Dilekçe:
Sivas Katliamı veya Sivas Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin kuşatılıp yakılması ve dolayısıyla şehirde bulunan 33 Alevi yazar, ozan ve aydının yakılarak katledilmesi ve oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar zinciridir. (…)
Ankara 1 No’lu DGM tarafından 28 Kasım 1997’de açıklanan kararla, 33 sanık Türk Ceza Yasası’nın 146/1. maddesine göre idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998’de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999’da usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000’de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gelmiş geçmiş en korkunç olaylarından birisi olan Madımak Oteli katliamının 15. yılında, bu ülkeyi seven bir yurttaş sıfatıyla, çok üzülüyorum ve içim yanıyor.
Olay, yargıya intikal etmiş ve karar verilmiştir. Ancak, bu utanç verici olayın organizatörleri ve göz yuman devlet yetkilileri maalesef hesap vermemişlerdir. Toplumun vicdanında mahkûm edilmişlerdir. Ama, katliamın meydana geldiği Madımak Oteli; öldürülenlerin ve olayın anısını yaşatan bir müze, kütüphane, kültür merkezi ve benzeri bir sosyal amaçla kullanılması gerekirken hâlâ kebapçı dükkânı olarak işletilmektedir.
Bu utanç verici durum karşısında her gün yeniden yakılıyor, yeniden öldürülüyoruz.
Bu durum karşısında boynum bükülüyor, yüzüm kızarıyor, yüreğim kanıyor ve ülkemin geleceğine ilişkin tüm umutlarımı yitiriyorum.
Siz, sayın yetkililer; tüm bu olup bitenler ve “kebapçı dükkânı” karşısında ne hissediyorsunuz?
Yüzünüz kızarıyor, yüreğiniz daralıyor mu?
Madımak Oteli daha ne kadar süreyle kebapçı dükkânı olarak işletilecek?
TC Devleti’nin, katliama uğrayanların aileleri ve yakınlarına karşı olan özür borcu, nasıl ve ne zaman yerine getirilecek?
Dilekçeme cevap bekliyorum.
***
30 Haziran 2008 tarihini taşıyan bu dilekçeyi İzmir Barosu avukatlarından Noyan Özkan kaleme alarak Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’e, TBMM Başkanı Sayın Köksal Toptan’a, Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’a, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’a, Sivas Valisi Sayın Veysel Dalmaz’a ve Sivas Belediye Başkanı Sayın Sami Aydın’a göndermiş.
Şimdi bu sayın zevattan bir yanıt bekliyor.
Onunla birlikte biz de bekliyoruz, çünkü alacağı yanıtı bu köşede yayımlayacağız.
Umarız bir yanıt verirler.
***
Umuyoruz, çünkü yurdumuzun bu güzel kentini eskiden olduğu gibi Sivas Kongresi, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, yakın bir gelecekte Süper Lig şampiyonu olacağına inandığımız Sivasspor, benzersiz Kangal köpekleri ile İlhanlılardan, Mengücek Oğullarından, Selçuklulardan, Osmanlılardan kalan kültür mirası camileri, türbeleri, kervansarayları, hanları, köprüleri ve yiğit insanlarıyla anmak istiyoruz.
İnternetteki arama motoru google’dan “Sivas+katliam” sözcükleri birlikte çağrıldığında yaklaşık 411.000 bilgiye ulaşılıyor.
Eğer niyet ederse, devlet için bir otel binasını satın alıp bir kültür merkezine dönüştürerek toplumu bir utançtan kurtarmak mesele değildir; mesele olmamalıdır.
Katliamla anılmaya Sivas da Sivaslı da layık değildir.
Deniz KAVUKÇUOĞLU
CUMHURİYET - 02 Temmuz 2008