten kuşatmaların etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir. Hareket içinde alevi inanç ve kültürünü uygun davranılmasını bırakalım dernekler yasanındaki demokrattık kuraldan uzaklaşılan bir süreci yaşamaktayız. Nerden başlanırsa başlansın başlangıç noktasını oluşturacak noktanın ayrışımdan uzak olması gerekmektedir. Tüm farklılıklarımızla birlikte bir arada konuşmayı cemal cemale konuşulacak hale getirecek bir tarz öncelikli olmalıdır. Hiçbir farklılık aykırı görülmeden bir arada tutmayı becerebildiğimiz oranda pirimizin söylediği ‘gibi ‘bir olalım iri olalım diri olalım’’ sonucunu yaratabiliriz. Örgütlerimiz de Bu durumu yaratabilirsek Kurumlarımız içinde farklılıkları zenginliğimiz olarak görebiliriz.
- Alevi hareketin yaşadığı sorunların başından kadının eşit olmaması yatmaktadır. Bu durum sorunların çözümünde eksiklikler ve yanlışlıklar oluşturmaktadır. Gerek inanç alanımızda grekse Kurumlarımızda kadınlara ve kadın yöneticiler dair yaklaşım inanılmaz düzeyde erkek iktidarı olarak işlemektedir. Hiçbir kurumuzda kadınların eşitlendiği söyleyemeyiz. Bunu gösterecek alanlarımız yok denecek kadar az. Hiçbir kurumumuzda cem evimizde Kadınların kendilerine dair bağımsız söz söyleyeceği bir alan bulunmamaktadır. Hareketimizin bugün bulunduğu bu temel soruna çözüm bulması gerekmektedir. Alevi kurumlarındaki ayrışmaların, restleşmelerin, bölünmelerin birçok nedenleri vardır fakat nedenlerden biri de kadının yaşanan sorunlar sürecin içinde olmamasıdır. Kadınlarımızın inancımızdaki yeri kapsamı düşünüldüğünde bu sorunların önemli kısmının yaşanmasını engellendiğini tarihimizde görmekteyiz.
Yaşanan bu kapsamlı sorunun aşılması ancak bu yoldaki yaklaşımımızı düzeltmemizle mümkündür. Bu düzeltme bulunduğumuz yerlerde model oluşturmak ve başlamakla olacaktır. Bilindiği gibi kadın sorunu aynı zamanda erkek sorunu ise bu sorunu sadece kadınlar üzerinden çözülmesini beklemek durumun daha da olumsuzlaşmasına katkı sunacaktır.
- Bu gün Alevi kültür ve inancın asimilasyona uğramasında bulunduğumuz kurumlar eliyle yapmasına fark etmeden neden olmaktayız. Cem evlerimiz sadece cenaze ve yemek verilen alanlar olmaya başladı. Üstelik bu hizmetin ne kadar alevi inancına güre yapıldığı da ayrıca sorunumuz olarak durmaktadır. Cem evlerimiz İnancımızın değerlerini kültürünü yerine getiremediği ortadadır. Alevilerin örgütlü olduğu cem evleri bugün Dernekler yasasına göre faaliyet sürdürülmektedir. Sürdürülen bu faaliyetler Alevilerin ilk dönem kurdukları artık Alevilerin önce büyükşehirler sonrası sahil ve tekrar ana yurtlarına dönmeleri nedeniyle gerek inançsal gerekse değişen koşulların yeniden ortaya çıkardıkları yeni ihtiyaçları mevcut kurumlarımız artık ihtiyaçlara cevap vermemektedir. Ortaya çıkan ve giderek yapısal hale gelen sorunlarımızın aşılmaması nedeniyle demokrattık alevi hareketi içinde de farklılıklar oluşmaya başlandı.
