Alevi örgütleri yeni anayasayı, eşitlik ve inanç özgürlüğü konularında değerlendirmek için toplantılar yapıyor.
AKP iktidarı samimiyse bir an önce ayrımcılığa son vermeli. Alevilerin inanç ve kültürlerini özgürce yaşaması konusunda gerekli yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmeli
25.11.2007 tarihli Radikal İki'de 'AKP Aleviliği Keşfediyor' başlıklı yazıda Yüksel Işık; Diyanet bütçesi görüşülürken Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu'nun kendisine yöneltilen sorulara verdiği yanıtlardan hareketle AKP'nin Aleviliğe bakışının değiştiğine işaret ediyor. Yazıcıoğlu'nun, "Aleviliğin ne olduğu konusunda,... (ş)imdiye kadar, biz, kendilerine bir tanım biçmeye çalıştık, fakat bu yerli yerine oturmadı, ancak, şimdi, kendilerinin ne olduğunu, dini kimliklerinin ne olduğunu ortaya koyabilirlerse, çözüm de o ölçüde kolaylaşacaktır" ile "Camiler dernekler vasıtasıyla yapılıyor. Cemevlerinin de aynı şekilde yapılmasında bir mahzur olduğu kanaatinde değilim" sözlerinden hareketle AKP de Aleviler konusunda ciddi bir zihniyet değişikliği olduğu sonucuna varıyor.
Işık'ın bu sözleri alıntıladığı bütçe görüşmesi 31.10.2007 tarihli ve Yazıcıoğlu bu görüşmede Cemevlerinin ibadethane sayılması hususunda, "ibadethane dinlere mahsus bir mekândır. Bizim bildiğimiz kadarıyla Alevilik bir din değil, İslamiyet'in farklı bir yorumudur" biçiminde bir değerlendirme yaparak, baştan Cemevlerini ibadethane değerlendirmesinin dışına atıyor. Buyurgan bir ifadeyle, 'hele siz kendinizi bir tanımlayın' çözüme bakarız yaklaşımı içinde, her zamanki oyalama taktiklerine başvuruyor. Camilerin dernekler vasıtasıyla yapıldığını ileri sürerek Cemevlerinin de aynı şekilde yapılabileceğinden bahsediyor ve/fakat Aleviler 3194 Sayılı İmar Kanunu'na dayanarak, belediyelerden Cemevi için yer talep ettiklerinde karşılarına, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun uygulamasına ilişkin çıkartılan sorunlardan ve bu sorunu çıkartan kendisine bağlı Diyanetten bihaber. Tek somut örnek bile yaşananları anlamlandırmaya yeter; Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği'nin talebi üzerine Çankaya Belediye Başkanlığı'nca Çankaya'nın Hilal Mahallesi 26930 ada 31 parselin 'ibadet yeri' olarak ayrıldığı ifade edildi. Kaymakamlıktan da bu alanın Çankaya'da yaşayan Alevi yurttaşların Cemevi ihtiyaçlarını giderebilmek için tahsisi talep edildi. Ancak Kaymakamlık, tahsis konusunda İçişleri Bakanlığı'ndan görüş sordu. Bakanlık ise Diyanetten Cemevleri konusunda 'fetva' almak yoluna gitti. Alevi Derneği'nin Cemevi arazisi tahsis edilmesi yönündeki başvurularını, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "Cemevleri ibadethane sayılmaz" fetvasıyla reddetti. Söz konusu İdari karar, Anayasa'nın 2. Maddesi'nde vurgu yapılan, 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir' düzenlemesine aykırıdır. Bunun yanı sıra Anayasa'nın herkesin '...felsefi inanç, din, mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit' olduğunu belirten 16. Maddesine de açıkça aykırıdır. Devletin, dinsel faaliyetleri kontrolü amacıyla kurulan 'Diyanet İşleri Başkanlığı' devleti kontrol eder duruma geldi. Yazıcıoğlu'nun, söz konusu bütçe görüşmesinde, bihaber olduğu bu yasal keşmekeşin giderileceğine ilişkin en ufak bir ifadesi bile söz konusu değilken, arkadaşım Yüksel Işık'ın, Yazıcıoğlu'nun, içi boş ve tutarsız ifadelerinden hareketle 'AKP'nin Alevileri keşfi' biçimindeki bir değerlendirmeye nasıl ulaştığı konusunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum, en naif değerlendirmeyle 'iyi niyetine' veriyorum.
Aynı bütçe görüşmesinde, AKP Milletvekili Mustafa Özbayrak'ın, Alevilerin Cemevleri'nin ibadethane sayılmasına ilişkin taleplerini değerlendirirken, "Mecûsiler, Bahailer, Satanistler, Yezidiler de benzer taleplerle gelebilir pekâlâ. Bu durumda Alevilerin ya da Aleviyim diyen insanların bu taleplerini nasıl karşılamak gerekiyor? Doğrusu ben bilmiyorum" biçimindeki değerlendirmesi ile birlikte, hafızalarımızda hâlâ canlılığını koruyan 'Cemevi cümbüş yeridir' biçimindeki samimi değerlendirmelere(!), arkadaşım Işık'ın izniyle hiç girmeyeyim çünkü 'AKP'nin Alevileri keşfinin' neresine yerleştireceği konusunda müşkülata düşebilir.
AKP Aleviler konusunda samimi değildir. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkına dayanarak talep ettiği eşitlik ve hak talepleri 10 yıldır AB ilerleme raporlarına yansıdığı halde gerçekleştirilmedi. En ufak bir samimiyet kırıntısı varsa, AKP iktidarı bir an önce ayrımcılığa son vermeli, Cemevlerini ibadethane olarak tanımalı, insan hakları ihlaline dönüşen zorunlu din dersi uygulamasına son vermeli, Alevi köylerine yönelik asimilasyon uygulamasından vazgeçilmeli, Alevilerin inanç ve kültürlerini özgürce yaşaması konusunda gerekli yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmelidir.
AKP bugüne kadarki uygulamalarıyla Alevilere güven vermedi. Alevilerin temel sorunlarının çözümüne ilişkin tek bir çalışma yapmadı, 58. ve 59. Hükümet döneminde Alevilere randevu dahi verilmedi, 60. Hükümet programında da Alevileri yok sayıyor. Henüz mahiyetini bilmediğimiz ve/fakat sayın Işık tarafından olumlu bir 'anlayış değişimi' olarak nitelendirilen açılıma ilişkin ilk işaretler belirdi; AKP tarafından Bilkent Otel'de yapılacak iftar için özel bir çalışma yürütüldüğü. Türkiye'de ilk kez verilecek iftar yemeğine 200 civarında Alevi dedesi ve Alevi cemaatinin önderleri ile Alevilerin kurdukları sivil toplum kuruluşlarının başkanlarının davet edileceği, iftara, AKP içindeki Alevi kökenli milletvekilleri, Diyanetten Sorumlu Bakan Yazıcıoğlu ile çok sayıda bakanın katılmasının beklendiği haberleri basında yer almaya başladı. İftarın Alevilerin oruç tutacağı 9-21 Ocak tarihleri arasında Başbakan Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirileceği ifade ediliyor. Hazırlıkları ise bu 'kerameti kendinden menkul Alevi açılımının' yapılmasında katkısının ne oranda olduğunu tüm iyi niyetine rağmen arkadaşım Işık'ın dahi tespit edemediği, AKP'nin 'kökeni Alevi' Milletvekili Reha Çamuroğlu'nun yaptığı söyleniyor. Sayın Çamuroğlu ve AKP şunu bilmelidir: Kerbela bir trajedidir. Muharrem onun matemidir. Tutulan 12 günlük oruç Kerbela Şehitlerinin acısına, anısına tutulur. İftar, sahur ve cümbüş yoktur. Oruç açma vardır, su içilmez, et yenilmez, kan akıtılmaz, top atılmaz. Yastan yağ çıkartılmaz. Kerbela'nın ağıdının gölgesinde inançlar pazarlanmaz. Alevileri bölmek, parçalamak, aralarında ikircikli durumlar yaratmak amacıyla 'sunni bir Alevi örgütlenmesi' içine girildiği anlaşılıyor. Artık Aleviler ikiye ayrılacaklar, iftara çağrılan 'AKP Alevileri' ve ötekiler. AKP uydusunda bir 'Alevi Kurumu' oluşturarak, besleme kapıkulları devşirme planı Alevilerin aydınlık direncine çarpıp paramparça olacaktır. AKP'nin değirmenine su taşıyanların, bulaştıkları çamurdan arınmalarına, taşıdıkları su yetmeyecektir.
YALNIZ TÜTELOĞLU: Hukukçu, ekonomist
02.12.2007 - RADİKAL 2