Yalnız TÜTELOĞLU : AKP nin Alevisine Yanıt

Yalnız TÜTELOĞLU : AKP nin Alevisine Yanıt

AKP’NİN ALEVİSİNE YANITYALNIZ TÜTELOĞLU (*)        02.12.07 tarihli Radikal İki’de yayınlanan “AKP...

A+A-

Yalnız TÜTELOĞLU : AKP nin Alevisine YanıtAKP’NİN ALEVİSİNE YANIT

YALNIZ TÜTELOĞLU (*)
       
02.12.07 tarihli Radikal İki’de yayınlanan “AKP Alevileri ve Ötekiler” başlıklı yazıma cevaben  Işık’ın kaleme aldığı “ ‘AKP’ nin Alevisi” bildiriyor!  Yazısı adeta bir “akıl tutulması” örneği. Işık aşağıda örnekleriyle ortaya koyacağım yapılmaması gereken üç yanlış  yapıyor.Bir ‘demogojik’ bir söylemle kendisine yönelttiğim eleştirilerin içeriğini tahrif ediyor.İki ‘mugalata’ ile  makalemde ortaya koyduğum düşünceleri karartma çabası içinde ve üçüncü olarak ‘savsözlerle’ olayı şahsileştirme gayretinde. Söz konusu makalemi ve Işık’ın cevabi yazısını okuyan makul,mantıklı ve orta zekadaki her okuryazarın açıkça görebileceği bu gerçeği, konunun muhatabı olarak detaylandırmayı bir zorunluluk ve görev sayıyorum.

Işık, Diyanetin  Osmanlıdan Cumhuriyete intikaline ilişkin engin ‘ansiklopedik’ tarih bilgisini bizimle paylaştıktan sonra. Makalemdeki Diyanete ilişkin değerlendirmelerime koşut açılımlar yapıyor ve/fakat “devletin dinsel faaliyetleri kontrolü amacıyla kurulan ‘Diyanet  İşleri Başkanlığı’ devleti kontrol eder duruma geldi” cümlemi cımbızlayarak laik devlette ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’ işlevselliğinde bir kurumu ve onun aracılığıyla devletin dini kontrolünü meşru gördüğüm sonucunu çıkarıyor.Oysa makalemde bu konuda yasal dayanaklarıyla birlikte o kadar net bir duruş var ki. Elinde cımbız “entelektüel epilasyona” yeltenenlere kurban verilmeyecek kadar somut,Işığı okuduğu metni görmesine yeten herkesin anlayabileceği kadar açık.
    
Işık, değerlendirmesinin devamında “AKP’nin ‘niyet okuyuculuğundan’  Diyanetin niyet okuyuculuğuna da soyunuyor”. Diyanet, ‘kötü niyetli’ yönetilmiyor, adamlar görevlerini yapıyorlar diyor. Bu değerlendirmeyle Işık, kendini aşıyor. Oysa bilmiyor ki kurumlar taşıdıkları ‘iyi niyetleri  ya da suiniyetleriyle” değil varoldukları sistem içindeki işlevleriyle  ve bu işlevlerin yarattığı  sonuçlarla değerlendirilirler.Yasallığı Diyanetin onyıllardır yapageldiği uygulamalarına hukukilik kazandırmaz.  “yasal meşruiyet” ile “hukuki meşruiyet” arasında “iyi niyet durağı” yoktur, şoför ne kadar indirmeye bindirmeye teşne olsa da.
   
Işık’ın ‘tarih bilmek şart’ iddialı ifadesi, bende derin bir öğrenme hevesi uyandırdı ama ne yalan söyleyeyim hüsrana uğradım.Işık’ın tarih diye ortaya koyduğu 2007 ve 2008 Diyanet bütçesi tutanakları.Tarih bilgisiyle, bilinciyle  tutanak bilgisi arasındaki farkı biri kendisine anlatmalı. Gariptir işte ben de tam bu noktaya itiraz etmiştim. 2008 Diyanet bütçesine ilişkin tutanaklarda kayda değer bir şey yok. Işık’ın ‘diplomatik’ anlamlar vehmettiği, Bakanın “bildiğimiz kadarıyla….” ifadesi  ve ona ilişkin değerlendirme evlere şenlik türünden. Diyanet Profesörü Bakanın bildiği kadarından umudu kestik, “aklının ermediği,bilemediği kısımdan” medet umuyoruz.
  
Hele Işık’ın cevabi yazısında bir bölüm var ki pes ! dedirtecek türden. AKP Milletvekili Albayrak’ın  aynı bütçe görüşmesinde ve salt bilgisine sunmak amacıyla  yorumsuz naklettiğim ifadelerini sanki diğer inanışlarla karşılaştırılmaktan rahatsızlık duyduğum, diğer inanışları küçümsediğim biçiminde sunarak, demokratik ve özgürlükçü yorumlar yapmaya gerek duyuyor. Diğer inanışlarla karşılaştırılmaktan duyduğum en ufak bir rahatsızlık ifadesi yoktur. Ne böyle bir değerlendirme yaptım. Ne de Albayrak’ın bu sözlerini “kendisini besleyen arka planın” geçmiş zaman envanterine yazma saflığını  gösterdim. Işık’ın  eleştirime konu olan makalesinde yaptığı gibi ‘Satanistlik -Alevilik’ karşılaştırması sığlığında  da olayı değerlendirmedim. Var olan ve toplumu kuşatan bu hastalıklı değerlendirmeleri ‘tarihsel arka plana’ yıkmadım, yaşamın fonundaki varlığını biliyorum,bir adım önümüzdeki karanlık tezgahının da farkındayım.
   
