Sosyolojide 'kırmızı çizgiler'

Sosyolojide 'kırmızı çizgiler'

Sosyolojide 'kırmızı çizgiler' MEB’in sosyoloji dersi taslağında, sosyolojinin bilimsel kimliği yadsınarak, sosyolojiye ‘milli...

A+A-

Sosyolojide 'kırmızı çizgiler'Sosyolojide 'kırmızı çizgiler'

MEB’in sosyoloji dersi taslağında, sosyolojinin bilimsel kimliği yadsınarak, sosyolojiye ‘milli ve manevi değerleri özümsemek’ gibi görevler yüklenmiş

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hazırladığı yeni sosyoloji dersi program taslağında, sosyolojinin temel sorularını ortaya atan isimlerin adı dahi anılmazken, öğrencilere “Toplumsal çözülmeye karşı milli-manevi değerlerinize sahip çıkın. Halinize şükredin” mesajı veriliyor.

Felsefe derslerinde Thales’in, Kant’ın, Hegel’in adını anmamayı, idealizm, materyalizm, diyalektik, analitik, kategori gibi felsefenin temel yöntem ve bakış açılarına yer vermemeyi planlayan MEB, sosyoloji derslerinden de Emile Durkheim, Auguste Comte, Herbert Spencer, Max Weber, Karl Marx isimlerini çıkarmaya niyetli gözüküyor. Taslakta üniteler arasında “Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi” var. Ancak hangi düşünürlerin görüşlerine dikkat çekileceği belirtilmediği için, yazılıp Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’ndan onay alacak kitaplarda hangi isimlerin yer alıp almayacağı belirsiz. Sıra Türkiye’ye gelince hangi “Türk sosyologları”nın inceleneceği özellikle vurgulanıyor. Taslakta öğrencilerden sosyolojinin kuruluşunda önemli olan sosyologların birer fotoğraflarını bulmalarının istenmesi dikkat çekiyor.

Taslakta “programın vizyonu” başlığı altında, “sosyolojik bir bakış açısı ile yaşadıkları toplumdan yola çıkarak, hem kendi toplumu hem de diğer toplumlarla ilgili nesnel değerlendirmeler yapabilen, yaşadıkları toplumun milli ve manevi değerlerini özümseyen, farklı düşünce ve yeniliklere de açık olan bireyler yetiştirmektir” deniliyor. Hem “milli ve manevi değerlerin özümsenip” hem de nasıl “nesnel” olunacağı da, sosyoloji dersiyle nasıl “birey yetiştirme”nin amaçlandığı da merak konusu. Yine dersin sonunda öğrencilere kazandırılacağı belirtilen “değerler” arasında “Atatürk sevgisi” ve “tarafsızlık” bulunuyor.

‘Dinin olumlu katkıları’

Taslakta öğretmenlere derste yapılacak tartışmalar için “kırmızı çizgiler” de konulmuş: “Dersin konularının özelliğinden dolayı sunum, tartışma, belirtme, sözel katkıda bulunma, kendini ifade etme, örnek verme, okuma, anlatma, yorum yapma sınıf içinde sıkça yaşanan bir durum olduğu için öğretmen Milli Eğitimin Genel Amaçları doğrultusunda hareket etmelidir” denilerek tartışmaların içeriği aslında tüm derslerde olduğu gibi “Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimsemek, korumak ve geliştirmek; ailesini, vatanını, milletini sevmek ve daima yüceltmek” ile sınırlanmış.

Ekonomik, sosyal ve siyasal yönleri bulunan toplumsal çözülmenin nedeni ise “milli bilincin zayıflamasına” ve “kültürel asimilasyona” bağlanıyor, “Kültürüme sahip çıkıyorum” başlıklı etkinlikle kültürler arası alışverişin “sınırları” çiziliyor. Ardından öğretmenlerden “dinin toplumsal düzen açısından bütünleştirici doğru davranışları yönlendirici ve genel olarak toplumsal hayata olumlu katkılarını” vurgulaması isteniyor. Taslakta dinin olumsuz yönlerinin tartışılmaması istenmiş olacak ki, “Tarihte ve günümüzde dinin özünde olmadığı halde, kendi çıkarları için dini kullanarak toplumu olumsuz yönde etkiledikleri de vurgulanır” diyerek öğretmenlerin önüne din konusunda da “kırmızı çizgiler” çekilmiş.

‘Haline şükret’

Kapitalizm, sosyalizm, liberalizm kavramlarına yer verilmeyen program taslağında, “sınıf” yerine “tabaka” kavramı kullanılmış. Ancak “tabaka” kavramından bile korkularak, “Tabakamızı tanıdık, sevdik” etkinliği programa yerleştirilmiş. Yani öğrencilerin içinde bulundukları ekonomik ve sosyal duruma “şükretmeleri” isteniyor. “Nerede hareket orada bereket” adlı “tabakalar” arası yatay ve dikey geçişlerin işlendiği etkinliğin başlığı tabakalar arası geçişin hep “üst tabakalara” doğru olacağını ima ediyor. “Modernleşiyor muyuz ki?” başlıklı etkinlikte de öğrencileri “toplumsal değişimin milli bilinci zayıflattığı” uyarısında bulunuluyor. Genel Türk Tarihi dersinde konu edinilen “Türk-İslam Kültürünün Uygarlığa olan katkıları” her nedense sosyoloji dersinin de kapsamına alınması dikkat çekiyor.

Cem Gurbetoğlu - Ankara/EVRENSEL - 25 Eylül 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.