'Yaratılış' teorileri insan haklarına tehdit
'Yaratılış' teorileri insan haklarına tehdit Oktar'ın, çeşitli kemiklerin sergilendiği 'Yaratılış Müzesi' ve...
'Yaratılış' teorileri insan haklarına tehdit
Oktar'ın, çeşitli kemiklerin sergilendiği 'Yaratılış Müzesi' ve kitapları, çocukların uğrak yerine dönüştürülüyor.
AKPM, yaratılış ve akıllı tasarım gibi teorilerle mücadele başlatırken, 'Dikkatli olmadığımız takdirde, bunlar insan haklarına karşı tehdide dönüşecek' dedi
RADİKAL - STRASBOURG - Avrupa Konseyi, okullarda yaratılışçılık teorisinin okutulmasına 'insan haklarına karşı tehdit oluşturabileceği' gerekçesiyle karşı çıktı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM) 4 Kasım tarihli oturumunda 'Eğitimde Yaratılışcılığın tehlikeleri' başlıklı rapor ve ona bağlı karar tasarısı ele alındı. Oturumdaki oylamada, 'yaratılış teorisinin okullarda bilimsel bir disiplin olarak öğretilmesine' karşı çıkan karar, 25 aleyhte ve üç çekimser oya karşın 48 lehte oyla kabul edildi.
Türk üyeler CHP'li Abdülkadir Ateş ile Gülsün Bilgehan'ın da lehte oy verdiği kararda, 47 üye ülke hükümetinden, 'türlerin doğal seleksiyon yoluyla evrim geçirdiğini reddeden yaratılış teorisinin, evrim teorisiyle eşit düzeyde bir bilimsel disiplin olarak okutulmasına kesinlikle karşı çıkması' istendi. Kararda, 'Dikkatli olmazsak, yaratılışçılık Konsey'in ana konusu olan insan haklarına yönelik bir tehdide dönüşecek' uyarısı yapıldı.
Adnan Oktar da anlatıldı
Belçika, Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, Hollanda, Polonya, Rusya, Sırbistan, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere'den örneklerin de yer aldığı raporda, 'Adnan Hoca' olarak tanınan Adnan Oktar ile 'Harun Yahya' imzasıyla yayımladığı 'Yaratılış Atlası' kitabına da geniş yer verildi. Lüksemburg'un eski eğitim bakanı olan raportör Anne Brasseur oylamadan sonraki açıklamasında, "Bu, inançla bilimi karşı karşıya getirme meselesi değil. Ancak inancın bilimle ters düşmesini önlemeliyiz" vurgusu yaptı.
Rapor ve ona bağlı kararda şu noktalara dikkat çekildi:
Bilime uygun değil: Yaratılışçılık, akıllı tasarım örneğinde olduğu gibi, hangi şeklinde olursa olsun, gerçeklere dayanmamakta, bilimsel sorgulamayı kullanmamakta ve içeriği de bilim dersleri için kesinlikle uygun düşmemektedir. Bazıları, yaratılış teorilerinin Avrupa okullarında evrim teorisiyle birlikte ve hatta onun yerine öğretilmesi çağrısı yapmaktadır. Bilimsel bakış açısından bakılırsa, bizim dünya üzerindeki hayatı algılayışımızda, evrimin ana teori olduğuna şüphe yoktur. AKPM, üye ülkelerdeki eğitim yetkililerine, bilimsel bilgiyi ve evrim teorisinin okutulmasını teşvik etme ile yaratılışın bilimsel disiplin olarak okutulması yönündeki her türlü girişime kesinlikle karşı çıkma çağrısı yapmaktadır.
Hedefleri eğitim: Çoğu Hıristiyan veya Müslüman olan günümüz yaratılışçılarının başlıca hedefi, eğitimdir. Yaratılışçılar, fikirlerinin okul bilim müfredatına girmesini sağlamak konusunda kararlıdır. Bununla birlikte yaratılışçılık, bilimsel bir disiplin olduğu iddiasında bulunamaz. Çocukların zihninde, itikat veya inanç ile bilim arasında ciddi karmaşa ortaya çıkması yönünde gerçek risk bulunmaktadır. İlahi açıklamayla hiçbir ilgisi bulunmayan evrim teorisi, gerçekler üzerine kuruludur. Daha kurnazca sunulan akıllı tasarım teorisi ise yaklaşımını bilimsel olarak göstermeye çalışmaktadır ve tehlike de işte burada yatmaktadır. Yaratılış teorisi, uzun süre neredeyse tamamen Amerikalılara ait bir olguydu. Şimdiyse yaratılışçı fikirler, Avrupa'da kendilerine zemin bulmaya yöneliyorlar ve yayılmaları pek çok Avrupa Konseyi ülkesini etkiliyor.'
