Fehmi SALIK
(...) Bu çağda ‘soy sevdası’na tutulan bir başbakan, yeryüzünün hangi ülkesinde vardır? Bu tutum, Anayasa’nın, ‘eşitlik ilkesi’ne aykırı değil midir?... Öyle anlaşılıyor ki başbakan, Kılıçdaroğlu’na doğrudan “Sen Alevi’sin” diyememenin ezikliği içinde bu yolu seçmiştir...
Bir horoz dövüşüdür sürüyor.
Horozlar, bedensel olarak birbirlerinin üstüne saldırmıyor da, kanat çırparak, ötüşerek bu işin üstesinden gelmeye çalışıyor.
Denizli’nin orta yerinde bir horoz heykeli vardır. Horozun ayakları altına şu tümce kazılmıştır:
“Her horoz kendi çöplüğünde öter; Denizli’nin horozu her yerde öter.”
Bir aya yakındır, ülkenin belli bölgelerinde ötmeye başlayan birkaç horozun sesine yakından tanık oluyoruz ulusça. Aslında bu horozlardan bazıları, o tümcedeki gibi ülkenin her yerinde ötemiyor pek; ancak kendi çöplüklerinde yörelerine toplanan tavuklara kanat çırpıp horozlanıyorlar o kadar.
Bu horozlar, kimi zaman ‘insan dili’yle de ötmeye soyunuyor; bu zaman da birbirlerine karşı çok kırıcı, çok yaralayıcı oluyorlar; birbirlerinin boyuyla/ soyuyla ilgileniyorlar.
O yumuşak ötümlü AKP’li Bülent Arınç, CHP’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için “Şu kadar boyuyla…” diye konuşmalar yapınca, su dalgalandı, yöre hareketlendi.
AKP Genel Başkanı da miting alanlarında “Önemli olan boy değil; soy’dur soy, soy!” biçiminde hançeresi yırtınırcasına bağırdı.
Oysa Arınç, Kılıçdaroğlu’nun boyunun kısalığını ileri sürerek, onun bu boyla büyük işler yapamayacağını dile getirmeye çalışmıştı. Nedense, boyu Kılıçdaroğlu’ndan uzun olan başbakan, bu sorunun muhatabı olarak kendisini görmüştü. Arınç’ın sözleri, başbakanı etkilemiş olacak ki kendi kalesine gol atan bir futbolcuya dönüştü adamcağız.
21. yüzyılda bir başbakanın, boyla/ soyla miting alanlarında dolaşmasını, her duyarlı insan gibi ben de yadırgıyorum.
İnsanlar soruyor şimdi:
“Bu başbakan, hangi peygamberin, hangi evliyanın, hangi şeyhin soyundan sürüp gelmektedir? Sonra çağımız peygamberler, evliyalar, şeyhler çağı mıdır? Ama başbakanımızın tarikatlarla ilgili olduğunu yazan kalemler, söyleyen diller vardır…”
Evet, insanlar soruyor ve konuşuyor:
“Açıkla sülaleni, biz de bilelim. Bağlı bulunduğun soyun, diğer soylardan neden üstün olduğunu anlat bize. Bu çağda ‘soy sevdası’na tutulan bir başbakan, yeryüzünün hangi ülkesinde vardır? Bu tutum, Anayasa’nın, ‘eşitlik ilkesi’ne aykırı değil midir?..”
Öyle anlaşılıyor ki başbakan, Kılıçdaroğlu’na doğrudan “Sen Alevi’sin” diyememenin ezikliği içinde bu yolu seçmiştir.
Öte yandan gözü hep başbakanın yerinde olan, ipliği çoktan pazara çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin kalbi sayılan bir kutsal kentin ne yazık ki anahtarını elinde tutan şu Melih Gökçek’in söylediklerine bakalım şöyle bir: Kılıçdaroğlu’nun anasının, Ermeni kökenli olduğunu ileri sürerek hayâ dışı bir görüş sergiliyor.
Bir zamanlar bir başyazar, ‘gardırop Atatürkçüler’e karşı “Siz Atatürkçüyseniz, ben Atatürkçü değilim” dediği gibi; ben de şu Melih Gökçek’e sesleniyorum: “Senin gibi Müslüman olmaktansa, Hrant Dink gibi Ermeni olmayı canıyürekten yeğlerim.”
Şimdi ben, bu güzel ülkemde bu tür yöneticilerin güdümünde çaresiz kalmış bir yönetilen olarak büyük bir ezinç içindeyim; işittiklerim, gördüklerim, okuduklarım ve yaşadıklarım sonucu, olabildiğince rahatsız bir durumdayım. İnanıyorum ki duyarlı her yurttaş, benim çektiğim bu sancıyla kıvranıyor her gün.
Şimdi gelelim başlığa.
Peki, ben neden utanıyorum?
Yıllarını ülkesinin geleceği uğruna tüketmiş, saçlarını bu yolda ağartmış; sürgün yemiş, zulüm görmüş, gerçek bir eğitimci olarak, soy/sopla uğraşan bir başbakanımız olduğu için gerçekten çok utanıyorum.
Hiç ayrım yapmadan söylüyorum: Onun bunun anasının soy kütüğüyle uğraşan, bu günahsız kadınların alnına Ermeni damgasını basan, bu tutumla belli bir inancı aynı zamanda aşağılayan, sözüm ona bir de Müslüman geçinen bu milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla bu güzelim ülkede birlikte yaşadığım için çok utanıyorum.
Çocuğunu kovalayan polislerin önüne çıkıp bu kovalamanın nedenini sormaya çalışan bir babanın polis kurşunuyla alnından vurulup düşmesini okuduğumda, o katil polisle çağdaş olduğum için utanıyorum.
Ülkemde yaşayan halkların çocuklarının, tıpkı bir ‘ekin misali’ böylesine biçilip toprağa düşüşüne tanık olduğum için insanlığımdan utanıyorum.
Yasaların eşit uygulanmadığı, adaletin geciktiği, görünürde ‘d’si olmadığı halde sürekli demokrasiden dem vurulduğu, yoksulun ezildiği, varsılın baş tacı edildiği bu güzel ülkenin bir bireyi olduğum için utanıyorum.
İnancın politikaya bu denli karıldığı, söylentilere göre yönetimin cemaat liderlerinin elinde olduğu, solcuların sağcılaştığı, çıkarın, her tür değeri satın aldığı bir devrin tanığı olduğum için çok utanıyorum.
Yazın alanında, çoğu birincilik, 30’u aşkın ödül almış ve bununla mutlu olmuş biri olarak, ırk, dil, din, renk, cinsiyet ayrımında birinci olan bir ülkenin bu birinciliği karşısında onur duyamıyor, utanıyorum.
Halkına sürü gözüyle bakan kimi lider bozuntularının utanmazlığından, halklarımızın da körü körüne bu teslimiyetçi tutumundan dolayı gerçekten çok utanıyorum.
Kimi köşe yazarlarının, TV’lerde oturum yönetenlerin, ağza göre şerbet vermelerinden, kimilerinin önlerinde iki büklüm olmalarından, bu ülke sadece onların babalarının malıymış gibi tepeden bakmalarından, akıl satımcılığı yapmalarından tiksiniyorum ve bu tür anlayışlara sahip olanlarla aynı zamanda yaşadığım için utanıyorum.
Asıl utanması gerekenler, utanmadıkları için onların adına da ben utanıyorum.
Şurası bir gerçek ki utanan sadece ben değilim.
Yazımı bir soru tümcesiyle bağlayayım isterseniz:
Peki, neden omuz omuza verip de hırsızın, yobazın, zalimin, utanmazın maskesini sıyırıp gerçek yüzünü gün ışığına çıkarmıyoruz?
Böyle yaptığımız gün, benim utanmamı gerektiren nedenler de silinip yok olacaktır.
O güzel günleri görebilmek umuduyla…
Fehmi SALIK
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy10890 = 'fehmisalik' + '@';
addy10890 = addy10890 + 'gmail' + '.' + 'com';
var addy_text10890 = 'fehmisalik' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';
( '' );
10890 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Alevihaber.com - 22.08.2010