Madımak sönmedi
Yirmi iki yaşında yobazların ateşinde can veren Hasret Gültekin’in oğlu Roni şimdi 15 yaşında delikanlı. Roni’yi yüreğindeki yangınla büyüten annesi Yeter Gültekin, “naklen yayımlanan ilk katliam” dediği Sivas kıyımı için, “Madımak yangını bizim yüreklerimizde yanmaya devam ediyor, çünkü bu yangın toplum vicdanında halen gerçekten yargılanmadı” diyor.
Davanın sanıklarından birkaçının Almanya’da refah içinde yaşadığını, birinin imamlık yaptığını, birinin iş kurduğunu anlatan Gültekin, bu örneklerin katliamcıların ne kadar örgütlü olduğunu belgelediğine inanıyor. Gültekin, suçluların cezasız kalmasının “cahilleri yeni cinayetler için cesaretlendirdiğini” düşünüyor.
Sıvas’ta yaşamını yitiren genç ozan Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin’in isyanı
Asıl suçlular yargılanmadı
Sıvas’ın İmranlı ilçesine bağlı Han köyünde 1 Mayıs 1971 günü doğmuştu Hasret Gültekin. Çok küçük yaşlarda müthiş bir merakla bağlamaya başladı. Elinde bağlamasıyla doğduğu kente Pir Sultan Şenlikleri için geldiğinde 22 yaşındaydı. Genç yaşına karşın halk müziğinde evrensellik peşinde koşmuş, albümlere imza atmıştı. Yobazların ateşine düştüğünde, şimdi 15 yaşında olan oğlu Roni henüz doğmamıştı. Sıvas’ta Madımak Oteli’nin ateşinde yaşamını yitiren 35 candan biriydi Hasret Gültekin. Eşi Yeter Gültekin, Roni’yi yüreğindeki yangınla büyüttü.
Yeter Gültekin, “Madımak yangını bizim yüreklerimizde yanmaya devam ediyor, çünkü bu yangın toplum vicdanında halen gerçekten yargılanmadı” diyor. “Geride bu kadar belge-bilgi bırakan suçlularıyla naklen yayımlanan ilk katliam” diye Sivas saldırısını anlatırken adalet duygusunun bir kez daha açtığı yarayı şöyle ifade ediyor: “Sivas katliamından sonra sanıklar öyle rahat ki cezaevinde sanıklardan birinin eşi hamile kalabildi. Hatta çocuğa Hizbullah adını vermek istediler. Cezalarının hafifletilmesi için gösterilen çaba, asli görevi adaletin gereklerinin yerine getirilmesi olan dönemin Adalet Bakanı’nın onları savunmak istemesi, bizim yüreğimizdeki yangının ateşini her gün yeniden harlandırmakta.” Suçluların cezasız kalmasının “linç mantığıyla beslenen, kışkırtılan cahilleri yeni cinayetler için cesaretlendirdiğini” düşünen Gültekin, “Sevdiklerimizin yakılmasına seyirci kalan devlet, eşkâlleri, kimlikleri belirlenenlerin ve hatta haklarında kesinleşmiş tutuklama ve ceza kararları olanların sorgusuz sualsiz önce Sivas’ı, sonra Türkiye’yi terk etmelerini engellememiştir. Türkiye’ye iadeleri için bir dosya hazırlanıp Almanya’ya iletilmemiştir” diyerek acısını büyüten kayıtsızlığı dile getiriyor.
‘Refah içinde yaşıyorlar’
Davanın sanıklarından birkaçının Almanya’da refah içinde yaşadığını, birinin imamlık yaptığını, birinin Almanya’da iş kurma olanağına kavuştuğunu anlatan Gültekin, “Bence bu örnekler de bu katillerin ne kadar örgütlü ve organize olduğunu belgeliyor. Madımak yangını öncesinden daha rahat yaşıyor olmaları, caydırıcı değil özendirici bile olmuştur” diyor. Gültekin, içinde bulunulan durumu “Sivas’ta kendisi gibi düşünmeyen 12 yaşındaki Koray Kaya’ya diri diri yakılmayı reva görenler Avrupa’da demokratik haklardan yararlanabilmek için uğraşmakta” diye özetliyor ve şöyle devam ediyor: “İltica edebilmek için onca insanı diri diri yakmayı önceden planlamadıklarını, katliamla ilgileri olmadığını, sadece ‘o gün oradan tesadüfen geçerken’ kendilerini izinsiz bir gösterinin ortasında bulduklarını ve ‘Türkiye’de demokrasi olmadığından’ yargılandıklarını ifade etmişler. Halbuki Türkiye’deki demokrasi onlar için var.”
Öldürülenleri tahrikçi saydılar
Madımak katliamına ilişkin davada öldürülenlere ve yakınlarına mağdur değil tahrikçi gözüyle bakıldığını anımsatan Gültekin, “Asıl suçlular ise halen yargılanamadı. 1994’te Sivas İdare Mahkemesi ‘Devlet vatandaşını koruyamamıştır’ kararıyla bence bu davadaki en önemli kararı vermiştir ve ailelere tazminat ödendi. Canımıza biçilen fiyatı hiç telaffuz etmek istemiyorum” diyor.
“Bu ihmalin siyasi sorumluları kimlerdi? Hangi bedeli ödediler” diye soran Gültekin, dönemin siyasi kişiliklerini, hükümet yetkililerini kayıtsız kalmakla suçluyor. Sivas katliamından sonraki sürecin, toplumun hukuk devletine inancını ve güvenini zedelediğini savunan Gültekin, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bu acıların bir daha yaşanmaması, yaşananların unutulmaması için önce kendisi ve karşısındakinin yaşam hakkı eşitliğine, sonra da hukuk ve demokrasiye inanan yurttaşlar yetiştirmek için hayatın her alanında mücadele etmemiz gerekiyor.”
HATİCE TUNCER / Cumhuriyet - 30.06.2008
CUMHURİYET’TEN OKURLARA
İBRAHİM YILDIZ
Madımak Katliamı
2 Temmuz yakın tarihimize bir utanç günü olarak geçmiştir.
15 yıl önce Sivas’ta Madımak Oteli’nde 35 insan yakılarak öldürülmüştür.
Daha da acısı 35 insanın yakıldığı bu yer şimdi, alay edilircesine kebap lokantası olarak işlevini sürdürmektedir.
Bugüne değin verilen mücadele, 35 insanın yakıldığı yeri bir anıta dönüştürememiş, sivil toplum örgütleri bu konuda gücünü kullanamamıştır.
Sıvas’ta yaşamını yitiren genç ozanlardan biri de Hasret Gültekin’di. Gültekin’in eşi Yeter Gültekin, “Madımak yangını bizim yüreklerimizde yanmaya devam ediyor...” diyerek kayıtsızlığın acılarını daha da büyüttüğünü söylüyor..
Tıpkı Hasret Gültekin gibi, 19 yaşındaki tiyatro sanatçısı Serkan Doğan da Madımak’ta yakılanlardan biriydi...
Gültekin ile Doğan’ın öykülerini Hatice Tuncer arkadaşımız dün ve bugün yaptığı söyleşilerle okurlarımıza aktardı.
Yarın başlayacağımız yazı dizisinde Sıvas katliamını bir kez daha anımsayacağız.
Cumhuriyet - 30.06.2008