Yargıyı Aleviler mi yönetiyor?
Yargıyı Aleviler mi yönetiyor?Gürsel TEKİN / Gerçek GündemBaşbakan Erdoğan, önünde yazılı metin olmadığı zaman, mutlaka...
Yargıyı Aleviler mi yönetiyor?
Gürsel TEKİN / Gerçek Gündem
Başbakan Erdoğan, önünde yazılı metin olmadığı zaman, mutlaka ve mutlaka gerçek zihniyetini yansıtacak birkaç söz ediyor. Bunların en ilginçlerinden birini de geçen hafta sarf etti. Çorum’da konuşan Erdoğan, Alevi yurttaşların büyük bir kıyıma uğradığı bu kentte, “Ebu Suud Efendi”yi övdü. O Ebu Suud ki; “Alevilerin karıları size helaldir” diye fetva veren bir şeyhülislam… Çorum gibi Alevi yurttaşlarımızın sırf geleneksel inançlarından dolayı kıyıma uğradığı bu kentte Ebu Suud’u hatırlamanın bir anlamı olmalı…
Erdoğan’ın Alevi düşmanlığı burada sınırlı kalsa iyi. Erdoğan yine o konuşmada kendini tutamadı ve “Yargıyı dedeler yönetiyor” dedi. “Dede”lerin Alevi inancına sahip yurttaşlarımızın inanç dünyasındaki yerini bilen Erdoğan, her nedense işin içine ‘Dede’leri de kattı. Yapmak istediği anayasa değişikliğinde bile toplumu bölmeye ve kamplaştırmaya çalışan Erdoğan, aklınca diğer mezheplerin desteğini almaya çalıştı. Kurduğu nefret dili doğruları yansıtmıyor. Ama Erdoğan buna aldırış dahi etmeden, “Yargıyı dedeler yönetiyor” diyebiliyor.
Pazar günü Ümraniye’de yaptığımız referandum çalışmasında gazetecilerle sohbet ederken, yukarıdaki konu da gündeme geldi. Gazetecilere, “Dedeler yargıyı yönetiyor olsaydı, cem evleri ibadethane sayılırdı” dedim. Sizce de öyle değil mi? Eğer yargıdaki kararlarda “dedeler” etkili olsaydı, mahkemeler yurttaşlarımızın başvurularını “olumlu” sonuçlandırırdı. Böylece, Başbakanlık’ın “Cem Evi ibadethane değildir” kararnamesi de yargıda iptal edilirdi. Ama siz de biliyorsunuz ki; öyle olmadı. Yargı, Başbakanlık’ın kararnamesinin iptalini uygun görmeyerek, “Cem Evi ibadethane değildir” kararını destekledi.
Eeeee, hani yargıyı dedeler yönetiyordu?
Bu nasıl bir yönetim ki; cem evini ibadethane statüsüne getirecek değişiklik bile yargıdan dönüyor! Alevi inancına sahip yurttaşlar, haklarını AİHM’de aramak zorunda kalıyor.
Bu nasıl bir yönetim ki; zorunlu din derslerinin kaldırılmasına izin vermiyor... Alevi inancına sahip yurttaşların çocukları, Sünni mezhebinin anlatıldığı dersleri okumak zorunda kalıyor.
Başbakan’ın doğru söylemediği konular bir tane değil ki; hangi birini saysak acaba…
Yargıdan nefretini her fırsatta dile getiren Başbakan, Danıştay için “ayağımızdaki pranga” ifadesini kullanıyor. Başbakan, işte bu yüzden nayasa değişikliğinde paketini geçirterek, Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’yı “kendine bağlamak’’ istiyor. Yargı kurumlarını “emir eri” haline getirmeye gayret ediyor.
Bunu gittiğimiz her yerde; Van, Tunceli, Elazığ, Gaziantep, Adıyaman, Bingöl, İstanbul Ümraniye, Tuzla, Bahçelievler, Zeytinburnu, Sancaktepe, Kağıthane ve daha birçok yerde anlatmaya çalışıyoruz. Toplumla kucaklaştıkça, anlattıklarımızın yansımasını da anketlerde görüyoruz.
Bu satırları, Tuzla’ya yeniden giderken yazıyor ve diyorum ki; önümüzde çok az bir zaman kaldı. Bir hafta daha, yargısı siyasallaşmamış bir Türkiye için çalışalım. “Hayır” oylarının yüksek çıkması için canla başla mücadele edelim. Birileri “mezardan bile getirip oy kullandırtın” diye çağrı yaparken, biz de eşimizi dostumuzu sandığa götürüp “Hayır”ı oylatalım. Unutmayın, “Hayır’da hayır vardır…”
GÜRSEL TEKİN
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy61147 = 'gurseltek' + '@';
addy61147 = addy61147 + 'gmail' + '.' + 'com';
var addy_text61147 = 'gurseltek' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';
( '' );
61147 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Gerçek Gündem - 7 Eylül 2010
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.