Vayloğ Dede (1895-1971)
Babası Şah Veli Dede’nin torunu Deli Mürteza Dede’dir. Anası aynı soydan Cenefer dedelerden İnsaf Anadır.
Vayloğ Dede 1895 tarihinde Mezirme Köyü’nde doğmuş. Babası, dedesinin adı olan Mustafa adını koymuş. Osmanlı Devleti’nin son yıllarıdır. Halk harplerden bıkmış, usanmış. Erkeklerini harpte kayıp ettiği için insan gücü kalmamış. Ülke kıtlık ve yoksulluğa düşmüş. Böyle bir zamanda çocukluğu ve gençliği geçen Mustafa okumamış. Tarla ve bahçe işlerinde babasına yardım-cı olmuş.
Vayloğ Dede ile ilgili anlatımlar şunlardır:
Denizli'de bir kadının rüyasına girer. "Adım Vayloğ. Hekimhan'ın Mezirme Köyü'ndenim. Ocağıma geleceksin." der. Çocuksuz olan kadın kocasıyla birlikte Hekimhan'a gelir. Mezirme'yi ve Vayloğ Dede'yi sorarken, çarşıda bizzat dedenin kendisiyle karşılaşır. Kadın "işte rüyamda gördüğüm adam bu" diyerek Vayloğ Dede 'nin elini öper. Birlikte köye giderler. Bir kurban alıp keserler. Kadın kocasıyla Denizli'ye döner ve ileride bir çocuk sahibi olduğu öğrenilir.
Vayloğ adı ile şu söylence anlatılmaktadır:
Vayloğ Dede, Arguvan'ın Dolaylı Köyü'nde sohbette bulunmaktadır. Arapkirli boyacı Karabet de o sırada aynı köydedir ve Abidin adlı birinin misafiridir. Karabet Abidin Efendi'ye " bizi de (görgüye) sohbet toplantısına kabul ederler mi ? " diye sorar. Abidin " bırakmazlar " der. Ermeni Karabet o akşam rüyasında üç kişinin semah döndüğünü görür. Sabahleyin Abidin'e gördüğü rüyayı anlatır. Abidin " bir çuval buğdayı al Vayloğ Dede'nin yanına git " der. Karabet buğdayı alır, Vayloğ Dede'nin kaldığı eve gider. Dedeyi kahvaltı ederken bulur.
Karabet, "Vayloğ Dede bir Allah Allah de " ricasında bulunur. Vayloğ Dede dua eder, bir lokma ekmeği Karbaet'e uzatır ve " al bu da semah dönen üç sofunun olsun " der. Karabet, Vayloğ Dede'nin elini bir kez daha öper.
İğdir Köyü’nden Cılış’ın Hürü kadının oğlu İsmail asker kaçağıdır, yakalanmış Keban’a götürülmektedir. İsmail, Jandarmalar arasında giderken anası arkalarında döşünü yumruklayarak ağlayıp sızlanmak-tadır. Keban yolu Mezirme’den Deli Mürteza’ların kapısının önünden geçmektedir. Anası Hürü kadın arkalarından türkü ile karışık Vay …. Loğ …. Vay …. Loğ… İsmairim yeni ev yaptırdın. Kapısı kurulmadı, tarlan sürülmedi, Benim hallerim ne olacakVay………………….. Log………………….. Vay …. Log… diyerek döşünü yumruklayıp ağlamaktadır. Bunu gören Küçük Mustafa Hürü Ana’nın peşine takılmış. Onunla beraber Vay …. Loğ …. Vay … Loğ …. diyerek döşünü yumruklayıp peşi sıra gitmektedir. Bu olaydan sonra döşünü yumruklayarak Vay …. Loğ …. Vay …. Loğ … kelimesini dilinden düşürmemiş. Halk Küçük Mustafa’yı döşünü yumruklayarak Vay …. Loğ …. Vay ……………. Loğ … diyerek söylemeye başlamış. Vayloğ örede yaygın bir ad haline gelmiş.
Bir taraftan da Karadirek tekkesinde Görüm ve Cemi ayinlere katilarak deyişler ve mersiyeler söylenmesini Cem birleyip görüm yap-masmi öğrenmiş. Dedeliğe başlamış. Halk kendisine Vayloğ Dede demeye başlamış. Kendi köyünden Hasi’nin Kızı Emine Hanim’la evlenmiş. Bu evlilikten Zeynep, İlyas, Fatma, Zöhre ve İnsaf adlı çocukları olmuş.
