Farklı kesimler ve düşüncelerden gelen 122 kadın, ‘barış ilanı’nda buluştu: Biz kadınlar barışa söz verdik. Bizi birbirimize bağlayan en büyük özlemimizi cümlelerimize döktük...
İSTANBUL - Türkiye’nin tanınmış kadınları, sokağa taşan şiddete karşı harekete geçti. Müjde Ar’dan Sezen Aksu’ya, Türkan Saylan’dan Oya Eczacıbaşı’na, Ayşe Böhürler’den Buket Uzuner’e, Ayşe Soysal’dan Hale Soygazi’ye, İdil Biret’ten Aynur Doğan’a sanatçı, edebiyatçı, akademisyen, hukukçu kadınlar ‘barışa söz’ verdiler. Bu sözler bir ilanda biraraya geldi ve dünyaya duyuruldu.
122 kadın gazetelere verdikleri ilanla barış özlemlerini duyururken, tüm kadınları da www.vakitgeldi.org sitesi üzerinden barış cümlelerini söylemeye ve duyurmaya çağırıyor. İşte kadınların barışa dair sözleri:
Ayşe Böhürler (AKP Parti meclisi üyesi, yazar): “Ölüm kültürünü değil, barış kültürünü yeşertmemiz lazım; bir tarafta savaşı teşvik ederken diğer yanda çocuklarımıza sevgiyi ve barışı nasıl öğreteceğiz?”
Oya Eczacıbaşı (İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı): “Tüm ulus olarak, ülkemizde barış koşullarının daha fazla kan dökülmeden bir an önce oluşması ve kardeşliğin üstün gelmesi için çaba göstermek zorundayız.”
Aslı Erdoğan (Yazar): “Savaş galip geldiğinde, ganimeti cesettir, insan değil.”
Prof. Ayşe Erzan: “Savaş, terörü devlet eliyle yaygınlaştırmaktan başka bir anlama gelmiyor.”
Leyla Gencer (Opera sanatçısı): “Varlığını Atatürk’e borçlu biri olarak, ben onun ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ düşüncesine bağlı kalmamız, savaşa sürüklenmememiz, tüm reformlarını savunmamız gerektiğine inanıyorum.”
Ayşe Kulin (Yazar): “Asırlardır iç içe yaşayan kardeşlerim, yaşama sevinci yerine ölüm acısını paylaşmak niye? Milyonlarca cana mal olan dünya savaşlarını yaşayanlar dahi sonuçta çareyi barışta buldularsa, biz çok geç olmadan bir kez daha düşünelim! Dönüşü olmayan tek yol ölüm.”
Perihan Mağden (Yazar): “Annelerin bugün haykırması gereken cümle, ‘Benim hiçbir savaşa göndereceğim çocuğum yok’ cümlesidir.”
Prof. Jale Parla: “Eğer bir savaş varsa -ki olmamalı- ve eğer o savaştan kurtulan varsa -ki çok zor- buna sevinemeyenler katil ruhlulardır.”
Prof. Dr. Türkan Saylan (ÇYDD Başkanı): “Biz kadınlar, bu güzel ülkede terörsüz, şiddetten uzak, farklılıklarımızla barışık, el ele, yürek yüreğe yaşamın sağlanmasına öncülük etmeliyiz, edeceğiz de!”
Zeynep Tanbay (Dansçı): “Erkeklerin silahlarına, yumruklarına, savaş kararlarına değil, gözyaşlarına ihtiyacımız var barış için... Onlar en son ağladıklarında üç yaşındaydılar!”
Adalet Ağaoğlu (Yazar): “Barış artık sevdalılarının sesini işitmez olmuştur. Savaş tanrısının silah üretimi ve ticaretinin denetlenmesi, hatta engellenmesi şarttır.”
Demet Akbağ (Sanatçı): “Yeryüzündeki bütün çocuklar savaşları tarih kitaplarından öğrensin, ama asla tanığı olmasın.”
Sezen Aksu (Sanatçı): “Bir bilgenin sözünü aktarmak istiyorum: ‘Göze göz, dünyayı kör eder.’ Mahatma Gandhi.”
Derya Alabora (Sanatçı) : Shakespeare’in dediği gibi, ‘Elde ettiğimiz bir avuç toprak ölülerimizi bile gömmeye yetmeyecek’.
