TBMM’de görüşülen yasaya göre, işletmeciler turistik tesis yapmak için, devlete parasını peşin olarak ödeyip istediği kadar ağaç kesebilecek. Uzmanlara göre bu parayla, başka yerlere daha fazla ağaç dikilse bile, doğal denge alt üst olacak.
İSTANBUL - Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra yeniden TBMM’ye sevkedilen Turizmi Teşvik Yasa Tasarısı’nda çok tartışılacak bir değişiklik yapıldı. Hazine’ye ait orman niteliğindeki arazileri, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devreden tasarı, turistik tesis yapmak üzere tahsis edilen alanda kesilecek her ağaç için, aynı alana 2, bu alanın dışına da 4 ağaç dikilmesini öngörüyordu. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndaki alt komisyonda bu hüküm kaldırıldı; artık işletmeci, keseceği ağaçların bedelini peşin olarak Orman Genel Müdürlüğü’ne yatırıp, istediği kadar ağaç kesebilecek. Komisyon ağaç bedelini de belirledi. Buna göre, tesis yapılacak alanın, 5 katı büyüklüğündeki alanı ağaçlandırmak ve bu ağaçların 3 yıllık bakımı için gereken paranın ödenmesi gerekiyor. Bu bedel de, bu yıl için, hektar başına 25 bin YTL. NTVMSNBC, küresel ısınma nedeniyle dünyada çevre sorunlarına ilişkin alarm verilirken, Türkiye’de yapılan bu düzenlemeyi çevreciler ve uzmanlara sordu. Tepkiler sert oldu.
Ertuğrul Ünlütürk (Çevre Mühendisleri Odası Başkanı):
PARAYI ÖDE, İSTEDİĞİN KADAR AĞACI YOK ET
Yatırımcılardan para toplama mantığı... Hükümetin herşeyi paraya tahvil etme özelliği var. Çevre Kanunu’nda “kirleten öder” prensibi var, “kirleten temizler” prensibi değil. Parayı öde, istediğin kadar kirlet... Burada da, “istediğin kadar ağaç kes istediğin kadar ormanı yok et”, deniliyor. Ama bu tasarının hükmü yok.
ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL EDER
Çünkü daha önceki Turizm Teşvik Yasası’nı iptal eden Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında “Ormanların orman alanı olarak korunmasındaki kamu yararı daha öncelikli ve daha üstün niteliktedir. Sürdürülebilir ekolojik dengenin sağlanması için ormanların öncelikle orman olarak korunması anayasal bir zorunluluktur” diyor. Şimdi bu hükümlere rağmen AKP Hükümeti’nin böyle bir yasa tasarısını tekrar kamuoyunun gündemine sunması, direnmedir. Bu yasanın ülkemizin orman kaynaklarını, doğal kaynaklarını, yeraltı suyu kaynaklarını yok edeceği açıktır. Son derece sakıncalı bir yasadır ve kesinlikle iadesi gerekir, gündemden kaldırılması gerekir.
TASARIYA SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ
Biz mühendisler olarak tasarıya sonuna kadar direneceğiz. Tasarının yasalaşması halinde ana muhalefet partisine baskı yapacağz ve bu tasarı için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasını sağlayacağız. AKP Hükümeti 2/b, 2/a adı altında yasalaştıramadığı şeyleri şimdi böyle şeylerle yasalaştırmaya çalışıyor. Yeni anayasa taslağına ormanların bu şekilde satışını monte etmeye çalışıyor. Bu AKP’nin tüm ülke kaynaklarını üretilen değerlerini, fabrikalarını, meralarını, herşeyini satma politikasının bir sonucudur. Yakında su kaynaklarını da pazara çıkaracaklar. Bütün gayeleri kendilerini iktidar yapanlara verdikleri sözü tutabilmek.
Dr. Sedat Kalem (WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı Orman Programı Müdürü):
EKOLOJİK DENGEYİ BOZACAK
Burada asıl amaç ormanların potansiyel bir arsa olarak görülmesi. Son 50 yıldır bu böyle görülüyor. Ve her defasında yeni buluşlar ortaya çıkarılıyor. Tasarıdaki bu düzenlemeyi de bu buluşlardan biri olarak görüyoruz. Kesilen ormanın, ağaçların birkaç katı büyüklüğü ağaç dikilmesi işi, kılıfına uydurmaya çalışmaktan başka bir şey değil. Ormanı bilimsel olarak görmekten uzak anlayışlar bunlar. Ormana sadece ağaç olarak bakmanın bir sonucu bu. Ormanın içerisinde olup biten bütün doğal süreçleri nasıl yerine koyacağız? Böyle bir tasarı bir kere bilimsel temelden yoksun. Bu ormanı bir ekosistem olarak görmek yerine, ormanı sadece ağaç olarak görmek. Yapılmaya çalışılan şey, toplumu kandırmak ve bir gözboyama yöntemi. Kesilen ağacın 5 katı fazla ağacın dikilmiş olması, ormanın ekolojik bütünlüğünün korunduğu anlamına gelmez. Orman, sadece ağaçlardan oluşan bir yer değil. Çeşitli ağaçlardan, orman içinde yaşayan memeli hayvanlardan, kuşlardan, ekolojik fonksiyonlar dediğimiz o formanın ağacı tutması, su akışını düzenlemesi gibi pekçok ekolojik yapıyı düzenleyen, içeren bir bütündür. Ormanı ağaç sayısıyla hesaplamak, analiz etmek mümkün değil. Böyle bir öneri için hangi bilimsel çalışma yapılmış? Bu ortada yok.
ORMANLAR PARÇALANACAK
Alınacağı söylenen önlemler ne kadar hayata geçirilebilecek? Maden Kanunu’nda da aynı şekilde işgal edilen sahanın karşılığında bir takım ağaçlandırmaların yapılacağı düzenlemesi var. Ama görüyoruz ki Türkiye’nin dört bir yanında bütün orman alanları altüst edilmiş durumda. “Her ilde ormanların yüzde biri oranında, ormanlar tahsis edilecek” deniyor. Ormanların ekolojik bütünlüğü açısından en önemli noktalardan biri de, parçalanmamışlığıdır. Bizim ülkemiz Avrupa’nın ılıman kuşağıyla Ortadoğu’nun kurak kuşağı arasında yer alıyor ve Anadolu’daki bütün ormanlar çok parçalı yapıdadır. İskandinavya’da olduğu gibi, büyük blok ormanlar halinde değil. Bu ormanların bütünlüğü çok önemli. Dolayısıyla bu tür girişimler, diyelim ki bir ilde herhangi bir alanı turizm amaçlı tahsis ettiniz, buna ulaşım yolları eklendi… Bütün bu tahsisler ve orman alanlarının bu şekilde kullanılması sonuç olarak ormanların parçalanmasına neden olacak. Bu parçalanmışlık da orman içindeki yaban hayatının, suyu tutma, toprağı koruma gibi çevresel işlevlerin yerine getirilmesinde orman için bir handikap yaratıyor.
KÖYLÜLERE HİZMET EDECEK BİR TASARI DEĞİL
Komisyondaki tartışmalarda, ormanın bir madde olmadığı ve orman köylüsünün geçimini sağlayamadığı, ormanın mı, orman köylüsünün mü daha önemli olduğuna ilişkin bir takım argümanlar ileri sürülmüş. Bu tasarı hiçbir zaman köylülere hizmet edecek bir tasarı değil. Sonuçta burada yaratılması beklenen sektör turizm sektörü için ve büyük şirketler için. Köylüler için ormandan alternatif bir gelir yaratılacaksa bunun yolu doğayla barışık turizm biçimleridir, ekoturizmdir.
Prof. Dr. Uçkun Geray (Orman Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanı):
İKİ DÜZENLEME DE BERBAT
Tasarıdaki iki düzenleme de berbat. Yapılacak iş şudur: Bir turizm işletmesine tahsis yapılacak diyelim... Üstün kamu yararı ispat edilirse ve ÇED raporu bu bilimsel hakikatleri ortaya koyuyorsa ormanlardan turizme yer verilebilir. Hatta öyle turizm etkinlikleri vardır ki, doğa turizmi, ekolojik turizm, yaban hayatı turizmi gibi, ormanlarda buna mesela çadırlı olarak müsade edildiğinde ortaya çıkan kamu yararı büyür. Ama yasa tasarısındaki haliyle bu yarar küçülüyor.
ALINAN PARAYLA NE İÇİN KULLANILACAK?
Dün alt komisyonda eklenen maddeyle, tahsis yapılacak alanın beş katının bedelini ve 3 yıllık bakımının bedelini peşin olarak ödeyecek. Burada ağaçlandırma da yok. Bu para bu amaçla verilecek ama verilen paralar acaba tam manasıyla bu amaca hizmet için mi kullanılacak? Bu devleti tanıyan insanlarız. Kesilen ağaçların bedelini almak anlamsız. Bu alınan bedeller ve bakımlar Orman Genel Müdürlüğü tarafından ağaçlandırmaya da dönüşse, bu sözünü ettiğim sakıncaları ortadan kaldırmaz.
EN AZ 50 YIL...
Komisyona giden taslakta başka bir ifade vardı. Şimdi bu ifade getirilmiş; ikisinin de bir anlamı yok. Çünkü bir orman ekosistemi böceğiyle, ağacıyla çalısıyla bir bütündür. Ve bütün bu sistem işlev görüyor. Şimdi siz, “Bir başka yerde kestiğin alanın iki katı, beş katı bir ağaçlandırma yapın” derseniz, bir kere ağaçlandırma alanı özellikle ilk yıllarda kesinlikle bir orman ekosistemi değildir. Üzerinden en az 50 yıl geçmesi gerekir. Bunun hesabı yapılamaz. Bunun hesabını yapmayalım. Orman ekosistemi gözden çıkarılıyor. Bunun dışında ağaç kesilen yerlerin dışında bir yerde ağaçlandırma yapılacak. Bu ekosistem itibarıyla, işlevleri itibarıyla ve kamu yararı itibarıyla birbirinin eşiti değil bir kere.
YASEMİN ARPA / NTV-MSNBC - 06 Nisan 2008 Pazar