Geçim zorlaşınca Hasan Çelebi tarafından Karagüney köyüne göçer. Orada tarla edinir, yerleşir. Vayloğ Dede saf okur-yazar olmayan deli dolu bir insandır. Karagüney köyünde istediği yaşamı bulamaymca 1952 yılında Mezirme köyüne geri döner.
Babası Deli Murtaza’nın ölümünden sonra Vayloğ Dede taliplerini görüp – sormak için dedeliğe başlar. Taliplerden aldığı hakullahın bir kısmını köyün fakir fukarasına dağıtırdı. Hekimhan – Hacılar Köyü’nde, Arguvan – Kızık Köyü’nde kaynayan Abdal Musa pilavına elini daldırarak, kazanı karıştırmasını, içerisinden bir lokma eti çıkarması ve elinin yanmaması. Çocuğu olmayan kadınlara dua ederek çocuk sahibi olmaları. Pekçok kadının onun duası ile çocuklarının olduğuna inanılır. Bunlar erkek olan çocuklarına Mustafa adını verirler. Bu çocuklardan Vayloğ Dede’nin sakat gözü, çalık parmağının izleri görülmektedir. Bazılarında ise divanelik özelliği vardır. Bu çocuklara “Vayloğ Nazarlaması” adı verilmektedir
Başkalarının düşüncelerini okuma, gaipten haber verme, nefes evladı verme gibi konularda mucizeleri olduğuna inanılan Vayloğ Dede herkesle içli dışlı olması, babacan davranışları ve ünlü ‘İçindeki babayı çıkar” deyimini kullanması ile tanınır.
Soyunun Hz. Ali’ye dayandırılması nedeniyle “Ocakzade” olması evinin ve mezarının ziyaret edilmesi gelenekselleşmiştir. Ziyarete gelenler, genellikle kurbanla gelirler ve niyaz ederler. Ziyarete gelen hastaların şifa bulması, taliplerin kalbinden geçenleri bilmesi ile Arguvan, Hekimhan, Malatya ve Sivas çevresinde büyük bir üne kavuşur.
Adı İstanbul, İzmir ve Hatay’a kadar yayılır. Vayloğ Dede artık derman arayanlann dermangâhı olmuştur Evi ziyarete gelenlerle dolup, taşmaya başlamıştır. Dede köy çeşmesinin yanına yeni bina yaptırarak ziyarete gelenleri rahat ettirmeye, daha çok ziyaretçiyi kabul etmeye çalışıyordu. Yurdun dört bir yanından Alevisi, sünnisi, felçli, ağrı çeken hastalarını, çocuğu olmayan kadınların çocuk istemeleri ile gelen ziyaretçilerle dolup taşmaya başlamıştır. Çocuksuz kadınlar çocuk sahıbi olmuş, adlarını Vayloğ koymuşlardır. Bu çocuklar yaşamaktadır. Vayloğ Dede’nin yaptıklarını gören yüzlerce insan vardır. Hepsi canlı bir tanıktır.
Artık Vayloğ dede köy köy gezmez, taliplerin istediği ve gelip götürmeleri ile gider. Görüm işlerini yapar, tekrar evine bırakırlar. Dede kendini dine adamış özünü Allah’a bağışlamıştı. Halk dedelere dolu dolu gelmeye başlamış, Dede’nin duasını almak için ziyaretlere gelmeye başlamışlar.Ayrıca Yusuf oğlu Muzuk Abidin ve Divane adı ile anılan Divane Dede Çorum – Sivas – Tokat ve Amasya taraflarında dedelik yapardı. Kızkardeşi Satı, aynı köyden Süleyman’la evlenmişti. 1971 tarihinde Ballıkaya Köyü’nde 76 yaşında vefat eden Vayloğ Dede Orta mezarlığa defnedilir.
Daha sonra Dede’nin sevenleri bir Türbe yaptırarak Vayloğ ailesini türbe içine aldılar Halk artık Vayloğ Dede’nin türbesine ziyarete gelmeye başladılar. Aşırı ziyaretçi kalabalığı karşısında türbe yetersiz kaldı. Bu durumu gören talipleri yeni köyün batısına adına yakışır adak kesim yeri, lokma pişirme ve yeme yeri, türbesi ve hasta yatırma yeri, erkek ve kadın tuvaletleri ile modern bir türbe yaptırdılar. 1998 tarihinde Dede’nin naaşı nakledildi. Halk gruplar halinde adaklan ile gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.