Leyla Alaton (İş kadını): “Barış! Gerçekten istersek mümkün.”
Müjde Ar (Sanatçı): “Barış... O kadar yakın ki...”
İnci Aral (Yazar): “Bizi birbirimize düşman etmeye çalşan güç öylesine büyük ki, ona karşı durabilmek için yalnızca bir şansımız var: Kürtler ve Türkler birbirlerine sarılmadan barış olmaz, ortak bir bilinçle emperyalizme karşı çıkmamız, birbirimize düşman olmadığımızı görmemiz gerekiyor.”
Prof. Dr. Yeşim Arat: “Barış o kadar da zor mu? Yan yana durabilsek, dinlesek, duysak?”
Oya Baydar (Yazar): “Söz konusu barış, insan ve yaşamsa, gerisi teferruattır.”
İdil Biret (Piyanist): “Daha güzel günlerde hep birlikte dostça yaşamak dileğiyle...”
Aynur Doğan (Sanatçı): “Barış kendisini ötekinin yerine koyabilmek, empati kurabilmektir.”
Prof. Dr. Yıldız Ecevit: “Savaş çok şey öğretti, artık barışın öğrencisi olmak istiyoruz.”
Yıldız Kenter (Sanatçı): “Barışı seviyorum, barışın ürettiği uygarlığı seviyorum, barış istiyorum. ‘Ben Anadolu’ oyununda bir köylü kadının dediği gibi: ‘Bak görüyon mu savaşın kime uğuru ola.’
Pınar Kür (Yazar): “Barış, savaş karşıtı bir kavram değildir. Barış, savaş öncesi bir umut, savaş sonrası bir özlem değildir. Su gibi, hava gibi, gülmek gibi yaşamsal bir ihtiyaçtır.”
Meral Okay (Sanatçı): “İnsanlığın küçük temiz kalbine, büyük vicdanına güveniyorum. Kalıcı barış için dürüst bir başlangıç diliyorum.”
Işıl Özgentürk (Gazeteci): “Barış, komşunun şarkısına eşlik etmektir.”
Zozan Özgökçe (Kadın hakları savunucusu): “Savaştan sonra hâlâ yaşayanlar, gözyaşı dökenler, vicdan azabı çekenler ve sakat kalanlardır. Ne gözyaşı dökmek, ne vicdan azabı çekmek, ne de sakat kalmak istiyorum. Ya siz?”
Latife Tekin (Yazar): “Faşistlerle barış olur mu, ey kadınlar! Nükleercilerle, siyanürcülerle, zehir spekülatörleriyle mavi dünya barışır mı sanıyorsunuz.”
Rojin (Sanatçı): “Kurşun ete girdi, söz kadar basit değil ölüm. Başkasının acısını kendi acım bilmek asalettir...”
Hale Soygazi (Sanatçı): “Siyasi çözümden uzaklaştıkça şiddetin dili olağanlaşıyor. Hayatımızın her alanına sızan bu dili deşifre ederek, teşhir ederek açığa çıkarmalıyız. Özgürlük, eşitlik, barış ancak o zaman.”
Ayşe Soysal (Boğaziçi Üniversitesi Rektörü): “Çocuklarımıza barışı öğretmeliyiz.”
Gülriz Sururi (Sanatçı): “Barış içinde yaşamak için akıl savaşı vermek gerektiğini unutalı çok oldu.”
Takuhi Tomasyan (Yazar): “Barış olsun, sofranız şen olsun.”
Buket Uzuner (Yazar): “Sorunları şiddetle çözmek bir kültür ve bilinç meselesidir; çocuklarımıza Savaş, Cenk, Hıncal veya Öcal gibi adları koymayı reddetmekle bile kültürel bilincimizde farklı bir dönem başlatabilir, Söz’e, Barış’a, Af’ife’ye veya Bağış’a daha çok yer verebiliriz.”
Serra Yılmaz (Sanatçı): “Barış konusunda en hamasi lafları hep savaşı kazananlar söylemiştir. Savaşı gerçekten kaybedenlerinse sesi yoktur, ağızlarında toprak, toprak, toprak...”
22 Kasım 2007 Perşembe - NTV