BADEM bıyıklı mısın, geeeel. Sakalsız mısın, git. Gümüş yüzüklü müsün, geeeel. Düzgün konuşuyor musun, git. Tespih çekiyor musun, geeel. Bu olayın dış görünüş faslı.
Namaz kılıyor musun, geeel. Oruç tutmaz mısın, git. Tarikatçı mısın, geeel. Hacca gitmedin mi, git. Cumaya gider misin, geeel. Bu olayın genel davranış ve tepki faslı.
Necip Fazıl’ı okudun mu, geeel. Nazım Hikmet’i okudun mu, git. Bu olayın kültür faslı.
Ayrıca, bir konuyu kavrama ve özetleme, yetenek, mesleğe uygunluk, diğer fasıllar arasında.
Ne bunlar? Yargıç ve savcı olmanın yeni ölçüleri. Sözlü sınavda karşılaşılabilecek sorular.
TBMM’de iki gündür bir skandal yaşanıyor. Sadece Türkiye içinde kalmayacağa benzeyen, AB’yi de harekete geçirecek skandalın özü, yargının siyasallaşması, AKP’nin yargıda kadrolaşmasıyla ilgili.
YEDİDE BEŞ ÜSTÜNLÜK
AKP’li bir milletvekili bir yasa önerisi getiriyor. Mesleğe yeni girecek yargıç ve savcıların seçimini yeniden düzenleyen bir öneri.
Sınav iki aşamalı. Biri yazılı, diğeri sözlü. Şimdi de, öyle. Ancak, yeni yasa, yüzde 80 yazılı, yüzde 20 sözlü sınav puanını, yüzde 50, yüzde 50 elli olarak değiştiriyor. Yani, sözlü sınav yapacak olan kurul, yargıç ve savcı adayına bakacak, "acaba bizden mi?". Yukardaki muhtemel sorular, adayın bizden olup olmadığını anlamak için. Sözlü ve yazılı puanlar onun için yarı yarıya. Olur ya, yazılıda başarılı bir aday, onlardan değil, o zaman, onu sözlüde çaktırmak kolay.
Sözlü sınavı kim yapacak? Adalet Bakanlığı’ndan AKP’nin atadığı beş bürokrat ve Adalet Akademisinin iki üyesi. Yedi kişilik sınava kurulunda, AKP’nin tartışılmaz üstünlüğü var.
YARGIYI ELE GEÇİRMEK
Yargının AKP emrine girmesinin, AKP’nin yargıyı ele geçirmesinin en çarpıcı örneği.
Yasa şimdi bir milletvekili önerisiyle geliyor. Tam el çabukluğu marifet. Aynı yasa, 2005 yılında hükümet tasarısı olarak geliyor. Tasarı olunca, ilgili kurumlardan görüş almak gerek. O tarihte, kıyamet kopuyor. Hatta, şimdiki Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin o tarihte Baroları ziyaretinde, "bu kanun bir daha gelmez" diyor. Hayat bu, şimdi aynı Mehmet Ali Şahin, üstelik Adalet Bakanı olarak, bu yasanın yılmaz bekçisi.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Fazla gürültü çıkmasın, ilgili kurumlardan görüş alınmasın, diyerek, bir milletvekilinin yasa önerisiyle, aynı tezgah yeniden kuruluyor. Çünkü, yasa önerisinde, görüş almak zorunluğu yok.
Yangından mal kaçırarak, yargıç ve savcıları yeni yöntemlerle mesleğe almakla ilgili bu yasa, Anayasa Mahkemesi kararına aykırı.
1995’te Anayasa Mahkemesi, "yargının bağımsızlığı ve siyasal baskılardan uzak kalması için, mesleğe alınacak yeni yargıç ve savcıların sınavını Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu yapar" diyor. Bu kurul şimdi devre dışı.
Ayrıca, AB İlerleme Raporlarının tamamına aykırı. Yargı bağımsızlığını defalarca vurgulayan AB’nin, bu yasa sonrasında ayağa kalkacağı kesin.
Öyle bir yangından mal kaçırma ki, Meclis’te bir tasarı komisyonda kabul edildikten sonra, genel kurula inmesi için, bir kural var. Muhalefet şerhleri tasarıya ekleniyor, tasarı ondan sonra baskıya giriyor ve genel kurula gidiyor. Oysa AKP, bir gece yarısı tasarıyı, muhalefet şerhlerini beklemeden bastırıyor ve genel kurula indiriyor. İçtüzüğe açıkça aykırı.
Yargıyı siyasallaştırdığı için özünde zaten aykırı olan bir tasarı, şimdi her haliyle, aykırı hale düşüyor.
NEDEN BU TELAŞ
Yangından mal neden böyle kaçıyor?
1-Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin önemli bölümü şu anda yurtdışında. Onlardan tepki gelmesin diye.
2-Dört bin yargıç ve savcı kadrosu boş, dört bin. Bunları bir an önce doldurmak için.
Hiç abartmadan, şu gerçeğin altını çizmek gerek: Yargı, Cumhuriyet tarihinin en ağır siyasal saldırılarından biriyle karşı karşıya.
Normal olan, bu yasanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi. Normal olan, bu yasa nedeniyle, Türkiye-AB ilişkilerinin çok ağır yara alması.
AKP kadrolaşmak için, her şeyi göze alıyor.
Yalçın DOĞAN
HÜRRİYET - 30 Kasım 2007