Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi için mevcut yasalarda sadece cami ve ibadethane olarak geçen ilgili 14 maddenin tamamına Alevilerin inanç merkezi olan cemevlerini de ekleyip TBMM Başkanlığına kanun değişikliği teklifini sundu.
Kanun değişikliği teklifinde şu ifadelere yer verildi:
'TÜM İNANÇ GEREKLERİ HUKUKİ SİSTEMDE TANINMALIDIR'
Anadolu, Balkanlar ve Mezopotamya coğrafyasının dolayısıyla da bu toprakların kadim inançlarından birisi olan hak ve hakikat yolundaki Alevi inancının yok sayılmaması için, başta ibadetlerini yerlerine getirdikleri cemevleri olmak üzere tüm inanç gerekleri hukuk sisteminde tanınmalıdır.
Devletin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliğini tanımlayan Anayasa’nın 2’nci maddesi, herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti ile ibadet, dini ayin ve törenlerin serbest olduğunu belirten Anayasa’nın 24’üncü maddesi ile herkesin din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeden kanun önünde eşitliğini tanımlayan 10’ncu maddesi gereği cemevlerine de ibadethane statüsü verilmelidir.
Bu anlamda devletin, din ve vicdan hürriyetinin serbestçe icra edilmesi için gereken düzenlemeleri yapma ve tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Alevilerin ibadet ve dini inanç anlayışları çerçevesinde cemevlerine hukuki statü kazandırılarak mevcut sorun çözülmelidir.
Türkiye’nin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9’uncu maddesinde, ‘Herkes, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din ve inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık ve kapalı ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğüne sahiptir’ denilmiştir. Ayrıca AİHS’in ayrımcılık yasağını tanımlayan 14’üncü maddesinde de hiçbir, din, siyasal ve diğer kanaate ayrımcılık yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu anlamda Alevi yurttaşların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) açtıkları davalarda Türkiye’de cemevlerinin ‘ibadethane’ olarak kabul edilmediği için iç hukukta tanınan avantajlardan mahrum bıraktığına işaret eden çeşitli mahkeme kararlarında; bunun AİHS’nin 9’uncu ve 14’üncü maddesine aykırı olarak birçok kez Alevilere ayrımcılık yapıldığı ifade edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90’ıncı maddesinde; Türkiye’de yürürlüğe konmuş uluslararası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu, Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı, milletlerarası antlaşma ile Anayasa’nın aynı konuda farklı hükümler içermesi halinde milletlerarası antlaşmanın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
'YÖNETMELİKLER KANUNA GÖRE YENİDEN DÜZENLENMELİ'
Bu çerçevede Türkiye’nin kabul ettiği uluslararası sözleşmeler ile Anayasa’nın din ve vicdan hürriyeti ilkesi esas alınarak, cemevlerine ‘ibadethane’ statüsü verilmesi için ibadethanelerle ilgili toplam 14 kanundaki muğlaklık giderilip değişiklik yapılmıştır. Bu düzenlemeler ile ‘cami, mescit, sinagog, havra gibi’ gibi ‘cemevleri’ de ibadethane statüsüne alınmaktadır. Böylece kanun uygulayıcısının ya da yargının içtihatlarında ikileme düşmesinin önü kapatılmaktadır.
Böylece hazırlanan kanun teklifi ile mevzuatımızda yer alan ‘ibadethane’, ‘ibadet yeri’ ve ‘mabed’ ifadelerinden; ‘Cami, Mescit, Cemevi, Kilise ve Sinagogların’ anlaşılması ve bu doğrultuda kavram kargaşasının önüne geçilerek halen uygulanan tüzük ve yönetmeliklerin kanuna göre yeniden düzenlenmesi yoluyla Cemevleri’nin yasal statüye kavuşması amaçlanmıştır.