AKP'nin Alevi operasyonunun başrolünü üstlenen Reha Çamuroğlu'nun siyasi "kariyeri" baş döndürücü. 12 Eylül öncesinde çayancılıktan, troçkizme oradan anarşizme savrularak başlayan siyasi hayatı 1990'lı yıllarda koyu alevicilik, DYP'de genel başkan yardımcılığı, MHP ile flört ve nihayet AKP'den Alevileri "temsilen" milletvekili olmasıyla devam ediyor. Bir ömre başka neler sığabilir konusunda muhayyile gücünü zorlayan Çamuroğlu'nun ikbal arayışı Hızır Paşa anekdotlarını solda sıfır bırakıyor.
soL Başbakan Tayyip Erdoğan'ın danışmanları arasında yer alan, 22 Temmuz seçimlerinde de AKP'den milletvekili seçilen Reha Çamuroğlu, AKP'nin Alevi "açılımı"nın da mimarı görevini üstlenmiş durumda. AKP'ye gelene kadar siyasi yelpazenin neredeyse mümkün tüm duraklarından geçen Çamuroğlu, son durağında kararlı ve yeminli bir sol düşmanlığını kimliğinin merkezine yerleştirmiş bulunuyor.
Nereden nereye?
Resmi biyografisine göre İstanbul'da memur bir anne ve muhasebeci bir babanın oğlu olarak 20 Ağustos 1958'de doğan Reha Çamuroğlu, ilköğrenimini Ankara'da, ortaöğrenimini İstanbul'da tamamladıktan sonra 1986'da Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. "Kara", "Efendisiz", "Cem" ve "Nefes" dergilerinde yazı işleri müdürlüğü, ansiklopedilerde tarih yazarlığı yaptı. Erhan Çam, Osman Konur, Melih Tezgör, Ali Kürek, Kemal Demir, Suat Alaca imzalarını da kullanmış olan Reha Çamuroğlu'nun ilk yazısı 1986'da "Kara" dergisinde yayımlandı. "Cem", "Efendisiz" ve "Defter" dergilerindeki yazılarıyla tanındı.
Öğrencilik yıllarında özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda "merkez-periferi ilişkileri"yle, bu ilişkilerin ve özellikle de merkez-periferi arasındaki gerilimin ekonomik, sosyal, politik yönleri, dayandığı zihinsel yapı farklılıkları ve bunları yeniden üretişi ile ilgilendiği kaydediliyor.
Gayri resmi biyografisi biraz daha fazlasını söylüyor Çamuroğlu, 1970'li yıllarda MLSPB-Acilciler üyesi olarak başlayan siyasi kariyerine troçkizmi, anarşizmi, koyu aleviciliği yazmakla yetinmeyip 1990'lı yıllarda DYP genel başkan yardımcılığını, MHP ile flörtü ve nihayetinde Aleviliği sapkınlık olarak niteleyen AKP'ye "Türkiye'nin partisine hoşbulduk" diyerek katılmayı da ekledi. Başbakan danışmanı olan Çamuroğlu, Alevileri "bile" kapsama iddiasının göstergesi olarak vitrinin baş köşesine yerleşti.
Kökeninin belirsiz olduğu, Alevilik ve Alevilerle ilişkisinin sonradan edinilme olduğu söylenen Çamuroğlu, 1980 sonrasında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nü bitirdikten sonra kendisini tarihsel araştırmalara veriyor. "Yeniçerilerin Bektaşiliği" kitabı sayesinde Alevi çevrelerle tanışıyor ve uzun bir aradan sonra yeniden çıkan Cem dergisinde çalışmaya başlıyor. Bu dönemde soldan tamamen kopup, alenen Aleviciliğe soyunuyor. 1990'ların ortalarında Alevi kültürünün barındırdığı ilerici ögelerin üstünü örtmeye dönük çabaların öne çıktığı dönemde tarih araştırmaları ve çalışmalarıyla, özel rol üstlenen isimlerden biri oldu. Alevi sağcılığına "üretimi"yle katkıda bulundu. Cem dergisi, Nefes dergisi, Cem Vakfı derken Aleviciliği program haline getiren Barış Partisi ile Alevi "siyaseti"nin göbeğinde yer alan Çamuroğlu, bu esnada bir de Neo-Osmanlıcı oluyor. Buradan düzen siyasetinin sağına sıçramak da kolay oluyor. Mehmet Ali Bayar'ın Demokrat Türkiye Partisi'nden girip DYP ve AKP durağına geliyor.
Çamuroğlu'nun Aleviler içindeki, özellikle de Alevi örgütleri üzerindeki ağırlığı dün akşamki iftar yemeğinde de açığa çıktığı üzere sınırlı. Ancak aynı şeyi düşünsel etkisi için söylemek güç. Büyük bölümü adlı adınca Alevicilik yapan ama AKP "açılımı"na da ayak diremeye çalışan örgütlerin çapsızlığı ve özellikle 1995 sonrası geçirdikleri evrim, Çamuroğlu gibi isimlerin bu örgütler üzerinde entelektüel çapları ya da düşünsel kapasitelerinden öte bir etkiye sahip olmasına yol açıyor. Alevileri temsil iddiasındaki örgütlerin ve isimlerin solculuktan CHP'ciliği anladığı, emekçi kimliğinden uzaklaşıp, Aleviliğe içkin olduğu düşünülen ilerici ögeleri sol bir siyasi perspektifin içine yerleştirme niyetinin taşınmadığı bir tabloda Çamuroğlu Alevileri temsil eder, AKP de Alevilere hitap edebilir hale geliyor. 15 yılı aşkın süredir sağcılık yarışı yapan, Aleviliği dinselleştirme konusunda sınır tanımayan Alevi örgütlerinin elinden bayrağı kapıp AKP kalesine dikmek de Yeni Hızır Paşa* Çamuroğlu'na düşüyor.
* Köyünden, Banaz'a gelerek Pir Sultan'ın "azab" ı sonra da müridi olan Hızır; "Pirim, bana himmet ver de bir makama geçeyim, büyük adam olayım." Pir Sultan da: "Ulan Hızır, ben dua ederim, sen büyük adam olursun, paşa, vezir olursun, gelir beni asarsın" demiş Hızır İstanbul'a gitmiş okumuş, büyük adam(!), paşa olmuş Sivas'a vali gelmiş.
İlk işi Pir'i huzuruna çağırtmak olan Hızır Paşa hürmette kusur etmediği eski Pir'ine nefis yemekler ikram etmiş. Ancak Pir Sultan ise "sen zina ettin, haram yedin, yetimlerin ahını aldın, haram para ile yapılmış yemeklerini ben değil köpeklerim bile yemez." Diyerek köpeklerini çağırır ve önlerine sürülen yemeği Pir'in köpekleri bile yemez. Bu aşağılama karşısında deliye dönen Hızır Paşa Pir Sultan'ı zindana attırır.
İkrar etmesini istediği Pir Sultan'dan "içinden Şah'ın adı geçmeyen üç deme söylerse affedeceğini" söyleyen Hızır Paşa'ya , peki diyen Pir Sultan idamı pahasına, 17 kıtadan oluşan ve her bir kıtasında "Şah" sözcüğü geçen şiirini okuyarak, doğru bildiğini her zaman, her yerde söylemek, zalimler karşısında direnişin, isyanın bayrağını yere düşürmemek gerektiği mesajını türküleriyle yüzyıllardır günümüze taşımıştır.
SOL GÜNLÜK SİYASİ GAZETE
14 Ocak 2008 - http://www.sol.org.tr/