Türkiye’deki bir takım oluşumları, Ulusalcı Hareketi, etnik milliyetçi ve cuntacı ilan etmem, Sn Belediye Başkanı Salmanpakoğlu'nun kanına dokunmuş olmalı ki bas bas bağırarak "ben ulusalcıyım, ben vatanseverim" diye konuşmamı provoke etmeye çalıştı.
27 Nisan 2008 tarihini herhalde hiç unutmayacağım bir gün oldu. Bugün Hacıbektaş Yüksek Öğretim Kurumlarına Yardım Derneği olağan üstü genel kurulu vardı. Bende burada bir konuşma yaparak derneği görmek isteğim çizgiden ve yapılanmadan uzak olması nedeni ile eleştirecektim.
Fakat yapmakta olduğum konuşma, Hacıbektaş insanına, Hacıbektaş duyarlığına hiç bir şekilde yakıştıramadığım şekilde hakarete varan davranış ve kaba söz ile, konuşmam tamamlama imkan verilmeyecek şekilde defalarca kesildi. Özellikle divan başkanı Sn. Uğur Sümer’in beceriksiz ve taraflı yönetimi ve Hacıbektaş Belediye Başkanı Sn. A. Pakoğlu'nun anlamsız bağırışları çağırışları arasında konuşmama zorunlu olarak son vermek zorunda kaldım.
Türkiye’deki bir takım oluşumları, Ulusalcı Hareketi, etnik milliyetçi ve cuntacı ilan etmem, Sn Belediye Başkanı Salmanpakoğlu'nun kanına dokunmuş olmalı ki bas bas bağırarak "ben ulusalcıyım, ben vatanseverim" diye konuşmamı provoke etmeye çalıştı.
Benden sonra yaptığı konuşmada sanki ders verir edası ile kişileri provaktife edici bir şekilde suçlamaya karalamaya çalışması doğrusu çok ama çok yadırgadım. Bana ve konuşmama bu şekilde müdahale edenin doğrusu Hacıbektaş’ı, Belediyeyi, Hacıbektaşlıyı temsil eden kişi ile bu anti demokrat kişinin aynı insan olduğuna doğrusu hiç mi hiç inanamadım ve yakıştıramadım.
Tüm Alevi Bektaşi örgütlerini PKK örgütü sayan, kendini beğenmiş, yalnızca ben doğrusunu bilirim edası, ne Hacıbektaş’a ne de Hacıbektaş Belediye Başkanlığı makamına “72 milleti bir gören bir anlayışın şehrinin başkanına” hiç ama hiç yakışmamakta veya en azından ben yakıştıramadım.
Hatta bir ara atıp tuttu ki, Hacıbektaş’a hayali Hacıbektaş Vakıf Üniversitesi'ni kurdu, mütevelli heyeti başkanlığına kendisini, Rektörlüğüne de Naki hocayı atayı verdin ki... el çabukluğu maharet. Helal olsun bende kutladım bu kadar becerikli belediye başkanımız var helal olsun sana diye.
Aslında; kendinden başka herkesi ajan provokatör olarak suçlayan, benim doğrularım salt doğrudur diye insanlara şucu bucu diye çamur atan birisi, Hacıbektaş Belediye Başkanlığına hiç mi hiç yakışmıyor doğrusu. 72 milleti bir sayan Hacı Bektaş Veli'nin yaşadığı kasabanın belediye başkanı herkesten cok demokrat herkesten cok hoşgörülü olmak zorundadır, bu bir ilkedir. Madem bu ilkeye göre davranamıyorsunuz; bırak arkadaş o zaman, diretme, olmuyorsa olmuyordur.
Hacıbektaş İlçesi daha cok Demokrat kimlikli ve Demokrasiyi özümsemiş Belediye başkanı çıkarır, yeter ki siz bir an önce çekip gidin.
Nevşehir İP İl başkanı konuşma yapınca derneğimizdeki ulusalcı ve Ulusalcı dostlarının kim olduğunu da anlamış oldum. İl başkanı derneğin çalışmalarından o kadar memnun olmuş ki yakında İşçi partisi bir adet plaketi Derneğimizin Yönetimindeki ve destekleyicilerine sunar bizde seviniriz en güzel duvara asarız Ergenekon hatırası diye.