Işık, “Yazıcıoğlu’nu savunma,Yazıcoğlu üzerinden AKP’yi sevimli göstermek bana düşmez”diyor. Evet düşmez…bizde aynı fikirdeyiz,‘yapma’ deme hakkımızı kullanıyoruz.
   
Yazılarımın hiçbirin de sokağın dili yoktur, ‘yüreği’ vardır ama.. Işık’a, 02.12.07 tarihli Ayşe Kadıoğlu’nun, Radikal İki’de yazımla eş zamanlı yayınlanan, “Kamusal Entelektüelin İşlevi” başlıklı yazısını tekrar tekrar okumasını salık veririm. Kadıoğlu orada diyor ki, “…..kamusal entelektüel hem toplumun genelgeçer hissiyatının dışında kalmayı beceren hem de toplumsal dinamiklere dahil olabilen kişidir.Yani hem dışarıdadır hem de içerde. Eleştirel olabilmek için biraz dışarıda,ancak etkili olabilmek için  de biraz içerde olması gerekir….,kamusal entellektüel  topluma dahil olmayı becerse de her şeyden önce ayakları yere sağlam basan bireydir. Zaten sağlam ve sorumlu bir bireysellik ona hem dışarıda hem içerde olabilme olanağı verir…”  tümüyle katılıyorum,ışığı burnunun önünü aydınlatamayanların bile çok yararlanabileceği bir metin.Belki o zaman  arı kovanına çomak sokmakla, ‘bal için kürek sokmanın’ aynı anlama gelmediğinin ayırtına varırlar.
        
Aleviler hiç kuşkusuz  yüzyıllardır süregelen sorunlarının çözümünü siyasette var olarak  çözeceklerdir bu var oluş  ülkenin özgürleşme ve demokratikleşme mücadelesinden bağımsız değildir. Brezilya’lı yazar Paulo Freire’nın, ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ adlı eserinde belirttiği gibi; “Ezenin imajını içselleştirerek ezenlerin ilkelerini benimsemiş haldeki ezilenler, özgürlükten korkar haldedirler. Özgürlük onların bu imajı reddetmelerini,yerine özerkliği ve sorumluluğu getirmelerini gerektirirdi. Özgürlük fethedilir,armağan olarak alınamaz. Özgürlüğün izini,sürekli ve sorumlulukla sürmek gerekir. Özgürlük insanın dışında bir ideal değildir; mit haline gelen bir fikirde değildir. İnsanın yetkinleşme arayışının olmazsa olmaz bir koşuludur.
    
Aleviler arasında siyasal tercihlerini bireysel menfaatlerine tahvil ederek  kullanacak münferit grupçuklar olabilir ve/fakat onlar Alevi kimliğini terk edenlerdir. Alevi ‘yol hukukunda’ bunun karşılığı ‘düşkün’ sayılmaktır, Allah cem-i cümlemizi onlardan korusun
   
Işık, yaklaşan yerel seçimlerden kaynaklı bir değerlendirme yaptığımı ifade ediyor ve Alevileri sevmediği bilinen bir kişinin önerdiği pozisyonu kabul etmiş olmamın ezikliğinden dem vuruyor. Bu yazıyı okuyanlar acaba bu ne menem pozisyonmuş diye merak buyurabilirler. Söz konusu görevlendirmenin salt bir ‘mekan değişikliği’ dışında kadroma, şahsıma sağladığı tek bir maddi ve manevi artısı yoktur, Işık’la aynı mekanı paylaşmama avantajını saymazsak. Pozisyon  konusunda ki tavrımı belki de en iyi bilecek kişi Işık’tır çünkü kendisi zamanında pozisyon tutmuşken, üçbuçuk yıl bir kez odasına gitmişliğim, bir kez elini sıkmışlığım, çayını içmişliğim, Allahın selamını vermişliğim yoktur. Pozisyon konforuyla siesta yaparken,arkadaşlarımın kadrolarına hukuksuz biçimde el konulmuşluğa körleştiğim,çevik kuvvetle lojmandan kadrodaşlarım çıkartılırken sağırlaştığım, pozisyonumun verdiği güçle arkadaşımın ekmeğiyle oynamışlığım da yoktur (yeri gelmişken devrimci kardeşim İnönü Alpat’a selam). Ne Işık’ın telkinleriyle ,ne de yazısında Alevileri sevmediğiyle  bilindiğini ifade ettiği  zat-ı muhteremin, pozisyon ihsanıyla, bırakın siyasi duruşumu, saatimi bile ayarlamam. Cümle aleme duyurulur.
     
Bir oğlum var adı Yusuf, babam öldü o geldi,babamın adı,baba yarısı,her akşam eve gittiğimde gelir kucağıma oturur, simsiyah kocaman gözlerini açar, gözlerini gözlerime sevgiyle diker. Benim en büyük ibadetim onun gözlerine, baban senin onurlu geçmişine ve aydınlık geleceğinin umuduna bu gün de halel getirmedi diye içtenlikle bakabilmektir. Hayat herkese nasip etsin.

(*) YALNIZ TÜTELOĞLU
Hukukçu ,ekonomist

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy31723 = 'tuteloglu' + '@';

addy31723 = addy31723 + 'yahoo' + '.' + 'com';

var addy_text31723 = 'tuteloglu' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'com';

( '' );

31723 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.