‘Yaşam mücadelesi veren tüm canlarımızın Hızır yar ve yardımcısı olsun’
İzmir'de meydana gelen 6.9 şiddetindeki depremde arama kurtarma çalışmaları devam ederken, ADFE İzmir'de yaşanan depreme ilişkin açıklama yaparak, "İnancımızın ve yaşam felsefemi
İzmir’de meydana gelen 6.9 şiddetindeki deprem sonrası arama kurtarma çalışmaları devam ederken, Alevi kurumları da cemevlerinin kapılarını tüm gün depremzedeler için açık tutu yor.
Alevi Dernekleri Federasyonu da (ADFE) İzmir’de yaşanan depreme ilişkin açıklama yaptı.
“BİR ÜLKENİN SOSYAL DEVLET ANLAYIŞININ GEREĞİ YAPILMALIDIR”
“Doğal çevrenin değişik zamanlarda maruz kaldığı felaketlerden olan deprem binlerce/milyonlarca canlının ölmesine veya yaralanmasına neden oluyor ve beraberinde yaşam ortamlarında bulunan her türlü yapılara geçici, sürekli tahribatlar bırakıyor” denilen açıklamanın devamında şunlar yer aldı:
“Kendini koruma olgusundan insan faktörü ile uzaklaşan dünya, tarihsel süreç içerisinde birçok doğal felaketin yaşandığı gezegen olmuştur ve diğer doğal felaketler gibi deprem de yaşam süreçleri ve faaliyetlerine erişimi engelleyen bir felakettir. İnsan ve diğer canlılar için fiziksel kayıplara sebep olan, sosyal, psikolojik ve ekonomik zararlar veren, yaşamı ve hayatın devamlılığını sağlayan faaliyetleri geçici/sürekli olarak kesintiye uğratan ve ani gelişen bu doğa olayının başlangıç anını tahmin etmek belki zor olabilir. Ancak bir gün depremin olacağını bilmek ve buna yönelik tedbirler almak bir ülkenin sosyal, siyasal ve ekonomik politikalarının yansımasıdır.
Kendi yaşam alanlarını yukarıdaki nedenlerden dolayı terk eden insanları bu karara iten koşulları, çevresel, demografik, ekonomik ve siyasal yönleriyle tespit ederek çözüm odaklı planlamalar yapmak da bir ülkenin sosyal devlet anlayışının gereğidir. Ve bir ülkenin ekonomik kalkınmışlık düzeyi yükseldikçe, doğal yıkımlar sonucu oluşacak olumsuz durumlardan etkilenme derecesi, yani hasar görebilirliği azalmaktadır.”
“İNANCIMIZIN SORUMLULUĞU VE BİLİNCİ İLE HAREKET ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Yoksulluk ile incinebilirlik arasında yakın bir ilişki bulunduğunun altının çizildiği açıklamanın devamında şunlar aktarıldı:
“Tüm doğal yıkım olaylarında gözlemlenen genel bir olgu da, varsıl kesimlerin doğal yıkımlarda en az zararla, yoksul insanların ise en çok kayıpla karşılaşmasıdır. Ülke olarak etkilerine açık olduğumuz küreselleşme ve onun gerekli kıldığı özelleştirme, her türlü planlama girişimlerini gereksiz ve hatta zararlı olarak nitelendirme eğilimindedir. Böyle bir dünya görüşünün politikalarımıza yansımasından toplum yararına sonuçlar beklemek olanaksız görülmektedir. Dün Ege denizinde meydana gelen 6,6 şiddetindeki depremin bizlere gerekli yasal ve yönetsel düzenlemeleri deprem ağırlıklı olarak düşünülmesini ve planlanmasını bir kez daha hatırlattığını gördük. Diğer yandan, “acıya sevinmek insanın özellikleri arasında yoktur”, acıya sevinmenin bir anatomisi, bir algoritması, insanın içinde beslendiği bir damarı da olmamalı çünkü acıya sevinmek “saf” kötülüktür, toplumumuz büyük bir kutuplaşmanın içerisine sokulmuş kimi çevrelerin de bundan rant devşirdiğini üzülerek izlemekteyiz. İnancımızın ve yaşam felsefemizin temelini oluşturan insana ve doğaya olan sevgiyi yeniden canlandırmak için üzerimize düşen sorumluluğun bilinci ile hareket etmeye devam edeceğiz.”
Açıklamada son olarak “depremden etkilenen İzmir ve çevre illerde yaşayan tüm canlara geçmiş olsun diyor, yakınlarını kaybedenlere de başsağlığı diliyoruz. Bu afet ortamında yaşam mücadelesi veren tüm canlarımızın da Hızır yar ve yardımcısı olsun” ifadelerine yer verdi.
PİRHA/İSTANBUL
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.