'Zaman'e ırkçılığı

'Zaman'e ırkçılığı  Bir kişinin doğum yerinin neresi olduğunun önemi nedir? Veya, hangi dinden/mezhepten olduğu neyi değiştirir?...

'Zaman'e ırkçılığı
 
Bir kişinin doğum yerinin neresi olduğunun önemi nedir? Veya, hangi dinden/mezhepten olduğu neyi değiştirir? Kişinin doğum yeri, milliyeti, dini/mezhebi onun düşüncelerinin, iddialarının doğru ya da yanlış olmasının kanıtı olarak sunulabilir mi?

İslami referanslar insanların doğum yerlerinin, ulusal kimliklerinin önemli olmadığını söyler. Ulus yerine ümmeti, din kardeşliğini esas alır. Siyasal İslamcılar da, bu türden ulusal, bölgesel, sınıfsal farklılıkları ve sorunları, ümmet bilinci ve kardeşliği ile çözeceğini iddia ederler. Siyasal İslamcı basın bu fikriyatı sürekli işler. Kürtlere, “din kardeşiyiz” der; Alevilere Müslümanlığı hatırlatır, Mevlana'dan, Hacı Bektaş'tan bağlar kurar. Ordu merkezli statükoyla girdiği mücadele gereği, liberal söylemi ve özgürlük fikrini de kimseye kaptırmak istemez. Bütün bu kavramların içini boşaltır, özünü değiştirir. Bu da yetmez, her kritik sorunda bu söylem de bir kenara itilir. Daha doğru tabirle aslına/özüne rücu eder. “Kardeşlik” ırkçılığa, “eşitlik” sınıf tahakkümüne dönüşür.

Türk/Sünni İslam anlayışı, ırkçı şoven bir saldırganlık halini alır, bu kimlikte tek tipleştirme dayatılır. Öyle ki, kişinin doğum yeri bile ırkçı bir nefrete konu edilir. Nasıl mı? Fettullah Gülen'in liberal İslamcı Zaman Gazetesi, Kemal Kılıçdaroğlu ile Dengir Mir Mehmet Fırat arasında yaşanan tartışmada, Kılıçdaroğlu'nun iddialarını zayıflatmak için nereli olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyuyor. Habib Güler imzalı haberde bakın ne yazıyor: “'Dersim isyanı' ile meşhur Tunceli'de doğan Kılıçdaroğlu...

Kılıçdaroğlu'nun siyasi çizgisiyle ilgili değiliz. “Ergenekon'un avukatı” bir partinin faşist statükosu halkımızdan uzak olsun. Kılıçdaroğlu ile Fırat arasındaki hırsızlık/arsızlık tartışması da en azından yazının konusu değil. Bu tartışmanın, düzenin yağma ve soygun düzeni olduğunu ve İslamcısı dahil bütün sermayenin hırsızlık ve rant paylaşımı üzerine kurulu olduğunu gösterdiğini hatırlatmakla yetinelim.

Biz, Zaman Gazetesi'nin “Dersim hatırlatması” ile ilgiliyiz. Zaman Gazetesi, Kılıçdaroğlu'nun Tunceli doğumlu olduğunu ve Tunceli'nin de Dersim isyanıyla ünlü olduğunu niye hatırlatma ihtiyacı duyuyor? Kılıçdaroğlu'nun Tunceli doğumlu olmasıyla yapılan tartışmanın, iddiaların nasıl bir ilgisi bulunuyor?

Şüphesiz ki bunların birbirleriyle hiç bir ilgisi yok. Bu bağlantıyı, siyasal İslamcı Zaman'ın ırkçı bilinci kuruyor. Dersim'in siyasi, ulusal ve mezhepsel kimliğine gönderme yapıyor. Okura, Dersimlilerin isyankar olduğunu, devlet karşıtı olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyuyor. Dersim isyanı ile Dersimlilerin Kürt/alevi kimliği arasında bir bağlantı kuruyor. Böylece toplumda kışkırtılan en geri, en ilkel ırkçı bilince yaslanarak, yeniden üreterek hasmını silahsızlandırmaya çalışıyor.

Aynı yazıda, ırkçılığın Zaman'ı, okura bakın başka hangi bilgileri veriyor: “BÇG'nin raporunda Kılıçdaroğlu'nun 'Kürtçü-bölücü faaliyetler içerisinde olduğunun' ileri sürüldüğünü; Genel Müdürlüğü döneminde 'SSK'ya aldığı 10 bine yakın kişinin tamamının Alevi veya Kürt kökenli olduğunu', 100'den fazla kişinin de 'terör örgütü üyesi' olduğunu belirtiyor.

İslamcı Zaman, en pespayesinden ırkçılığa başvurmakta bir sakınca görmediği gibi, sözde hasmı 28 Şubat darbesinin yıldızı Batı Çalışma Grubu'nun bilgilerine dayanmada da bir sıkıntı duymuyor. Siyasal İslamcıların, konu Kürtler ve Aleviler olduğunda darbeci paşalarla ırkçı saldırganlık çizgisinde ne kadar barışık olduklarını bundan daha iyi ne anlatabilir?

Zaman'ın Kürtlere ve Alevilere yönelik ırkçı saldırganlığı, yalnız bu örnekle sınırlı değil. 2008 1 Mayıs'ında, devlet terörünü aklamaya ve provokasyon demagojisi üzerinden emek düşmanlığını sergilemişti, Zaman. Aynı haberde, “1 Mayıs'ı fırsat bilen yasadışı terör örgütü Tunceli ve çevresindeki illerden getirdiği kendi örgüt elemanlarını İstanbul'da polise karşı kullandı” deniliyordu. Demek ki, 'Zaman'e ırkçılığının Tunceli takıntısı da yeni değil. Zaman Gazetesi'nin liberal İslamcı söylemini kazıdığında altından ırkçılık çıkıyor. Onlar, ırkçı saldırganlığı Kürt ve Alevi düşmanlığı üzerinden yapıyor. Yeri geldiğinde eski TTK Başkanı Halaçoğlu gibi bu düşmanlığı, Ermeni düşmanlığı ve ön yargısı ile birleştiriyor. Geleneğinden, tarihinden, emek düşmanı ideolojisinden hareketle, resmi ideolojinin bütün “kırmızı çizgileri”nde devletçi refleksi temsil ediyor. Zamane ırkçılığına sarılıyor.

Son bir soru, ırkçı saldırganlık, düşmanlık ve ön yargıların kışkırtılması, siyasal İslamcı elitin en gözde kurumlarından Deniz Feneri'nin hırsızlığının üstünü örtmeye yeter mi?

Atılım gazetesinin 230. sayısında yayınlanan köşedir.- 11 Ekim 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku