Sulukule'de insanlık skandalı
Sulukule'de insanlık skandalıBaşbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın ‘Yıkmayın’ uyarıları gizlenerek ‘dozer’lere...
Sulukule'de insanlık skandalı
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın ‘Yıkmayın’ uyarıları gizlenerek ‘dozer’lere zaman tanınıyor
İstanbul’un 1000 yıllık Roman mahallesi Sulukule’de yaşanan “kültürel kent soykırım” yıkımlarına, “TC Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı”nın “Durun” anlamına gelen uyarılarına rağmen devam edildiği ortaya çıktı.
TOKİ’ye “satılık konut” arazisi yaratmak için tarihsel doku yok edilirken, yıkımdan önce İlçe İnsan Hakları Kurulu’nun da görüş vermesi gerektiğini anımsatan 5 Mart 2008 gün ve 319 sayılı Başbakanlık yazısı, kurul gündemine alınmayarak “işlevsiz” kılındı.
Bunun üzerine yine Başbakanlık’tan İstanbul Valiliği’ne gelen 24 Nisan 2008 tarih ve 571 sayılı yazıdaki “il ve ilçe insan hakları kurullarınca ivedi karar alınması gerektiği” uyarısı da günlerce işleme konulmadan “bekletilerek”, yıkımların sürmesine zaman tanındı!
Oysa “Başbakan” adına Başkan Prof. Dr. Hasan Fendoğlu imzasıyla gönderilen “Sulukule yıkımları” konulu son yazıda, insan hakları açısından tartışma yaratan “kentsel dönüşüm projesi” şöyle özetleniyor:
“Basın yayın organlarında yer alan haberlerde, Neslişah ve Hatice Sultan Mahalleleri’nde (Sulukule’de) 759 hak sahibi ve hissedarla 303 kiracı olmak üzere, aileleriyle beraber 3 bin 500 kişinin ikamet ettiği; ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ kapsamında yer değiştirmeye zorlanan mahalle halkının, yer değiştirme nedeniyle çok ağır ekonomik ve sosyal koşullarla karşı karşıya kaldığı; özellikle çocukların bu durumdan olumsuz etkilendikleri iddia edilmektedir.”
Bu nedenle Fatih İnsan Hakları Kurulu’na, 5 Mart 2008 gün ve 319 sayılı yazının gönderildiği; ancak konunun, kurulun gündemine getirilmediğinin “anlaşıldı”ğı belirtilen 24 Nisan 2008 tarihli “uyarı”da, bu kez de “İl İnsan Hakları Kurulu” görevlendirilerek deniyor ki: “Konunun gündeme alınmasını; gerekli inceleme ve araştırmanın kurulunuzca yapılmasını; insan hakları ihlali olup olmadığına kurulunuzca karar verilmesini ve Başkanlığımıza bilgi verilmesini rica ederim.”
İşte bu son “talimat”ın bile günlerce bekletilerek yine işleme konulmadığı süre içinde, Sulukule’deki yıkımların hızla sürmesi, acaba ne anlama geliyor?
‘KENDİLERİ GELSİNLER’
Tarihi ve yoksul mahallenin sakinleri, “isimlerinin açıklanmasından çekinerek” şu yorumu yapıyorlar: “İktidar bizi buradan çıkartıp bin yıllık semtimize zenginler için konut blokları yapmaya o kadar kararlı ki Başbakanlık’a bağlı insan hakları sorumlularını bile dinlemiyor...”
Sulukule Platformu’ndan Funda Oral da “yazışmalarla oyalanma”lardan yakınarak şunları ekliyor: “Başbakanlık kuruldan belge istiyor ama medyadaki görüntüler bile kanıt değil mi? Dikkate alınmayan yazılar yerine, kendileri gelip baksalar, insan hakkının nasıl çiğnendiğini gözleriyle görecekler...”
SOKAĞA ATILIYORLAR
Nitekim Başbakanlık talimatlarının dosyalar içinde bekletildiği son günlerde, 1933 doğumlu Sabahattin Kayhan artık evsiz kalıp sokakta yatmaya başlarken; yıkımların molozları altında kalan bir çocuk da sakat kaldı...
Çok sayıda aile ise dozerlerin kepçesinden kurtarabildikleri eşyalarıyla açık havada kalabilmek için sıcak yaz günlerinin gelmesini bekliyor...
İlçe insan hakları kurulundan bir avukat ise bütün bunlara rağmen Başbakanlık’ın Sulukule uyarılarını işleme koymayan valilik ve kaymakamlık yetkilileri hakkında şunu söylüyor: “Sadece hukuksal değil, insani açıdan da vebal altındalar; çünkü hiçbir çağdaş kent projesi, yaşamın karartılması ve insanların tarihten gelen mekânlarından zorla çıkartılmasını içeremez...”
Bilindiği gibi Sulukule’deki kültürel soykırımın gerçekleşebilmesi için, Bakanlar Kurulu da “acil kamulaştırma” kararı almıştı. Oysa ortada acil bir durum varsa; o da bin yıllık Roman mahallesini yok etmek değil, tam tersine sağlıklılaştırarak çağdaş yaşam olanaklarına kavuşturmak değil miydi?
OKTAY EKİNCİ / CUMHURİYET - 10 Mayıs 2008
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.