Türkiye’de ve Avrupa’da, başta MHP olmak üzere sağ gruplara yakın çevrelerin Aleviliği özünden koparıp başka inançlara yakın hale getiren çevrelere Aleviler tepki göstermeye devam ediyor.
Hakk’a uğurlama erkanlarında cübbe giyinip, takke takan, ayrıca cemevlerinde Kur’an kursu veren çevrelere bir tepki de Avukat- Yazar Ali Yıldırım’dan geldi.
Yıldırım, Aleviliğin İslamiyet ile hiçbir ilgisi olmadığını savunarak “Aleviliğe bir takım İslami unsurlar sokuşturmaya çalışmak tamamen Aleviliğe ihanettir” dedi.
“BİR TAKIM DEVŞİRME UNSURLARLA ASİMİLASYON FAALİYETLERİ YÜRÜTÜLÜYOR”
Yazar Ali Yıldırım, “Alevilik ile İslamiyet iki farklı dünyadır” diyerek Yol inancının ciddi bir asimilasyon kıskacında olduğuna işaret etti. Yıldırım “İçten bir takım devşirme unsurlarla asimilasyon faaliyetleri yürütülmeye çalışılıyor” diyerek şunları söyledi:
“İçten içe bir çürüme yapılmaya çalışılıyor. Bu Aleviliğin kendi özüne, tarihselliğine aykırı. Alevilik ile hiç bağdaşmayacak, yan yana gelemeyecek birtakım uygulamalar sanki Aleviliğe dahilmiş gibi uygulanmaya çalışılıyor. Devşirme unsurlar, ‘Gri dedeler’ diyorum bunlara; özne olarak kullanılmaktadır.
“ALEVİLİKLE ZERRE KADAR İLİŞKİSİ YOK; İSLAMİYET AHİRET İNANCI ÜZERİNE KURULUDUR”
Bilimsel ve tarihsel olarak, teolojik anlamda irdelediğiniz zaman Alevilik ile İslamiyet arasında zerre kadar bir ilişki söz konusu değildir. Bu ikisi, farklı iki dünyadır. Yani; İbrahim-i dinlerle Alevilik hiçbir şekilde yan yana gelemez. Çünkü İslamiyet tamamen Ahiret inancı üzerine kuruludur. Dünyanın boş olduğunu belirtir ve ‘Esas olan ahirettir’ der.
Eğer ahiret inancına sahip değilseniz ki tam da bu noktada Alevilik devreye giriyor. Alevilik derki ‘Her şey bu dünyadadır. Esas olan cenneti de bu dünyada yaratmaktır. O yüzden de bu dünyada zorbalık, haksızlık, hukuksuzluğa karşı tavır alır’. Çünkü dünyayı cennet kılmak için. Bunu söyledikleri anda ise gerek siyasi iktidarlar, gerekse de diğer dinlerle açık bir çatışma içerisine girerler. Çünkü hukuksuzluğa karşı çıktığınızda iktidarların, egemenlerin icraatlarına karşı çıkmış oluyorsunuz.
“BU KİŞİLER YOL’A-ALEVİLİĞE İHANET ETMEKTEDİRLER”
Bu anlamda Aleviliğin bir ahiret inancı üzerinden şekillenmiş İslamiyet ile arasında bağ kurmaya çalışmak ahmaklıktan başka bir şey değildir. Bunun görünür pratiği olan Hakk’a uğurlama erkanlarında Aleviliğin genetik yapısına yabancı bir takım İslami ritüellerin konulmaya çalışılması Yol’un kadim varoluşu ile asla bağdaşmaz. Yani bu kişiler Yol’a, Aleviliğe ihanet etmektedirler.”
“BUNLAR, ALEVİ TOPLUMUNUN HAK, HUKUK MÜCADELESİNDE EMEKLERİ GEÇEN İNSANLAR DEĞİLLER ”
Yazar Ali Yıldırım, Veliyettin Hürrem Ulusoy ile Dede Hasan Doğan’a dönük saldırıları da eleştirdi. “Alevi yolu adına mücadele eden insanlara laf söylemeye hakları yok” diyen Yıldırım, Ocaklar Meclisi denilen yapının yayınladığı metne imza atanların da aslında İslami unsurla yan yana gelmediklerini kaydetti.
Yıldırım sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:
“İslami rütüeller ile Aleviliği Alevilik olmaktan çıkarmaya çalışmaktadırlar. Bu kişilerin kendi aklı, fikri olduğunu düşünmüyorum. Bu kişiler, birileri tarafından harekete geçirilmekte, bilmedikleri, okumadıkları metinlerin altına imzaları alınmakta ve tamamen kullanılmaktadırlar. Çünkü kendi dünyalarında hiçbir şekilde İslami unsurlarla yan yana gelmeyen büyük çoğunluk, bu tür açıklamaların altına imza atıyor. Bunlar gri dedelerdir. Yaptıkları da Aleviliğin ruhuna aykırıdır. Bunların toplumumuzda hiçbir şekilde itibarları da söz konusu değildir. Alevi toplumunun hak, hukuk mücadelesinde emekleri geçen insanlar değiller.
“SALDIRILARININ HİÇ BİR DEĞERİ YOK”
O nedenle Alevi toplumunun kendi kimlik mücadelesinde var olan birtakım insanlara saldırmalarının hiçbir değerinin olmadığını düşünüyorum. Alevi hukuku içerisinde de baktığınızda bunların birtakım Engizisyon, Vatikan gibi kendilerini yargı mercii gibi görmeleri de ne kadar ahmakça bir durum içerisinde olduklarını gösteriyor. Bu unsurların, Alevi yolu adına mücadele eden insanlara laf söylemek, onları düşkün ilan etmek hadlerine değildir.”
“KUR’ANIN NE YAZDIĞINDAN HABERDAR DEĞİLLER”
Ali Yıldırım, “Ahirete dayanan bir anlayış ile bu dünyayı isteyen bir anlayışın yan yana gelmesi mümkün değildir” diyerek cenaze erkanlarında Fatiha okunmasını da eleştirdi. Yıldırım, okunan Arapça dua içeriklerinin Alevi erkanları ile alakasız olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Kur’anda, Aleviliğe dair tek bir şey çıkmayacağı gibi tam tersine Aleviliğin dünya görüşü, taban tabana Kur’an’a aykırıdır. Kur’an öğretisinin perspektifinden baktığımız zaman Alevilerin tümü kafirdir. Çünkü Aleviler Ahiret’e inanmamaktadır. O nedenle Aleviler, İslami baskılar nedeniyle ‘Kur’an bizim. Dört kitap da bizim’ diyorlardı. ‘Peki neden buna uygun olarak davranılmıyor?’ denildiği zaman takiye olarak ‘Gerçek Kuran bu değil’ derlerdi. Şimdi bu takiye yaklaşımını asimilasyon nedeniyle değiştirip ‘Kur’an bizim’ gibi tamamen Aleviliğin özüne aykırı bir laf söylemeye çalışıyorlar ki bu Aleviliğin hiçbir yerine sığmaz.
“KUR’AN BİZİM DİYENLER, KUR’ANIN NE YAZDIĞINDAN HABERDAR DEĞİLLER”
Şu iddiadayım ki ‘Kur’an bizim’ diyen insanların hiç birisinin Kur’an’ı okuduklarını sanmıyorum. Kur’an’ın ne yazdığından haberdar değiller.
Örneğin bazı kişiler ‘Çerağı Nuh süresine göre uyandırıyoruz’ diyorlar. Nuh süresi, tamamen Ayşe hakkında çıkarılan dedikodular ile ilgilidir. ‘Ayşe zina yaptı mı yapmadı mı? Eğer kim Ayşe’nin zina yaptığını iddia ediyor ise onlar haksızlık yapıyor’ gibi anlatımlar var. Surenin özü Ayşe’nin zinasına yönelik iftiraları ele alıyor. Yani bu kişiler hiçbir şekilde Kur’an hakkında fikir sahibi değiller.
“FATİHA SIRESİNİN ÖLÜYLE NE İLGİSİ VAR?”
Şimdi bir de ölünün başında Fatiha okunması tartışması var. Fatiha suresi çok açık. ‘Ahiret gününün düzenleyicisi Allah’a saygı gösterip kulluk gösterelim…’ Peki bunun ölü ile ne ilgisi var? Sürenin devamında ise şunlar anlatılıyor: ‘Allah’ım bizi yoldan sapmışların yoluna değil, doğru yola götür’. Şimdi bunun ölüyle ne ilgisi var? Bu duayı neden ölünün başında okuyalım ki? Böylesi bir yaklaşım tamamen cahilliktir. Duaların Hakk’a yürümüş kişi ile bir ilgisi varmış gibi düşünülen bir cehalet örneğidir. Maalesef dede kılıklı hocalar da bu türden bir cahilliğe hizmet ediyorlar.”
“NE YAPTIKLARININ FARKINDA DEĞİLLER”
Cemevlerinde Kur’an kursu verilmesi konusuna da değinen Yazar Ali Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurslarda çocuklara Kur’an kursu verilmesi pedagojiye de, çocuk haklarına da tamamen aykırı olduğunun kimse farkında değil mi? O çocuklar Kur’an kursunda Kur’an öğrenmiyorlar. Arapça bir takım sözleri ezbere okuyor ama anlamıyorlar. ‘Çocuklara Kur’an kursu veriyoruz’ diyenler ne yaptıklarının farkında değiller. Bu çocuklar Arapça bilmiyor. Şimdi bunun Alevilik ile ne ilgisi var? O nedenle bu türden asimilasyon faaliyetlerine karşı basit ve net konuşmamız lazım. Yani ‘Öyle de olur, böyle de olur. Bunda ne var?’ gibi değil.
Şunu net söylüyorum; Aleviliğin İslamiyet ile hiçbir ilgisi yoktur. Hiç bir unsuru birbiriyle uyuşmayan iki farklı dünya. Eğer aydın, birey ve Alevi yöneticisi olarak biz bunu açık ve net bir şekilde söyleyemezsek asimilasyon sürecine şu ya da bu şekilde biz de katkıda bulunmuş oluruz. Net bir düşünce geliştirmek zorundayız.”
Eren GÜVEN/ANKARA