Yıldız İmrek KOLUAÇIK : Fetva makamı geziyor, konuşuyor

Yıldız İmrek KOLUAÇIK : Fetva makamı geziyor, konuşuyorLaik bir ülkede miyiz?Laik bir ülkede, Diyanet İşleri başkanı fetva makamı gibi...

Yıldız İmrek KOLUAÇIK : Fetva makamı geziyor, konuşuyor

Laik bir ülkede miyiz?

Laik bir ülkede, Diyanet İşleri başkanı fetva makamı gibi konuşur mu?

Laik bir ülkede, Diyanet İşleri başkanı, halife edasıyla memleket dolaşır mı?

Yeni Şafak gazetesinin 23.06.2008 tarihli nüshasında, Ali Bardakoğlu ilginç bir röportaj verdi. “Laikliği de, dindarlığı da rahat bırakalım” spotuyla verilen röportajda, dikkat çekici vurgu ve mesajlar var.

Bardakoğlu, “Türkiye’nin dindarlığı Osmanlı’dan beri devam eden çok kalıcı bir tercihidir” demiş.

Yeter ki laikliği din karşıtı ve din dışı bir ideoloji haline getirmeyelim” demiş.

Osmanlı’da da din-devlet ilişkileri laikliğe model olabilecek şekildeydi” demiş.

Bardakoğlu’nun yukarıda alıntılanan cümleleri, Osmanlı’daki şeyhülislamlıkla kendi makamı arasında kurduğu özdeşimi açığa vuruyor. Şeyhülislamlığı, laikliğe model görüyor.

Aslında, Bardakoğlu’nu samimi açıklamalarından dolayı kutlamalıyız bir bakıma. Çünkü, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hakikaten de şeyhülislamlıktan çok farkı var mı?

Osmanlı’da da dini özgürlükler, dinin pozitivist bir yorumuna dayanıyordu ve devletin benimsediği İslam dininin Hanefi mezhebinin içtihatlarına dayanıyordu. Kızılbaşlar, Aleviler “mürtet” ilan edilip katli vacip sayılıyordu.

Diyanet İşleri Başkanlığı da, aynı pozitivist yorum içinde hareket ediyor. Yeni ılımlı-modern İslami devletin gereklerine uygun olarak “yeni pozitivizmin” pratik ihtiyaçlarına dikkat çekiyor. Bardakoğlu, biraz daha modern-şehirli imam peşinde ama camiye çağırmaya devam ediyor; “Alevilik kültürdür, din değildir” diyor.

İçki günahtır, biz camiye gelen arasında içen-içmeyen gibi tasnif yapmayız, camiye gitmemeye bahane için camiyi, görevliyi kötülememek lazım” demiş.

Bazı köşe yazarları, Kuran’da örtünme yok, diye fetva veriyorlar. Sözlüğe bakıp Kuran ayetlerini açıklamak baltayla saat tamir etmeye benzer. Bu konuda Diyanet’in söyledikleri ortadadır. 14 asırdır Müslümanlar, kadınların başını örtmesini dini bir gereklilik olarak görmüşlerdir ve genel çizgi budur” demiş.

Bir dinin nasıl anlaşıldığı, o dinin teologları tarafından tartışılacak bir şeydir” demiş.

Bardakoğlu ve diğerleri, ısrarla İslamda ruhban sınıfının olmadığını, Batı’daki teokratik deneyimlerle, İslam tarihini birbirine karıştırmamak gerektiğini vurguluyor. Dini kavramların yorumlarını siyasetçiye, gazeteciye yasaklayıp, o dinin teologlarına bırakırsanız, bunun adı ruhban sınıfı olmaz mı? Örtünme ve bir dizi konuda fetva verme alışkanlığı, ruhban sınıfına ait değil mi?

Bardakoğlu, kadınları bayram namazına, camiye çağırıyor ama örtünmesini şart koşuyor. Modern pozitivizm!

Yeni pozitivist yorumun bir ihtiyacı da, Doğu’daki ‘bölücü’ imamların, Kürtlük vurgusu yapan dindarların ekarte edilmesi. Devleti alinin çıkarları dışında din yorumu mu olurmuş? Hadi oradan, Diyanet İşleri Başkanlığı var, size haddinizi bildirir. “Bunu ayıklamak lazım, din bizi ayrıştırmaz, birleştirir!” Kars, Iğdır, Siirt, Batman duydunuz mu?

Bardakoğlu, İsmailağa Camii’ndeki linç için fetva vermiş miydi, hatırlamıyorum.

Bugün birçok insan sırf popüler diye ateistim diyor ama ateist olmak o kadar kolay değildir. Dindar olmak kolaydır” demiş ruhban Diyanet İşleri başkanı. Laik bir ülkede, ateist olduğunu söyleme cüreti, ancak popüler kültürün ürünü olabilir!

2 Temmuz’da bütün demokrasi güçleri, bütün barışseverler Sivas’ta Madımak’ın önünde olacak. Laiklikten söz etmeye devam edecekse Diyanet İşleri başkanı, onu da Madımak’ta birlikte katliamı lanetlemeye, inançların özgürlüğü ve eşitliği için mesaj vermeye davet ediyoruz! 
 
Yıldız İmrek Koluaçık

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy83901 = 'yimrek' + '@';

addy83901 = addy83901 + 'mynet' + '.' + 'com';

var addy_text83901 = 'yimrek' + '@' + 'mynet' + '.' + 'com';

( '' );

83901 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


EVRENSEL - 26 Haziran 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku