Yıllar birbiri peşi sıra geçiyor, ama tarihimizdeki utanç sayfalarını unutmuyoruz. “Unutmamız” isteniyor, ama unutmayacağız…. Bunlardan biri, bundan 53 yıl önce meydana gelen ve “6-7 Eylül olayları” olarak tarihimize kanlı harflerle kazınan vahşet ve gaddarlıktır…
Bundan 53 yıl önce, “Selanik’te Atatürk’ün evini bombaladılar” şayiaları yayılarak kışkırtılan geri ve ilkel duygularına yenik düşmüş insanlar, Rumlar başta olmak üzere gayrimüslim yurttaşlarımıza karşı akıl almaz bir yağma, talan ve katliam hareketine kalkıştılar.
Ünlü Yassıada Mahkemelerinde, olayın “devlet kaynaklı bir provokasyon” olduğu resmi kayıtlara geçti. 1991 yılında gazeteci Fatih Güllapoğlu ile yaptığı bir röportajda emekli general Sabri Yirmibeşoğlu, 6-7 Eylül olaylarının “muhteşem bir özel harp organizasyonu” olduğunu açık ve net bir dille itiraf etti.
6-7 Eylül olayları sonucunda, resmi kayıtlara göre, 3 kişi öldü. 30 kişi yaralandı. 73 kilise, 8 ayazma, 2 manastır, 1 fabrika, 3.584’ü Rumlara ait olmak üzere 5.538 ev ve işyeri yakılıp yıkıldı, yağmalandı. Bu ölüm ve yağma bilançosunun resmi kayıtların aksine daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu olay, nereden bakılırsa bakılsın planlı bir “etnik yok etme” operasyonudur. Nitekim 6-7 Eylül 1955’in ardından Türkiye’de yaşayan Rum azınlık, neredeyse yok olmuştur. (1924 yılında İstanbul’da yaşayan Rum yurttaşlarımızın sayısı 200 bin dolaylarında iken, 2005 yılında bu sayı 1.500’dür…)
Bir “şayia” çıkarıp bir grup insanımızı “galeyana” getirerek bir başka grup insanımızın üzerine saldırtmak, “yöntem” olarak çok tanıdıktır. Sivas’ta “din elden gidiyor” diyerek (1993), Maraş’ta “Komünistler cami bombaladı” diyerek(1978), Cizre ve Nusaybin’de “memleket bölündü, ayaklanma çıktı” diyerek ya kışkırtılmış insanlar kullanılarak ya da bizzat güvenlik güçleri eliyle katliamlara girişildi. Bunlar sadece birkaç örnektir…
Ergenekon davasının gündemde olduğu bugünlerde, temiz ve demokratik bir toplum, siyaset ve devlet olmanın en kaçınılmaz gereğinin, bu “kontrgerilla” zihniyetiyle, bu “yönetme” zihniyetiyle ve onun kanlı eylem ve uygulamalarıyla yüzleşmek olduğuna inancımızı vurgulamak istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir grup yurttaşını göçertmek amacıyla bizzat kendi resmi istihbarat gücü eliyle tertiplediği bu kanlı yok etme eyleminden dolayı daha fazla geç kalmadan özür dilemelidir.
Tarihi geri getirip yeniden yaşayamayız belki, ama geleceğimizi bu kirli geçmişin prangalarından kurtarabilmek için…
05 Eylül 2008
Cafer Solgun
Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği Başkanı
Gazeteci Erol Dernek Sk. 11/3 D:5
Hanif Han Beyoğlu – İstanbul
www.yuzlesmedernegi.org -
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy23925 = 'yuzlesmedernegi' + '@';
addy23925 = addy23925 + 'yahoo' + '.' + 'com';
var addy_text23925 = 'yuzlesmedernegi' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'com';
( '' );
23925 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Tel : 0212 252 41 79