Viyana’daki Alevilik paneli neden sorun oldu?
Avrupa’da kurulmak istenen CEM Almanya Alevi Federasyonu (CEM AAF), Viyana’da yapılacak olan ve İzzettin Doğan’ın da katılacağı panel dolayısıyla, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu’na (AABF) bir kınama açıklaması yaptı. CEM AAF’ın açıklamasında, Almanya ABF’nin, Viyana Alevi Kültür Birliği (Viyana AKB) tarafından düzenlenen ve Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan ile Almanya ABF Dedeler Kurulu Başkanı Cafer Kaplan’ın katılacağı panelden rahatsız olduğu ileri sürüldü. Almanya ABF yöneticilerinin, paneli düzenlememesi için Viyana AKB ve dede Cafer Kaplan’a baskı yaptığı da yayımlanan bildiride yer aldı.
Tartışmaya konu edilen kurumun bulunduğu ve etkinliğin gerçekleşeceği yer Viyana. Konu hakkında Avusturya’daki ilgili kurumların görüşlerine başvurduk. Viyana AKB’nin yöneticileri (Cem Tv’nin programına katılmak üzere) Viyana dışında oldukları için, onların görüşlerine sonraki günlerde yer vermeyi umuyoruz. Olayın muhattabı olan üst kurum ise Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF). CEM AAF’ın kınama bildirisinde yer verildiği üzre, Viyana AKB, Almanya ABF’nin değil, Avusturya ABF’nin üyesi. Avusturya ABF Genel Başkanı Mehmet Ali Çankaya, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Tartışma konusu olan panelle ilgili gelişmeleri sizden dinleyebilir miyiz?
Mehmet Ali Çankaya: Viyana AKB, adı geçen paneli düzenleme fikrini ilk kez 19 Mart 2008 günü, Wels’te yapılan ve Avusturya’daki bütün Alevi derneklerin davetli olduğu Avusturya ABF Dialog Toplantısı’nda dışarıya açtı. Viyana AKB Başkan Yardımcısı Ali Temel, düzenleyecekleri panele İzzettin Doğan, Mustafa Düzgün, İsmail Kaygusuz ve Cafer Kaplan’ı çağıracaklarını açıkladı. Bunun üzerine, Viyana AKB’nin üst kurumu olarak Avusturya ABF, konuyla ilgili önerilerini ve çekincelerini, ilgili yöneticilere iletti. Avusturya ABF’nin yaklaşımı şuydu: İzzettin Doğan, ‘ben dedelik yapmıyorum’ diyen bir kişi ve Alevi hareketindeki iki temel farklı çizgiden birinin lideri. Bu, dedelerle yapılacak bir inanç toplantısıysa, ‘ben dedelik yapmıyorum’ diyen Doğan, uygun bir isim değil. Yok eğer, farklı Alevi kurumların temsilcilerini bir araya getirmekse amaç, Cem Vakfı’nın Başkanı Doğan’ın yanı sıra çağrılması gereken, Avrupa ABK Genel Başkanı Turgut Öker ve Türkiye ABF Genel Başkanı Turan Eser’dir.
Peki, federasyonla Viyana derneği arasında, nasıl bir fikir alış veriş süreci yaşandı?
Mehmet Ali Çankaya: Biz çekincelerimizi anlatmaya çalışıyor ve federasyon ile dernek arasında bu fikir alış verişi sürüyordu. Önceleri, panelin, Turgut Öker ve İzzettin Doğan’la yapılması önerimiz kabul gördü. Nitekim, Viyana AKB Başkanı Kazım Gülfırat’la, Vorarlberg’de düzenlenen Yol Tv Gecesi’ne gittik ve Avrupa ABK Genel Başkanı Öker’le konuyu görüştük. Fakat bu kez de, İzzettin Doğan’la çoktan kesinleştirilmiş ve kesinlikle değiştirilemeceği söylenen tarih engeliyle karşılaşıldı. Yani 1 Haziran, değiştirilmeyecek bir tarih olarak ortaya kondu. Turgut Öker’in aynı tarihte, yine çok önemli ve kararlaştırılmış başka bir toplantısı vardı. Bir hafta sonraya alınmasını rica etti. Ama bu öneri bir türlü kabul görmedi. Bize söylendiğine göre, İzzettin Doğan, ‘ya o tarihte olur ya da olmaz’, diyordu. Sonunda dernek, panelistlerin sayısı ikiye düşürdü. İzzettin Doğan ve Cafer Kaplan’ın yer alacağı panelin afiş ve el ilanları basılıp dağıtılmaya başlandı. 26 Nisan günü St. Pölten’de yaptığımız ve Yol Tv’de canlı yayımlanan 10. Yıl Şöleni etkinliğimizde de duyuruldu.
Sizce, İzzettin Doğan’ın başka bir tarihi kesin bir dille reddetmesi, Öker’le bir araya gelmek istemeyişinden olabilir mi?
Mehmet Ali Çankaya: Böyle olabileceğini düşündüren olaylar var doğrusu. Öker’in başkanlığını yaptığı Avrupa ABK’na bağlı Fransa federasyonumuz FUAF, 14 Haziran günü bir panel yapacak. FUAF, bu panel için Turgut Öker, Turan Eser ve İzzettin Doğan’ı düşündü. Doğan’dan aldıkları yanıt, ‘Turgut Öker ve Turan Eser’le bir araya gelmem’, olmuştur. Turan Eser, 27 Nisan günü Avusturya ABF’nin Viyana’da yaptığı ’21. Yüzyılda Alevi Aydınlanması’ adlı panelde, İzzettin Doğan’ın nasıl bir birlik istediğiyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Öğreniyoruz ki, CEM Vakfı ve Türkiye ABF’nun birlikte hareket etmeleri için, Türkiye ABF’nun Avrupa ABK ile ilişkisini kesmesi dayatılıyor. İzzettin Doğan, dialaog ve birlikte hareket etmek için öyle şartlar sıralıyor ki kendi Alevi duruş ve tanımlarınızı bir kenara bırakmanız gerekiyor. Bizce bu, dialaog ve birlik değil. Her fırsatta, Öker ve Eser’le bir etkinliğe katılmak için bile, onların yerine getirmesini istediği bir dizi şart sıralaması, bunu açıkça ortaya koyuyor.
Bu arada, Turgut Öker’siz bir öneriniz oldu mu?
Mehmet Ali Çankaya: 9 Mayıs günü federasyon Yönetim Kurulu olarak toplandık. Viyana AKB Başkanı Kazım Gülfırat, aynı zamanda federasyonun Disiplin Kurulu’nda olduğu için o da bu toplantıda bizzat yer aldı. Yönetim Kurulu’muzda şöyle bir fikir oluştu: Bu panele, Avusturya ABF evsahipliği yapmalı. Federasyonun Genel Başkanı ve İnanç Kurumu Başkanı da panelistlerin içinde yer almalı. Etkinlik mekanında, Viyana AKB’ninkiyle birlikte, bağlı bulunduğu federasyonun ve konfederasyonun pankartları da bulundurulmalı. Panelin moderasyonu konusunda da ortak bir düzenlemeye gidilmesinin faydalı olacağı kararı alındı. Ne yazık ki bu konuda çekince ve önerilerimizi dikkate alan bir adım atılamadı.
CEM AAF, Almanya ABF’yi kınayan bir bildiri yayımladı. Orada, Viyana AKB’nin düzenlediği panelle bir ilke imza atılmış olacağı vurgulanıyor. Bağlı bulunduğu konfederasyonun ve federasyonun yapamadığı neyi yapıyor Viyana AKB?
Mehmet Ali Çankaya: CEM Vakfı ya da paralelindeki kurumlar, bugüne kadar ne Türkiye ABF, ne de Avrupa AKB’den bir üst düzey yöneticiyi herhangi bir toplantılarına davet etmediler. Ama herkes şunu hatırlayacaktır: Başbakan Erdoğan’ın ‘Alevilere iftar yemeği’ vermesi girişiminin ardından, İzettin Doğan Yol Tv’de konuk edilmiş, uzun ve ayrıntılı bir telefon söyleşisi gerçekleşmiştir. CEM TV’den benzer bir girişim görmedik bugüne kadar. Öte yandan, Cem Vakfı çizgisinde Türkiye’de faaliyet yürüten dedeler, Avusturya’ya geldiklerinde, kendilerini çağıran bağımsız ya da yöre derneklerinin yanı sıra, federasyonumuza üye derneklerin etkinliklerine de konuk olabilmişlerdir. Federasyonumuza üye Viyana AKB’nin birkaç yöneticisini, İzzettin Doğan’ı panele davet ettikleri için kutlamaları ve övgüler yağdırmaları, sadece onları ve bu panel dolayısıyla CEM Tv’de konuk etmeleri kolay. Avrupa ABK Başkanı Turgut Öker’i ya da Türkiye ABF Genel Başkanı Turan Eser’i CEM Tv’de konuştursunlar, ya da kendilerinin yaptıkları bir etkinlikte konuk etsinler de birlik ve diyalogda samimi olduklarını görelim.
CEM AAF aynı bildiride, Avrupa ABK ve bağlı kurumları, ‘Aleviliği siyasi çıkar ve amaçları için kullananlar’, diye tanımlıyor. Buna ne diyorsunuz?
Mehmet Ali Çankaya: Doğan ailesinin politikacılıkları, dedeliklerinden hep ağır basmış, önde olmuştur bence. Hüseyin Doğan (İzzettin Doğan’ın babası), 1950'den başlayarak 1965’lere kadar DP-AP’de milletvekili, il başkanı olarak politıka yaptı. Doğan Doğan (İzzettin Doğan’ın ağabeyi), babasının desteğiyle DP’de şansını çok denedi ama babası kadar başarılı olamadı. CEM Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, çok uzun yıllardan beri politikanın içinde. Ki dönemlere göre değişen politik tercihlerine göre de Alevileri yönlendirmek için büyük çaba harcamıştır. Ben burada size hangi birini sayayım bilmiyorum. Alevileri sağcı, milliyetçi, gerici çizgideki partilere yönlendirip; sol, sosyal demokrasi, sosyalist sol sözkonusu olunca ise yaygarayı basıyorlar. İzzettin Doğan aile geleneğine uygun olarak, 12 Eylül sonrasında 12 Eylülcülerin partisi olan MDP'nin kurucuları arasında yer almadı mı? Cuntayı sivilleştirerek sürdürmesi umulan Turgut Sunalp'ın kurmayları arasındaydı. 1987 seçimlerinde DYP ile politikaya devam etti. Malatya'dan kontenjan milletvekili adayı oldu ama seçilemedi. Sonuç olarak, ailenin DP-AP çizgisini, MDP-DYP hattında devam ettirdi.
Doğan bugün de, sol ya da sosyal demokrat, demokrat, devrimci partiler dışında; sağcı, milliyetçi, gerici partilere yönelik girişimlerini aralıksız sürdürüyor. Önceki genel seçimlerde, Alevilerin CHP, MHP, GP ve HYPye ‘gönül rahatlığıyla’ oy verilebileceğini açıkladı. Sonraki gelişmeler, ibrenin aslında MHP’ye doğru kaydırılmak istendiğini gösterdi. Ki birkaç gün sonra, ‘‘oyumu CHP`ye vermeyeceğim’’, şeklinde bir açıklama yaptı. Sonra biliyorsunuz, MHP her yıl Erciyes Dağı'nın Tekir Yaylası'nda çadırlar kurarak bir Zafer Kurultayı yapar. Doğan’ın, "Bahçeli'den davet gelirse, Alevileri kurultayın yapılacağı Tekir'e gitmeleri için teşvik edeceğim", şeklindeki açıklamalarını bütün gazetelerde bulabilirsiniz. Bu tür olayları, "Bir partinin kardeşliğini kazanma" manasında olumlu gördüğünü söyleyen Doğan, "MHP'nin, Alevileri davet etmek ve şenliklerinde onlarla kaynaşmak isteği varsa, bunu olumlu bir gelişme olarak karşılarım" diye konuşmuştu. "MHP'nin Alevilerden epeyce oy aldığını düşünüyorum" demiş, MHP ile Aleviler arasında geçmişe dayanan husumetlerin son bulması gerektiğini kaydetmişti. Alevilerin (Maraş katliamından dolayı), 30 yıl öncesine dayandığını söylediği nefretini anlamsız buluyordu. Alevilerle MHP'yi kucaklaştırmak, siyasi çıkar ve amaç olmuyor yani!
Bu gelişmeler, Almanya ABF ile kendi Dedeler Kurulu Başkanı Cafer Kaplan arasında da sorunlar yarattığını biliyoruz. Kaplan’ın, kendi federasyonunun kararına uymamaktan dolayı disipline verilmesi sözkonusu. CEM AAF bildirisinde buna değinerek, ‘‘bunu deneyen yöneticiler bilmelidirler ki, yöneticilerin dedeler üzerinde hüküm sürdüğü an Alevilikte yoktur’’, deniliyor. Aynı konuyla ilgili, internette yayımlanan Viyana kaynaklı eleştiri yazıları da var. Alevi kurumlarındaki dedeler disipline verilemez mi? Bu Alevilik’e aykırı bir davranış mı olur?
Mehmet Ali Çankaya: CEM Vakfı ya da bağlı kurumları olan Cem TV ve Cem Radyo’da nasıl bir demokrasi işletildiğini gayet iyi biliyoruz. Oysa ne Türkiye ABF, ne de bağlı bulunduğumuz Avrupa ABK’da atanmak sözkonusu değildir. Kurumsal her türlü göreve seçilerek gelinir ve seçimle gidilir. Öte yandan Almanya ABF, dedesini disipline verdi diye Avusturya’dan eleştiriliyorsa, çok açık bir çiftestandart kullanıyor demektir. Örneğin, internet ortamında böyle bir eleştiri yayımlayan kişi, bir dönem önce Viyana AKB dedelerinden birini disipline veren yönetimin içindeydi. İşine geldiğinde, kendi kurumundaki dedeyi kolaylıkla disipline vereceksin, ama kardeş bir kurumun böyle bir işleme gerek duyduğunda, onu topa tutacaksın. Böyle şey olur mu?
Anlaşıldığı kadarıyla çabalarınız sonuç vermemiş görünüyor. Bu etkinlikle ilgili pratik tavrınız ne olacak?
Mehmet Ali Çankaya: CEM AAF’ın açıklamaları, ortaya koyduğu hedefler ne dostça, ne dialog ve ne de birlikten yana. Dostluk, dıalog ve birlik, tek yanlı dayatmalarla olmaz. Biz olaya kurumsal açıdan yaklaşmak, ona göre tavır almak zorundayız. Benim bağlı bulunduğum konfederasyonun Genel Başkanı ile bir araya gelemeyeceğini söyleyen, kurumlarımıza karşı politika üreterek ‘alternatif olmaya’ çalışan bir kurumun yöneticisi sökonusu burada. Avusturya ABF Yönetim Kurulu olarak, bu yüzden, sözkonusu panele katılmama kararı aldık. (Viyana)
27 Mayıs 2008
KAYNAK : http://www.hallac.org/