Diğer bi konuda Kendini Ankara Cem Vakfı İl temsilcisi olarak tanıtan bir zattı. Aslında kendilerini red eden bir derneğin genel kurulunda ne işi vardı anlamadım ama, bu zat HAYOKDER’in çalışmalarından o da kadar memnun olmalı ki Dernek Başkanı Sn. Naki Beye hemen Cem Vakfı Ankara il başkanlığını verebileceğini ifade etti.
Kendisine sordum: "Sn. Başkan siz bu başkanlığa seçimle mi geldiniz, yoksa atandınız mı?" diye. Kendisinin atanmış olduğunu söyleyince, "ama sayın başkan Sn.Cem Vakfı başkanı seni duymasın bak" deyince "bir şey olmaz ben onu ikna ederim" deyip uzaklaştı gitti.
Bu arada diğer bir olağan üstü gelişmede; bir grup, içinde Sn. Belediye başkanın da imzası olan bir dilekçe ile genel kuruldan benim üyeliğimin sonlandırılmasını istedi. Aslında çok ama çok başarılı ve bilgili bürokrat olan! Sn. Uğur SÜMER de divan başkanı olarak bu gayip dilekçeyi oylattı. Bu husus dernek genel kuruluna ve derneğe o dilekçeyi imza atanlarca sürülmüş bir leke olarak tarihe geçecekti ki, Genel Kurul Divanını Dernek yönetiminin uyarması ile bu konu gayip sayıldı.
Sevgili dostlar bu husus örneklerine aslında sıkça rastlanmayan bu durum. Demokrasiyi kullanıp, üye imzası toplayıp, hiç görülmemiş-duyulmamış bir hukuksuzluk ile Genel Kurulda üyelik fesh etmeye çalışmak anlaşılır değil, bu durum ancak büyük hezeyana kapılmış kişi ve kişiliklerde görülebilir. (Litaritürdeki adı: Anında İnfaz bunu adı)
Kendinden olmayanı yok etme, kardeşini boğma olayı Osmanlı’da kaldı sanıyordum ama sağ olsun paşam bunu da genel kurula kadar getirdi, bizde artık gelecek genel kurullarda kendisinden feyz alırız..
Öte yandan; Sayın Başkan, ne yazık ki beni üyeliğimi, benim çalışmalarımı engellemeye senin gücün yetmez. Benim dedelerim Bugünkü Suluca karahöyük ile çevresine ad vermiş, bu manada bir gün bizde senin adını önüne eski sıfatını koyarız inşallah.
Ayrıca HAYOKDER sizin babanızın çiftliği değil, ortada hukuk var, hak var, nizam var. Öyle emir’in demiri kestiği dönem geride kaldı sayın paşam. Emekli oldunuz artık, bunu hatırlayın lütfen artık.
Karşınızda yardakçınız yok ki size alkış tutayım, hiddetlenince sineyim Sn Ali Rıza SALMANPAKOGLU. İşte yine köşemdeyim, yine yazıyorum, yazacağım... size uğurlar ola.
HAYOKDER, bu genel kurulda, bir federasyon varsa biz kurarız, yapılacak bir şey varsa biz yaparız gibi sekteci bir mantıkla diğer demokrasi örgütlülükleri yok sayan bir anlayışla ismini ve yeni çalışma alanını Hacıbektaş Kültürü ve Alevi Bektaşi Dünyası olarak belirledi. Adını değiştirdi. Artık "Hacıbektaş Eğitim ve Kültür Derneği" adı. Yönetime seçilen arkadaşlara da çalışmalarında ayrıca başarılar diliyorum.
Zafer KÖKVER
Hayokder Genel Kurulu
NOT: Bu arada bir kısa konuşma ile söz alan bir bayanın Sn.Ugur SÜMER'e bu dernekten kovulması gereken biri varsa bu sizsiniz. Daha dün Hacıbektaş’a Cami yaptırmaya çalışanların öncüğü siz yapmadınız mı diye seslenişi çok ama çok manidardı. Epey güldüm.
KAYNAK: Aleviler TR - 27 Nisan 2008