Raporda, 'Avrupa'da Yaratılışçılık' başlığı altında Türkiye'den de örnekler verilip Adnan Oktar'la ilgili bilgilere yer verildi:
Hıristiyanı da var Müslümanı da: Hıristiyan yaratılışçılığının yanı sıra artık Müslüman yaratılışçılığı da var. İslamcı hareketlerin 80'lerdeki yükselişiyle Hıristiyan kökenli yaratılışa dair tezler, Müslümanlar arasında da popülerleşti.
Harun Yahya'nın hücumu: Günümüzde birçok inançtan yaratılışçılar, fikirlerinin Avrupa'da kabul görmesi için çalışıyor. Bunun sonucunda son birkaç yılda, Avrasya kıtasındaki bu farklı hareketlerin, ana hedefin okullar olduğu birçok girişimini gördük. 2007 başında, evrim teorisi aldatmacasını kınadığını iddia eden 'Yaratılış Atlası' adlı son eserini çok sayıda Fransa, Belçika, İspanya ve İsviçre okuluna gönderen Türk yaratılışçı Harun Yahya'nın hücumuna tanıklık ettik. Fransa Eğitim Bakanlığı, uzmanlara danıştıktan sonra, sınıf eğitimi için öngörülen nitelik gerekliliklerinin hiçbirini karşılamadığı gerekçesiyle bu kitabın ilgili okulların araştırma merkezlerinden kaldırılması çağrısı yaparak derhal tepkisini gösterdi.
Sözde bilimsel metot: Harun Yahya, Darwin karşıtı sayısız çalışmasında, kendisi için sadece Şeytan'ın en büyük aldatmacalarından biri olan evrim teorisinin bilime aykırı niteliği ile saçmalığını ispatlamaya çalışıyor. Bununla birlikte 'Yaratılış Atlası' adlı kitabında kullandığı sözde bilimsel metot hiçbir şekilde bilimsel sayılamaz. Yazar, evrim kanıtını inceleyerek ve buna meydan okuyarak evrim teorisinin bilime aykırı niteliğini ispatlamaya çalışıyor. Önceki itirazlardan hiç söz etmiyor. Ayrıca, fosillerin fotoğraflarını sadece mevcut türlerle kıyaslarken, bu açıklamaları için hiçbir bilimsel kanıt sunmuyor. Daha da iyisi, kitabın 60. sayfasında, açıklama kısmında milyonlarca yıl içinde evrim geçirmediği iddiası yazılı olan dev bir tatlı su levreği fosilinin fotoğraflarını görüyoruz. Ancak bu yanlış: fosilin detaylı bir incelemesi ve bugün yaşayan tatlı su levrekleri, tam aksine büyük çapta evrim geçirdiklerini gösteriyor. Yahya'nın kitabı bu tip yalanlarla dolu. Savların hiçbiri hiçbir bilimsel kanıta dayanmıyor ve kitap, ilkel bir teolojik inceleme gibi gözüküyor.
Laik Türkiye ana beşik: Atatürk tarafından kurulduğundan beri resmi olarak laik olan birkaç ülkeden olan Türkiye, İslami bilimsel yaratılışçılığın ana beşiklerinden biri gibi gözüküyor. Jacques Arnoult'nun vurguladığı gibi 'Türkiye, fundamentalist düşünce ekolünün en aktif ve en iyi yapılanmış merkezlerinden biri gibi gözüküyor.'
Oktar'ın ABD bağlantısı: Gerçek adı Adnan Oktar olan Harun Yahya, bu hareketin en sembolik isimlerinden biri. Kendisi 50 yaşlarında ve 20 yıla yakındır yaratılış veya dine ilişkin çalışmalar yayımlıyor. Merkezi İstanbul'da bulunan Global adlı bir yayınevi bulunuyor. Oktar, 1991'de, Bilim Araştırma Vakfı (BAV) adlı bir merkez kurdu. BAV, Türk eğitim sisteminde evrime yapılan her türlü referansın kaldırılması için aktif olarak çalışıyor. BAV'ın Amerikan Yaratılış Araştırma Enstitüsü (ICR) ile de yakın bağları olduğu sanılıyor.
