Oktay EKŞİ
OLAYIN kendisi "büyük" değil. Nihayet, biri "Doğu" kökenli iki kişi arasındaki düşmanlık "ben sana gösteririm" noktasına ulaşmış. Ardından "Doğu"lu olan gidip kamyonetini almış ve aralarında kızdığı kişinin de bulunduğu grubun üstüne sürmüş.
Sonuçta o dahil iki kişi ölünce ortalık karışmış.
Şimdi Ayvalık’a bağlı Altınova Beldesi’nde resmen ilan edilmemiş bir "sıkıyönetim" var. Çünkü birileri başkalarını tahrik edince "Doğu" kökenli insanlarımızın işyerleri saldırıya uğramış.
Verilen bilgiye göre 37 kişi gözaltındaymış.
Olaya güvenlik güçleri el koyduğuna göre, gerisini devlet halleder diyebilirsiniz.
Oysa anlaşılan durum pek öyle değil. Bir defa "devlet" adına yetki kullananların bu tablo içindeki payı -sorumluluğu- nedir onu araştırmak lazım. Nitekim Balıkesir Valisi Selahattin Hatipoğlu’nun basına, "Bazı taşkınlıkları (yaşanan) acıdan dolayı hoş gördük" dediği bildiriliyor.
"Bazı taşkınlıkları" yani düpedüz suç oluşturan bazı eylemleri "hoş görme" yetkisini Vali Bey hangi yasadan alıyor?
Burada açıkça "görevi kötüye kullanma" veya en azından "ihmal" yoksa ne var?
Gerçi valinin bu sözü nedeniyle hesap vereceğine, yarın daha önemli bir ile vali olarak gönderilirse şaşmamak lazım. Çünkü önümüzde 6 Nisan 2005 günü Trabzon’da yaşanan bir olayla ilgili örnek var:
Anımsanacaktır, o gün şehirde "sol" eğilimli birtakım gençler propaganda broşürü dağıtmaya kalkınca birileri "bayrak yaktılar" diye bir söylenti çıkarmış, bunun üzerine toplanan "Yasin Hayal"ler söz konusu gençleri linç etmeye kalkmıştı. Olaya polis hayli geç müdahale etmiş. Olay yerine gelen Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, taşkınlık yapan kalabalığa;
"Bu kişilere (mağdurlara) yönelik gereken ne varsa yapılacaktır. Herkes sizinle aynı düşüncede... Ancak şimdi dağılmanız gerekir" demişti.
Akyürek biliyorsunuz şimdi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün en önemli birimi olan İstihbarat Dairesinin Başkanı sıfatıyla görev yapıyor.
Aslında sırf devlet yetkisi kullananlar yönünden değil, halkın gösterdiği tepkiler yönünden de bu son olay, üzerinde durulmaya değer niteliktedir. Çünkü bize "tek" bir olay gibi görünse de bu tür kitlesel tepki ve saldırıların sayısı hiç de az değil.
Nitekim arşiv taraması yapınca, değindiğimiz "bayrak yakma" olayı ardından 4 Eylül 2005’te Bozüyük’te, 21 Mayıs 2006’da Mustafa Kemal Paşa’nın Bağyurdu Beldesi’nde; 20 Temmuz 2006’da Vize’nin Kıyıköy Beldesi’nde; 20 Ekim 2007’de Malatya otogarında; 21 Ekim 2007’de Bursa şehir merkezinde, aynı akşam Mustafa Kemal Paşa ilçe merkezinde, ayrıca Orhangazi, Gemlik ve Yenişehir’de; 22 Ekim 2007’de Şanlıurfa şehir merkezinde; 27 Ekim 2007’de yine Bursa şehir merkezinde; 6 Ocak 2008’de Tarsus’ta; 24 Şubat 2008’de Malatya şehir merkezinde; 28 Nisan 2008’de Adapazarı’nda böyle toplu saldırı olaylarının yaşandığı gerçeğiyle karşı karşıya geldik.
6-7 Eylül 1955 felaketi dahil Kahramanmaraş, Sivas, Çorum, Yozgat ve özellikle Madımak Oteli olayları gibi olaylarda vali ve polisin kusurunun bedelini ulusça biz ödedik. Yenisini ödemeyelim.
Oktay EKŞİ
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy13355 = 'oeksi' + '@';
addy13355 = addy13355 + 'hurriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
var addy_text13355 = 'oeksi' + '@' + 'hurriyet' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';
( '' );
13355 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
HÜRRİYET - 4 Ekim 2008