Ümit KARTAL : Türbanlı Arkadaşıma Açık Mektup

(...) Kardeşim, Eğer mektubumla sıkmadıysam, bir gerçeği paylaşmak isterim seninle: Türkiye laik bir ülke olsaydı, senin gibi binlerce türbanlı...

(...) Kardeşim,

Eğer mektubumla sıkmadıysam, bir gerçeği paylaşmak isterim seninle: Türkiye laik bir ülke olsaydı, senin gibi binlerce türbanlı genç üniversite kapılarında çile çekmek zorunda kalmaz, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmezdi. Laik olsaydı Türkiye, Diyanet İşleri Başkanlığı’na birçok kurumdan daha fazla bütçe ayrılmazdı. Dahası, öyle bir kurum hiç olmaz, insanlar inançlarını devlete danışmadan yaşardı. Türkiye laik olsaydı, Sivas’ta Alevi aydınlar yakılmaz, Maraş’ta, Çorum’da katliamlar olmazdı. Laik olsaydı Türkiye, hurafelerle dolu bir eğitim müfredatımız olmazdı. Son olarak, laik olsaydı Türkiye, hiçbir siyasi parti insanları inançları üzerinden kutuplaştırarak iktidara gelemezdi....

Ümit KARTAL : Türbanlı Arkadaşıma Açık Mektup

Laiklik: Devlet ile din işlerinin ayrılığı. Devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması

Demokrasi: Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi

Özgürlük: Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu

Merhabalar, nasılsınız?

Mektubuma başlamadan önce sizleri Türk Dil Kurumu’nun internet sitesinden aldığım birkaç kısa tanımla selamlamak isterim.

İyisinizdir umarım.

Çoluk çocuk mu?

Nasıl olsun, iyi değiller. Malûm, hepimizin aynı... Annem, 51 yaşında, emekli maaşı çocuk okutmaya yetmediği için, topal bacağına rağmen fabrikada çalışıyor. Hiç sorma, 12 saat çalışıyor, asgari ücret alıyor! Bir de ablam var benim, o da çalışıyor. Fabrikasında çalıştığı patronlar pek sevmiyorlar ablamı, fazla çalıştırmayıp işten atıyorlar. Ben pek anlamam; ama rahat durmuyormuş ablam, sendika mı nedir, ondan istiyormuş. Bu aralar ne mi yapıyor? Yalan olmasın, yine iş arıyor. Ha bir de, yeğenim var 5 yaşında, evdeki herkes çalıştığı için evde tek kalmaktan sıkılıyormuş…

Neyse, çok uzatmayayım. Siz nasılsınız bu aralar?

Benim evde televizyon yok, gazeteden okudum, artık türbanla girebilecekmişsiniz üniversiteye. Duydum sevinmişsiniz. Ne diyeyim, ben de sevindim. Önceleri soruyordum kendime: “İnsanların kafalarının içi yerine, neden üzerine bakılıyor?” diye. Daha çok şey soruyordum da kimseye anlatamıyordum. Kalemi almışken paylaşayım istedim. İyi etmiş miyim?

Ben başka neleri soruyorum biliyor musun? Bak dinle… Hâlâ nasıl var bilmiyorum; ama bizim memlekette dedemizden kalma bir parti var, eline ne zaman mikrofon alsa “Türkiye laiktir, laik kalacak” diyor. Bunda anlaşılamayacak ne var deme? Bir TDK sözlüğüne bakıyorum, bir de bu adamların üniversiteye türbanla girmek isteyen gençler için söylediklerine… Bakıyorum, bakıyorum, anlam veremiyorum…

Laiklik diyor ki: “Devletin din işlerinden ayrı olması”. Bu adamlar diyor ki: “Devlet, hükümet ya da asker engellesin şu çocukların inançlarını yaşamalarını…

Başka mı? Laiklik diyor ki: “Devletin din işlerinden ayrı olması”. Bakıyorum bu ülkede Diyanet İşleri denen kuruma devlet bir sürü bütçe ayırıyor. Yanı sıra, devlet Diyanet İşleri eliyle dine, dinlere şekil vermeye çalışıyor.

Laiklik diyor ki: “Devletin din işlerinden ayrı olması”. Bakıyorum, liselerde gençler sadece Alevi oldukları için öğretmenlerinden, müdürlerinden dayak yiyorlar. Bunun yanı sıra, zorla Din Kültürü derslerine girmek ve Sünniliği öğrenmek zorunda bırakılıyorlar.

Kardeşim,

Eğer mektubumla sıkmadıysam, bir gerçeği paylaşmak isterim seninle: Türkiye laik bir ülke olsaydı, senin gibi binlerce türbanlı genç üniversite kapılarında çile çekmek zorunda kalmaz, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmezdi. Laik olsaydı Türkiye, Diyanet İşleri Başkanlığı’na birçok kurumdan daha fazla bütçe ayrılmazdı. Dahası, öyle bir kurum hiç olmaz, insanlar inançlarını devlete danışmadan yaşardı. Türkiye laik olsaydı, Sivas’ta Alevi aydınlar yakılmaz, Maraş’ta, Çorum’da katliamlar olmazdı. Laik olsaydı Türkiye, hurafelerle dolu bir eğitim müfredatımız olmazdı. Son olarak, laik olsaydı Türkiye, hiçbir siyasi parti insanları inançları üzerinden kutuplaştırarak iktidara gelemezdi.

