Vakitçilerin Madımak ve Fazıl SAY Kini Sürüyor

Vakitçilerin Madımak ve Fazıl SAY Kini Sürüyor

Vakit Gazetesi yazarı Ali İhsan KARAHASANOĞLU 22 Aralık 2007 tarihli Vakit Gazetesi'ndeki köşesinde "Say sanatçı da, diğerleri...

A+A-

Vakitçilerin Madımak ve Fazıl SAY Kini SürüyorVakit Gazetesi yazarı Ali İhsan KARAHASANOĞLU 22 Aralık 2007 tarihli Vakit Gazetesi'ndeki köşesinde "Say sanatçı da, diğerleri eşekçibaşı mı?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Fazıl SAY'ın Metin ALTIOK Orotoryosuna değinen Karahasanoğlu'nun şu cümlesi çok dikkat çekici; " ..Bakanlık, taslak üzerinden onay veriyor. Fazıl Say, onay verilen esere son anda, toplumun bazı kesimlerini tahkir eden görüntüler ekliyor. Böyle bir davranışı önce sorgulayalım, doğru mudur bu?" Yazarın toplumun bazı kesimleri dediği Madımak Otelini ateşe veren katil yobaz sürüsü ve onları destekleyen zihniyet...

Yazar hızını alamıyor ve devam ediyor "Mesela, Sivas olayları anlatılsın yine. Ama, olayın nasıl gerçekleştiği, öncelikle Aziz Nesin’in tahrikleri ile birlikte gösterilmeye başlansın. Mesela, görüntülerde, Aziz Nesin’in konuşmaları gösterilsin.. “Şeytan Ayetleri’ni yayınlayacağım. Ben kimseden korkmuyorum. Mahkeme toplatma kararı verdi, ben kararı tanımıyorum. Yarın bir daha yayınlayacağım” şeklindeki kışkırtıcı sözleri gösterilsin önce. Ondan sonra da, otel önündeki o olaylar gösterilsin ekranda. Fazıl Say da, oratoryo mu icra edecek, ne yapacaksa yapsın o arada.." İşte bir Vakit klasiği... Sivas Katlimını hoş gösterme, katilleri koruma-aklama, olayların sorumlusu olarak Aziz Nesini gösterme. Tekrar hatırlatmak için Aziz NESİN'in Sivas'ta yaptığı konuşma metnini yazının sonuna ekliyoruz. İşte Vakitçinin ibretlik yazısı:

Ali İhsan KARAHASANOĞLU : Say sanatçı da, diğerleri eşekçibaşı mı?
 
Fazıl Say eksenindeki tartışmalara girmek istemiyordum. Ama bazı konular, o kadar yanlış çıkış noktaları üzerinden tartışılıyor ki; ister istemez bazı olayların gerçek yönünü hatırlatma ihtiyacı hissettim.

% 70, % 30 hikayesine hiç girmeyeceğim. Fazıl Say da, o cümlelerin çoğunun kendisine ait olmadığını, ya abartıldığını, ya çarpıtıldığını, ya tercüme hatası şeklinde değiştirildiğini, hatta kendisine ait bazı ifadelerin de, dolduruşa getirilerek ağzından alındığını açıkça kabul etti. Dolayısıyla, inkar edilen bir röportaj üzerinden konuşmaya gerek yok!

Ama, Fazıl Say’ın bile kabul etmediği o sözler üzerine, kartelin ahlaksız yazarları yine atışa devam ediyorlar. Sözlerin sahibi olduğunu iddia ettikleri adam “Bu ifadeler doğru değil” demiş, yetmemiş “İfadeler çarpıtılmış” demiş.. Ama kartel ahlaksızları, hâlâ çirkefliğe, saldırıya devam ediyorlar.. Buldular mı kendilerince bir pislik, artık karıştırırlar da karıştırırlar..

O sözleri, sahibi bile kabul etmediğine göre; “Türkiye’den giderim-gitmez kalır, mücadele ederim” tartışmasına hiç girmeyeceğim.

Ama ben, FazılSay’ın hâlâ savunmaya devam ettiği Madımak eksenli iddialarına dikkat çekeceğim.

Fazıl Say’ın sürekli tekrarladığı iddiaya göre, 2003 yılında Sivas olaylarının görüntüleri, Kültür Bakanlığı tarafından sansürlenmiş..

Şimdi bu iddiadaki yalanların hangisini düzeltelim?