Yaratılış Atlası'yla hücum: Harun Yahya'nın Aralık 2006'da yayımlanan son kitabı 'Yaratılış Atlası' adını taşıyor. Yedi kitaplık bir dizinin ilk cildi. Kitap, zengin resimlendirilmiş 722 sayfasıyla Darwin ile evrim teorisini yalanlamaya çalışıyor. Sonucu açık: 'Yaratılış bir gerçektir' ve 'evrim bir aldatmacadır.' Ayrıca yazar, 'Darwinizm ile faşizm ve komünizm gibi eli kanlı ideolojiler arasındaki gizli bağlantıyı' da şiddetle kınıyor. 2007'nin başında Yahya, kitabının Avrupa'da ve dünya çapında kitlesel dağıtımını hedefleyen bir hücum başlattı.
Yüzde 75 evrime inanmıyor: Bazı Türk ders kitaplarında yaratılışçı fikirlerin yer aldığı ve lise öğrencilerinin yüzde 75'inin evrim teorisine inanmadığı da not edilmeli. Bununla birlikte Türkiye'de protesto hareketleri de başladı. Evrimci fikirlere yönelik yaratılışçı saldırılarla eleştirileri yanıtlamak ve halkı uyarmak için 1998'de bir komisyon kuruldu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) evrim lehinde tavır aldı.
Akıllı tasarım nedir?
ABD'de Bush yönetiminin okul müfredatına sokmaya çalıştığı 'akıllı tasarım' 'evrenin üstün bir varlığın akıllı tasarımı' olduğunu savunuyor. Bush döneminde dini inançlar yükselişe geçince akıllı tasarıma ilgi arttı. Teori 1990'larda bir grup Amerikalı bilim adamınca ortaya atıldı. İlk büyük çıkış, Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin 'Darwin'in Karakutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı' kitabıyla oldu. Behe, canlı hücresinin Darwin zamanında içeriği bilinmeyen bir karakutu olduğunu, hücrenin detayları anlaşıldığında ise burada çok kompleks bir tasarımın ortaya çıktığını anlattı. Buna göre, canlılardaki kompleks sistemlerin doğal seleksiyon ve mutasyonla, yani bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıkması olanaksız, bu da hücrenin bilinçli bir şekilde tasarlandığını gösteriyor.
Karar bağlayıcı mı?
Avrupa Konseyi'nin iki temel organı var:
1) Oybirliği ile karar alan ve her üye ülkenin Dışişleri Bakanı'nın katıldığı Bakanlar Komitesi karar organıdır.
2) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) üyeleri ulusal parlamentolardan nüfusa oranlama yöntemiyle seçilen ve 630 üyeden oluşan danışma organıdır.
Parlamentoda çeşitli politik gruplar faaliyet gösteriyor. Bunlar Sosyalist grup, Sağ Avrupa Halk Partisi, Liberal-Demokrat İttifakı, Yeşiller ve Avrupa Solu...vb. ile bağımsızlardır.
Parlamenterler Meclisi'nde çeşitli konular için komisyonlar oluşturulmakta, bu komisyonlarda hazırlanan raporlar, Genel Kurul'a sunularak oylanmakta ve Bakanlar Komitesi'ne yönelik tavsiye kararları haline gelmektedir. Parlamenterler Meclisi'nde yapılan tartışmalar ve Bakanlar Komitesi'ne yönelik tavsiye kararları Avrupa Konseyi'nin etkinliklerinin büyük bölümünü oluşturmaktadır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararları, Bakanlar Komitesi'ne bildirilen bir tavsiyeden ibarettir.
AKPM kararları bağlayıcı değil ama bu hiçbir gücü yok anlamına da gelmiyor. Eğer bir ülke AKPM kararlarına ısrarla uymazsa, parlamentodan atılabiliyor. Bu durum bir sürü sorunu beraberinde getirebiliyor. Ülkenin AKPM üyeliği sona ererken, Avrupa Konseyi üyeliği de askıya alınıyor ve söz konusu devlet bu durumda üye olmanın maddi ve politik avantajlarını kaybediyor. Örneğin 12 Eylül darbesinin ardından Türkiye'yi AKPM'den atmışlardı. Türkiye AKPM'ye ancak seçimlerle parlamento oluştuktan sonra dönebilmişti.
RADİKAL - 07/10/2007
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.