- Aleviler içten yaşadıkları asimilasyonlardan biride siyaset ilişkisinin ortaya çıkardığı sonuçlar etkili olmaktadır. Düne kadar diyanetten yardım almayı reddeden Aleviler, geldiğimiz süreçte Cem evlerinde yürütülen hizmetlerin finansmanında belediyeler ile yoğun ilişkiler yaşamaktadır. Cem evlerindeki yoğunlaşma da belediye ve siyasetçiler için önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Her ne kadar kurum yöneticileri bu ilişkileri ‘’biz de vatandaşız, nasıl camiye veriliyorsa Cem evine de verecekler’’ diyerek açıklamaya çalışsalar da bu onları siyasetçiler ve belediyeler karşısında edilgen kılıyor. Alevi kurum yöneticileri siyasetin sağladığı imkânlardan yararlanmak için kurumları bırakıp adeta koşarak siyasete atıldılar. Özellikle belediye başkanları ve siyasetçiler Alevi kurumları üzerimden yönlendirici olmaya başladılar. Bu hal kurumların ve yöneticilerin siyasi partiler nezdinde ciddi itibar kaybı yaşamasına neden oldu. Alevi kurumlarına getirilen en büyük eleştiri kurumları ele geçiren yöneticilerin bu kurumları kişisel menfaatleri için siyasete giden yolda sıçrama tahtası olarak kullanılmasıdır. Alevi, kurumlarının toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilir bir hale gelebilmesi için siyaset ilişkisi Alevi inancına ve geleneklerine uygun bir yapılanmaya girmesi acil bir ihtiyaçtır. Siyaset kurumları ile ilişkilenirken daha ilkeli ve toplumsal temsiliyeti öne alan bir tutum içerisinde olmaları gerekmektedir. Bu ilişkiyi adaylık temelli değil, siyaset temelli kurmalıdır. Böylelikle partilerin kapısında bekleyen değil, partilerin kapısına geldiği, danıştığı kurumlar oluruz. Alevi kurum yöneticileri siyasetle ilişki kurarken toplumun ve kurumlarının rızalığı temelinde hareket etmelidir. Siyaset için Alevi olanlar ile Alevilik için siyaset yapanlar birbirinden ayrılmalıdır. Bireysel ve siyasal hırslar Alevilerin hak mağduriyetine uğramasına ve toplumsal anlamda güçsüzleşmesine neden olmaktadır. Bugün yaşanan dağınıklık her alanda teslim olma hali, yaşanan siyasi sürecin ve ülke siyasetinin kurumlarımızı kuşatmaya çalışmasının sonucudur.
Sonuç olarak Hareketimizin şimdiye kadar elde etiği kazanımların koruması ve yeni kazanımların elde etmemiz için öncelikle kendi içimizde eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarımızı çalıştırmamız gerekiyor. Sorunlar yapısal bir hal almıştır ve çözümü için çok kapsamlı tartışmalara ve ciddi çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmaları bölgelerden başlayarak tartışılan tüm tartışmalara en demokrattık mekanizmalarımızı yaratarak oluşturulmalıyız. Bahsi tartışmalar sonucu program oluşturulmalıdır.
Aksine bugün örgütlerimiz içinde her türlü demokrattık mekanizmaları kapatan iç asimilasyona kapı aralayacak birlikler ret edilmelidir. Aslında asıl mesele niçin birlik olmadığımız ya da birlik oluyorsak neye göre birlik olmamız gerektiğidir. Biz Alevilerin birliği tarihimiz ’de pirlerimizin gösterdiği yolda mevcuttur.
Bu yol başta Hünkâr hacı Bektaş dergâhı olmak üzere Pir Sultan vb bize ait tüm dergâhlar geri alınması ile başlanmalıdır. Alevi ocak merkezi olan dersim ise dergâhlar gibi düşünülmeli bu alanlar alevi örgütlenmesinin merkezleri yapılıp merkezlerden yerellere dair hareket edilmelidir. Dağınıklığı merkezîleşmeden toparlamak mümkün değil ise öncelikle merkezi alanlarımız kendimize ait yapmalıyız. Bu adım birlik bakımından önemli adım olacaktır.
Bu nedenle birliği Kırklar ceminde ifade edilen nefsin, makamın, tahtın, tacın, şanın, sıfatın dışarıda bırakıldığı gibi görmeliyiz. Birinden damlayan bir damla kanın kırkından aktığı gibi görmeliyiz. Bir üzüm tanesinin kırk eşit lokmaya ayrıldığı yer gibi paylaşmalıyız. Kırklar ceminden biliriz Bir olmayı. Bir olmak, söz ve yetkiyi tek kişide toplamak değil, kırkının da birlikte aynı duygu ve düşünce içinde Yol’a turap olması, benlik davasını bırakıp hakikate sadakatle bağlanmasıdır. Hakk ve hakikat yolunun talibi olmadan mürşidi olunamayacağını bilmektir. Peygamberlerin içine sığmadığı yoksulların hizmetkarlığını yapanların Birliği’dir bu. Bu mana ile Birliğe çağırıyoruz Yol taliplerini.
Sonuç olarak Odur ki derdimiz bundan sonrada bu amaca hizmet edecek çalışmaların sürdürülmesidir. Bu amaca hizmet edecek çalışmaların desteklenmesi ve büyütülmesi hedeflenmelidir. Forum sonucunda bu ve benzeri amaçları hizmet edilecek her çalışmayı sürdürmek amaç olarak benimsendi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.