önce şu bilgiyi vermek lazım.. Fazıl Say, kendi imkanları ile hazırladığı bir eseri sunmak isterken, kendisinden “şu görüntüyü çıkar, bunu gösterme” diye istekte bulunan yok. Fazıl Say, Kültür Bakanlığı ile görüşüp, Sivas olayları anısına bir müzik eseri hazırlamak istediğini, masraflarının bakanlıkça karşılanıp karşılanamayacağını soruyor. Bakanlık, taslak üzerinden onay veriyor. FazılSay, onay verilen esere son anda, toplumun bazı kesimlerini tahkir eden görüntüler ekliyor. Böyle bir davranışı önce sorgulayalım, doğru mudur bu?

Bakanlığın maddi katkıları ile bir eser hazırlanıyor. Bu eserin, FazılSay’ın ideolojik yaklaşımlarına göre hazırlanmak istenmesi, açık bir dayatma değil midir? Kültür Bakanlığı’nın, “Şu şu görüntüler olmasa daha iyi olur” şeklindeki isteği de, verdiği maddi katkının kendisine tanıdığı açık bir hak değil midir?!

Fazıl Say, kendi cebinden parayı koyar, istediği eseri izleyiciye takdim ederdi. Madem ki parasını KültürBakanlığı’ndan istiyor, o zaman da, “Tüm ülke insanlarına eşit mesafede durma” şeklindeki bakanlık prensibine de saygı göstermesi gerekmez miydi?

Bu; işin birinci yönü.

Bununla da bitmiyor olay.

Fazıl Say, bahsettiği eseri, tek başına icra etmiyor... Devletkorosunda birçok sanatçı ile birlikte eseri sunacaklar.. Yani olay şu: FazılSay, kendi kafasına göre bir eser hazırlıyor. Buna görüntüler ekliyor. Bunlar, toplumun belli bir kesimini rahatsız edecek türden, tartışmalı görüntüler.. Devletkorosundaki bazı sanatçılar da diyorlar ki, “Biz bu esere katkıda bulunmak istemiyoruz.”

Fazıl Say’a, şu veya bu eseri sunması için kimse baskıda bulunabilir mi?

“Ben özgürüm, istediğim eseri sunarım, istediğim eseri sunmam” demeyecek midir kendisi?

Tabii ki diyecektir.. Peki, Fazıl Say, kendisinde gördüğü o hürriyeti, DevletKorosu sanatçılarına niçin tanımıyor? DevletKorosu sanatçıları da, “Biz o eseri, o görüntülerle sunmak istemiyoruz” deyince, bu istek Fazıl Say’ın eserinin sansürlenmesi mi oluyor?

Gerçekleri bu denli çarpıtmak, bu denli yalan söylemek nasıl kabul edilebilir?

Ama adamlar alışmışlar.. Paralar devletten.. İmkanlar kamudan.. Onlar da ideolojik saplantılarını, devlet kaynaklarından finanse ederek halka empoze edecekler!

Birisi çıkıp da, “Hoop kardeş. Sen burada ideolojik saplantını dile getiriyorsun. Sen ideolojik saplantını, devlet desteği ile hayata geçiremezsin. Eğer çok istiyorsan, kendi imkanların ile yap bu işi” deyince, hemen sansürcü oluveriyor!

Ben farklı bir öneri getireyim.. Mesela, Sivas olayları anlatılsın yine. Ama, olayın nasıl gerçekleştiği, öncelikle Aziz Nesin’in tahrikleri ile birlikte gösterilmeye başlansın. Mesela, görüntülerde, Aziz Nesin’in konuşmaları gösterilsin.. “Şeytan Ayetleri’ni yayınlayacağım. Ben kimseden korkmuyorum. Mahkeme toplatma kararı verdi, ben kararı tanımıyorum. Yarın bir daha yayınlayacağım” şeklindeki kışkırtıcı sözleri gösterilsin önce. Ondan sonra da, otel önündeki o olaylar gösterilsin ekranda. Fazıl Say da, oratoryo mu icra edecek, ne yapacaksa yapsın o arada..

Razı mı böyle görüntüler eşliğinde o eseri icra etmeye?

Eminim, “Hayır” diyecektir. “Ben sanatçıyım, senin istediğin eseri icra etmeye mecbur değilim” diyecektir.

Sen sanatçısın da, peki Devlet Korosu’ndakiler ne?

Eşekçibaşı mı?

Ali İhsan Karahasanoğlu    

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy52348 = 'akarahasanoglu' + '@';

addy52348 = addy52348 + 'vakit' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text52348 = 'akarahasanoglu' + '@' + 'vakit' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

52348 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


VAKİT - 22 Aralık 2007 

AHA - ALEVİ HABER AJANSI 

AZİZ NESİN’İN 1 TEMMUZ 1993 TARİHİNDE SİVAS’TA YAPTIĞI KONUŞMANIN ÇÖZÜLMÜŞ METNİ İÇİN TIKLAYIN >>>

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.