Kızıyorum kardeşim! Gerçekten kızıyorum! Çünkü bu akıldan nasibini yeterince alamamış beynimle ben bile biliyorum ki, ülkemiz laik bir ülke değil!

Değerli kardeşim,

Bu aralar uykusuzluk baş göstermeye başladı bende biliyor musun? Kafamı yastığa koyduğumda, saçma sapan düşünmekten uyuyamıyorum. İnanır mısın, okul harçlarını, öğrenci evimizin kirasını, tüpünü, elektriğini nasıl ödeyeceğimi hem de şu anlattığım memleket meselelerini düşünüyorum, gözüme uyku girmiyor. Kafayı yiyeceğim neredeyse! Dur anlatayım:

250 Ev kirası, 40 tüp, 65 elektrik, 260 harç parası, 110 yeni dönem kitap parası… Toplaaammm…

Konu dağılmasın, ne anlatacaktım? Ha evet, şu memleket meseleleri diyorum, başımı çok ağrıtıyor. Duydun mu bilmiyorum, bizim yıllardır boğazımızı yırtarak “Kahrolsun YÖK” diye bağırdığımız Yüksek Öğrenim Kurumu’nun yeni başkanı, şu kadrolu AKP’lilerden, Yusuf Ziya Özcan bir açıklama yaptı, aynen şöyle:

İdealim, belli sayıda insanı üniversiteye taşımak. Diğerlerini, yüksek teknik okullara ve meslek yüksekokullarına yönlendirmek. Bedava okul da olmaz

Yani bizim bu AKP’liler ağızlarındaki baklayı sonunda çıkardılar. Eğitimi paralı hale getirecekler, üniversitelere sadece parası olan öğrenciler girebilecek. Biz yoksul çocukları da -ne kadar zeki olursak olalım- meslek yüksek okullarına gideceğiz.

Hatırlatayım, bizim şu AKP’li Milli Eğitim Bakanımız Hüseyin Çelik’in oğlu Enis Çelik babasının parayı bastırması üzerine istediği okula yerleşti. Şimdi özel bir üniversitede özel bir eğitim alıyor. Ben merak ediyorum, eğer üniversiteler özelleştirilirse bizim gibi çocuklar o bastırılacak parayı nereden bulacak? İnanmazsın, vallahi gözüme uyku girmiyor, “O 5 yaşındaki yeğenimi üniversiteye nasıl sokacağız?” diye…

Şaşırdın değil mi?

Evet, bizim gibi yoksulların % 47’sinin oyunu alarak iktidara gelen bir parti, yoksul emekçi çocuklarına üniversitelerin kapısını kapatmak istiyor. Ya bir de neye kızıyorum biliyor musun, şöyle ki, hiç kimse de YÖK Başkanı’nın bu açıklamalarını bilmiyor.

Neyse kardeşim,

Kalemim tükenmeden, bitireyim mektubumu. Çünkü bundan sonra da part-time çalışmak için yaklaşık 20 lokantanın iş başvuru formunu dolduracağım.

Ne diyordum…

Biz böyle bir milyon üniversiteli ne yaptık geçen rüyamda biliyor musun? Hep beraber toplandık. Nasıl mı? Böyle türbanlısı, türbansızı, Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü, sağcısı, solcusu, zekisi, aptalı, hepimiz toplandık, başladık bağırmaya… Türkçe, Kürtçe, Arapça… Her dilden bağırdık… Pankartlar açtık kocaman… Bayraklar salladık renk renk… En önde de ben vardım biliyor musun? Çok heyecanlıydım yahu… Çok komikti… Kaldırdım elimi havaya… Tam konuşacaktım, heyecandan bayıldım…

İşte öyle…

Sabah kalktım, düşündüm de ne kadar güzel olurdu eğer biz birleşebilseydik. Ne kadar güzel olurdu, eğitim hakkımızı elimizden almak isteyenlere karşı, bizleri birbirimize düşürmeye ve saman altından su götürmeye çalışanlara karşı, ülkemizi emperyalizmin eyaleti haline getirmeye çalışanlara karşı, hepimizi benim gibi horul horul uyutanlara karşı birleşebilseydik!

Ne mi yapardık, vallahi anlatırdık kardeşim… % 47’yi karşımıza alıp gözlerine derin derin bakarak, uzun uzun anlatırdık. Onlara aynen şöyle sorardık, “Bu adamlar sizden oy isterken, üniversiteleri paralı yapacağız ve sizin çocuklarınızı kapıdan içeri almayacağız dediler mi?” diye…

Sonra, sizin şu türban özgürlüğünüzün yanında, yoksul emekçi çocuklarının parasız üniversite özgürlüğünü, Kürt gençlerinin anadilde eğitim özgürlüğünü, Alevi gençlerinin inanç özgürlüğünü ve bilumum aydınımızın 301 tarafından engellenen ifade özgürlüğünü de savunurduk… Ablamın ağır çalışma koşullarına karşı sendikalaşma özgürlüğünü de savunurduk. Tuzla tersanelerinde iş cinayetlerine kurban giden işçilerin insanca yaşama özgürlüğünü de savunurduk…

Mektubumu bitirirken yazışma adresim üzerinden göndereceğin cevabı hasretle beklediğimi bilmeni isterim.

Ümit Kartal
Erciyes Üniversitesi Öğrencisi

EVRENSEL GENÇ HAYAT - 20 Şubat 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku