Yargıtay Birinci Başkanlığı, 'yüksek yargıda mezhepsel örgütlenmelerin olduğu' yönündeki eleştirilere tepki gösterdi. Dün yapılan yazılı açıklamada, "Yazılanların gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı gibi, kimse kimsenin ne etnik kökenini ne de siyasî, ideolojik, dinî inancını sorgulama yetkisine sahip değildir." denildi.
Yargıtay Birinci Başkanlığı, son günlerde bazı basın organlarında 'yüksek yargıda mezhepsel örgütlenmelerin olduğu, cemaat ilişkilerinin bulunduğu ve bunların verilen kararlara da yansıdığı yolunda çok üzücü, çirkin isnatlarda bulunulduğunu' savundu. Açıklamada, "Türk yargıçları olarak bu isnatlar bizi derinden incitmekle birlikte, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tam bir tarafsızlık içinde görevimizi yapmamıza engel oluşturmayacaktır. Bu ilkeleri ve yargı bağımsızlığını özümseyemeyenlerin yargıyı sindirme, yıldırma ve yıpratma stratejisinin ürünü olan bu saldırıların ülkeyi bölmeye, halkı birbirine karşı düşmanlığa, kin ve nefret beslemeye yönelik tahrik niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Bu tür yayınları yapanların kime, neye hizmet ettiklerini çok iyi bilmeleri gerekir." denildi.
Yargıdaki mezhepsel örgütlenme bir süredir tartışılıyor. Taraf yazarı Murat Belge dün Suriye'deki rejimi örnek göstererek ilginç tahlillerde bulundu. Belge, şöyle yazdı: "TSK içinde Suriye'dekine benzer bir Alevi örgütlenmesi var mı? TSK her haliyle kapalı kutu. Birileri, birtakım gözlemler yapıp bu yolu açmış olabilir. Ama bunun olduğunu sanmıyorum. Yüksek Yargı'daki durum var. Alevilik orada örgütlü: Kimi düşman, kimi dost olarak gördüğü de kendi açısından açık seçik ortada. Kararları da bunu gösteriyor. Biz aramızda konuşuyoruz, 'yüksek yargı' diye. Oysa orada cemaat ilişkileri geçerli. Ve modernleşen Türkiye'den söz ediyoruz."
ANKARA - AA - 5 Aralık 2009
İLGİLİ HABERLER: