Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen hafta Katar'a yaptığı ziyaret herhalde gazetecilerin Katar Emiri tarafından hediye edilen saatleri iade etmeleri eylemiyle hatırlanacak.
Oysa bu ziyaretin dikkatlerden kaçan başka bir yönü daha vardı. Cumhurbaşkanı Gül, radikal İslamcı çizgideki Vakit gazetesine yurtdışı gezilerinde bir süredir uyguladığı mesafeli tutumu bırakıp uçağın kapılarını yeniden bu gazetenin temsilcilerine açmıştı.
Cumhurbaşkanı Gül, bugüne dek gerçekleştirdiği yurtdışı gezilerinin 12'sinde kafileye gazetecileri de davet etti. Son Katar gezisine kadar Vakit gazetesi yalnızca bir kez, geçen kasım ayındaki Mısır gezisinde davet almıştı. Ancak Gül, Katar gezisinde de Vakit'i heyete dahil etti.
Özellikle Musevi lobisinin Yahudi düşmanlığı yaptığı gerekçesiyle Vakit gazetesini Cumhurbaşkanı Gül'e şikâyet ettiği biliniyor. Gül, 14 Ocak'ta Çankaya Köşkü'nde kabul ettiği Bnai Brith'in Başkanı Moishe Smith'ten bu konuda bazı şikâyetler dinlemiş ve kendisine, "Musevi cemaatiyle yüzyıllara dayanan güçlü bir ilişkimiz var. Merak etmeyin, Türk hükümeti bu tür yayınlara karşı çıkacaktır. Türkiye'deki Musevi kökenli vatandaşlarımız rahat olsun" karşılığını vermişti. Ancak Katar gezisi Musevi lobisinin Çankaya Köşkü nezdindeki bu girişiminin sonuçsuz kaldığı anlamına geliyor.
Bu arada, Vakit gazetesinin geziye katılan temsilcisi Serdar Arseven'in gazetecilerin Katar Emiri Şeyhi Tani'nin hediye saatinin protesto eylemine katılmaması da dikkat çekti.
Saati de iade etmedi
Vakit gazetesi, ayrıca dün sürmanşetinden "Gazetecilerin Yaptığı Terbiyesizlik" başlığını atarak, gazetecilerin eylemini "diplomatik nezaketsizlik ve Arap düşmanlığı" olarak nitelendirdi. Bu mantıkla gidildiğinde Batılılar tarafından verilen hediyelerin reddinin de Batı düşmanlığı olarak görülmesi gerekir.
MİLLİYET - 10 Şubat 2008