'Yobazlar öldürmeye gelmişti'

'Yobazlar öldürmeye gelmişti'

'Yobazlar öldürmeye gelmişti'Rıza Aydoğmuş, Sivas’ta 16 yıl önce yaşananları Cumhuriyet’e anlattıHedefleri aydınlardı...

A+A-

'Yobazlar öldürmeye gelmişti''Yobazlar öldürmeye gelmişti'

Rıza Aydoğmuş, Sivas’ta 16 yıl önce yaşananları Cumhuriyet’e anlattı

Hedefleri aydınlardı : Yobazların hedefleri şenliği düzenleyen, toplantıya katılan aydınlardı. Günler öncesinden hazırlıklarını yaptılar. Yalan dolan dolu bildiriler dağıtarak, camilerde kışkırtıcı nutuklar atarak dincileri toplamaya giriştiler. Katliamdan kurtulan Rıza Aydoğmuş, hiçbir zaman kurtulduğuna sevinemediğini söylüyor. Aydoğmuş, “Devletin güvenlik güçlerinin gözü önünde katledildik” diyor.

ANKARA - Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında, 2 Temmuz 1993’te Sıvas Madımak Oteli’nde katledilen 33 aydınla aynı otelde bulunan, şenliklerin tertip komitesinde yer alan Rıza Aydoğmuş, olayların üzerinden 16 yıl geçmesine karşın acıların hâlâ taze olduğunu vurguluyor. “Bizler şenlik için gitmiştik ama yobazlar öldürmeye gelmişlerdi” diyen Aydoğmuş ile o günü konuştuk:

- Olaylar öğle namazından sonra başladı değil mi?

- Öğleden sonraki etkinliğe katılacak sanatçılar Kültür Merkezi’ne gideceklerdi. Bu arada Paşa Camisi’nden çıkan bir grup, namaz sonrasında pankart açtı. Madımak Oteli’nin yakınında bulunan Atatürk Caddesi’ne doğru yürüyüşe geçtiler. Biz de o zaman güvenli olacağı gerekçesiyle Madımak Oteli’ne gittik. Kahvaltı salonunun kolonlarından birinin arkasına gizlendim. Bazı arkadaşlar da merdiven boşluğuna dizilmişledi.

- Oteli ateşe vereceklerini düşündünüz mü hiç?

- Hayır, otele girip, bize saldıracaklarını düşündük hep. Bir ara taş atmalar kesildi. Otele bir yüzbaşı ile sivil şahıslar girdi. Kurtulduk diye düşündük. Sivil şahıslardan biri, “Aranızda polis var mı” diye sordu. “Yok” dedik. Bize küfürler ederek çıktılar. Onlar uzaklaştıktan sonra dışarıdaki kalabalık yeniden slogan atmaya başladı. Akşam saatlerinde de oteli ateşe verdiler zaten.

- Yangın başladıktan sonra neler oldu?

- Kahvaltı salonundaki yangın söndürme tüplerinden üçünü açarak lobiye bıraktım. Döşemeler tutuşmuştu çünkü. Ancak o tüplerden beyaz bir bulut yayılınca arkadaşlar bana kızdılar. Çünkü çok rahatsız olmuştuk. Bu arada anonslar yapıldı. “Otelin ön cephesinde durmayın, kalabalık tahrik oluyor” diye. Arka kısımlara doğru geçmeye başladık. Ancak rüzgâr ters yönden estiği için duman arka odalara doğru yayılıyordu. Sonra Nesin’in koruması Mehmet Komiser, BBP’nin binasındakilere elindeki telsizi göstererek, “Ben polisim, izin verin geçelim” diyordu. Bunun üzerine binadakiler, BBP Genel Merkezi’ni aramışlar, izin istemişler. Öylelikle izin verdiler geçmemize. Tek sıra olduk. Yan binaya geçmeye çalıştık. Bir ara sloganlar durdu. Alevler üzerime doğru gelince eğildim. Eğildiğimde bu kez alevler üzerimden geçip gitmeye başlamıştı. Tesadüfen kurtulmuştum yani. Bu arada alevlerin arasından dışarıya baktım. Kalabalık otelin etrafından uzaklaşıyordu. “Arkadaşlar buraya” diye bağırmaya başladım. Resmi görevlinin Aziz Nesin’e ne yaptığını biliyorsunuz zaten. Yani, bizler o gün şenliğe gelmiştik ama onlar öldürmeye...

SELDA GÜNEYSU / Cumhuriyet - 2 Temmuz 2009

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.