İsmail Cem ÖZKAN
Bir haber kanalı, haber kanalı olmaktan çıkıp yeşile büründüğünde reklamlarına bakar oldum! Yeşil ekran; ekolojiyi öne alan ve çevre duyarlılığını anlatan haberler ve küçük hatırlatmalar yayınlanmaktadır. Reklamlarına bakınca yeşili yok eden, hatta ekolojiyi kökten değiştiren ürünleri görmek yeşil ekranı karartmıyor mu dersiniz?
Reklamlar özel yayıncılık için önemlidir, çünkü ekranlar sürekli giderdir ve geliri sadece reklam ile olur. Yeşil kuşak ekran yapıldığında elbette bu durum göz önüne alınır, çünkü reklam ekranın rengini ve içeriğini belirlemektedir. Bugün popüler olan ve reyting savaşları içinde olan ekranlar sadece reklam verenlere hoş görünmek için programlar yayınlamakta, hatta çocukların uyuduğu saatte bile çocuk programı yayınlamaktalar, çünkü reklam verenler o saatti uygun görmüştür! Aksi halde çocukların olmadığı zaman içinde çocuk programının yayınlanmasının başka açıklaması olabilir mi?
Yeşil ekran, haberleri sunar. Haberler içinde insanı yardım gemilerinin neden savaş gemiler olduğunu açıklamaz. İnsani nedenler ile boğazdan geçen gemilerin görüntüleri ekrandan geçer, sadece ekrandan geçmez, boğazdan geçer gider. Karadeniz suları üzerinde savaş gemileri gezer, savaş gemilerin gezdiği yerde barış olur mu?
Yeşil ekran içindeki haberler içinde patlayan bombaların failleri yakalandığı haberi verilir, elleri kelepçeli ve polisler arasında görüntüdeki bir insan. Demek, bombaları patlatan bir insan! Bombalar patladı, sonuç olarak ne elde edildi? Amaç neydi, ne oldu? Kimler öldüğü ile kaldı, acının ve gözyaşının getirmiş olduğu çığlık barışı mı destekledi, savaş çığlıkların artmasına mı sebep oldu? Yeşil ekranda savaş görüntüleri var, barışı ve birliği güçlendirmek için neler yapılır, toplumsal barış, doğa ile uzlaşma nasıl olmalıdır, Türkiye sorunları nedir ve nasıl ortadan kaldırılır? Sorunları çözmek için ulusal sınırları kontrol altına almak yeterli midir?
Ankara'da Keçiören'de bir gece dayak görüntüsü ekrana yansıdı, peki yansımayanlar? Bir esnafa kaba güç uygularken orantısız güç kullanıldığı ortada duruyor. Ekranlara yansıyan, devlet gücünü kullanarak bir vatandaşa karşı suç işleniyor. Suç işleyenler devlet koruma zırhı altında, yüzleri açık. Neden soruşturma olmaz? Bir yerde kaba güç ya da orantısız güç kullanıldığında işkence olmuyor mu? İşkencede sıfır tolerans diyenler, illa nezarethanede olmasını mı bekliyorlar? İşkenceye karşı mücadele edenlerinde müdahil olması gerek, çünkü devlet gücünü kullanarak savunmasız bir insana saldırılmış durumdadır.
İçki yasağı bir bölgede birkaç dükkan ile sınırlandırılmıştır, kontrollü alanda satış. Ülkede alkol kullanmak serbest, satın almak serbest ama belirli alanlar içinde. İçki yasağı neden uygulanır ya da uygulanmaz? İçki yasağı yerine satış alanını ve kullanım alanını kısıtlarsanız yasak olmuş olur mu? Kendi kafalarında ki yaşamı başkalarına dayatmak isteyenler şimdilerde yasaklardan çok, orantısız rekabet koşullarını uyguluyor dersek acaba abartı yapmış olur muyuz?
Ülkemizde kaç tv kanalı var, internet üzerinden yayın yapan? Bu kadar kanal reklamlar ile yaşamak zorundadır, devlet tv'leri hariç. Çünkü onlar devlet olanakları içinde orantısız rekabet yapmalarına rağmen, yeterli bir sorumlu yayıncılık yaptıklarını düşünüyor muyuz? Kaç kişi zorunluluk haricinde bu devlet ekranına bakıyor. Zorunlu olma durumu, bulunduğu noktada başka kanal çıkmamasıdır. Ülkemizin bir çok bölgesinde tek kanal çıkıyor. Ulusal çapta yayın yapan kaç kanal var, neden onlar ulusal çapta yayın yaparken, büyük bir bölümü sadece çanak anten üzerinden izlenebiliyor? Kablo ya da özel firmaların şifreli kanallarında tv'ler hangi koşullarda yer almaktadır?
Ekranlarda kalitenin artmasını belirleyen reklam verenlerdir, onlarında ne istedikleri ortada değil mi? İzleyiciye göre ekranını düzenleyen kanallar acaba doğru söylemiyorlar mı?
İsmail Cem Özkan
www.cemoezkan.de
Alevihaber.com - 26 Ağustos 2008