Ülkemizin Masalı

Ülkemizin MasalıFehmi SALIKMasalı, “sözlü halk öyküleri” diye tanımlayanlar olduğu gibi, bu alanda yazılı ürün verenlerin bulunduğunu da biliyoruz.Bu...

Ülkemizin Masalı

Fehmi SALIK

Masalı, “sözlü halk öyküleri” diye tanımlayanlar olduğu gibi, bu alanda yazılı ürün verenlerin bulunduğunu da biliyoruz.

Bu türde, yer ve zamana bağlılık aranmaz.

Masalda genellikle “iyilik/kötülük, doğruluk/yanlışlık, adalet/zulüm, alçakgönüllülük/kibir” gibi karşıt görüşler işlenir. Kimi masallarda olayların kahramanları olarak ‘dev’ler, ‘peri’ler, ‘cin’ler karşımıza çıkar.

İnternete girip de bir iki tuşa bastığınızda masal hakkında yeterince bilgiye sahip olabilirsiniz. Benim derdim bu değil.

Bugün ben size değişik bir masal anlatmaya çalışacağım. Sıkı durun öyleyse.

İşte benim masalım:

Bir varmış, bir yokmuş” diye başlar masallar

Büyükler anlatır hep, küçükler de baş sallar

Aynı minval üzere çıkalım biz de yola

Göz atalım yöreye, şöyle bir sağa sola

Bunca insan içinde bir bacıyla bir hoca

Birbirini sevdiler haddinden de fazlaca

Hocada altın var ölçüsü eşek yükü

Deftere sığar mı hiç bacının malı, mülkü

Hocanın düşlerinde sürekli Acem halı

Ona göre bu bacı bir Amerikan malı

Önceleri bacıya “Bu gâvur kızı” dedi

Sonra dediklerini dönüp bir güzel yedi

Bacımız da hocayı sürekli vurdu durdu

Dediğini it yese, he vallah kudururdu

O da dayanamadı açığını tez örttü

Siyaset kürsüsünde durmadan Kur’an öptü

Silikonlu yüzüyle kısrak gibi kişnedi

Portakala hep armut, kiraza vişne dedi

Bir kaşık yağa hasret fukaranın kileri

Onun dilinde hep “Haydi Türkiye, ileri!

Bu bizim sevgili halk, durdurdu atı, iti

Bir süre de denedi şu meşhur Ecevit’i

Bir umut bayrağıydı insanlık direğinde

Halkçılık tohumuydu herkesin yüreğinde

Ne yazık ki bu umut, hızla eridi bitti

Sözü edilen tohum, soldu çürüdü gitti

O da kurtulamadı yutturulan o haptan

Başladı konuşmaya peygamberden, kitaptan

Ayrımı kalmadı Erbakan’dan, Çiller’den

Umut denen sözcük, tek tek düştü dillerden

Gün geldi, umut döndü, oy verildi Özal’a

Tez kıydılar adama, koymadılar hız ala

Al birini, vur birine; yükselen ses aynıdır

İster şapka giyinsin, isterse fes aynıdır

Tıpkı bir madalyonun iki yüzü ülkemiz

Bir yanda aç karınlar, ötede tonla semiz

Susurluk” denen yerde bir kamyonla Mercedes

Birbirine girince çileden çıktı herkes

Bu görünüm aysbergin üstte kalan yüzüydü

Yazılan senaryonun belki de bir özüydü

Sloganlar atıldı: “mafya, aşiret, çete”

Tüm alanlar inledi, yayıldı memlekete

Toplum birden dikeldi, ayağa kalkıverdi

Evde ışık kararttı, dışta mum yakıverdi

Temiz toplum sakızı” çiğnenmeye başlandı

Bir ay’ı aşkın süre kötüler hep taşlandı

Sıvandı kollar hemen, kuruldu bir komisyon

Herkes bir ay bağırdı “Kirliliğe artık son!”

Dedik bu iş tamamdır, verilmedi hiç falso

Adamın dediği hesap: sonuç “fasa fiso…”

Bir zamanlar veryansın edenler Demirel’e

Bugünlerde sarılıp öpmek ister bu ele

Yaşadıkça göreceğiz daha da neler neler

Sağın bülbülü oldu o solcu geçinenler

Çoğunluk bulamazken ekmek ile soğanı

Aynı çoğunluk seçti futbolcu Erdoğan’ı

Kör değil görüyoruz gidişat belli artık

Kiminde kutnu kumaş, kimisinde don yırtık

Susurluk’a benzedi şu bizim Şemdinli de

Aynı fikirde herkes, dinsizler de, dinli de

Görevden tez alındı o günahsız savcılar

Tuzaktan kurtuluş yok tarassutta avcılar

Sivil yargı tutuklar, bırakır askeriye

Bırakılma nedeni “İyi çocuklar” diye

Emekliye ayrılır “has çocuklar” babası

Gözleri kamaştırır bindiği arabası

Emekli oldu diye halk çıktı temaşaya

Araba iktidarın, armağanı paşaya

Ben diyeyim milyonluk, sen söyle trilyonluk

Memurun maaşına eklenmezken bir onluk

İşsizlik kol gezerken bu ne kabadayılık

Bilmem ki bu araba neden bu şahsa layık?

Kozmik oda açıldı, ıslak imza görüldü

İnsanların başına birer çorap örüldü

Halkımız beklerken artık bunlar bulsun son

Karşımıza çıkmaz mı şu meşhur Ergenekon?

Suçlular cezasını çekmeli eğer varsa

İnsanlar mağdur olur yargı baştan savarsa

Tüm yaşam zehre döner, terazi olmazsa denk

Ne asayiş var olur, ne de beklenen ahenk

Eli kanlı katili, aç kapıyı salıver

Düşünce üreteni çek içeri alıver

Partiler birbirine hain hain bakıyor

Kaynana gelin gibi durmadan söz çakıyor

Şu ‘açılım’ defolu, ‘çalıştaylar’ bir balon

Yalanlarla inledi hem mikrofon, hem salon

Yara aynı yara, hem Kürt’te, hem Alevi’de

Söndü gitti gözlerin feri de, alevi de

Kapitalist, ağacın gölgesini satarmış

Peyini veren çoban, azgın kurtla yatarmış

Şimdi de yalın kılıç ortada bir pehlivan

Ülkeyi gezer durur bırakmaz Erzurum, Van

Sözü hoş, halktan biri, ışık saçar cemali

Herkesin dilinde o, günümüzün Kemal’i

Bir bakalım hedefi vuracak mı şu oklar

Bir kısım halk umutlu, belki Kemal’i yoklar

Ama o da ‘var’ları söylemekten kaçıyor

Bağlanan umutları yere döküp saçıyor

Şu baraj inmedikçe bulunmaz derde çare

İster yüz seçim olsun yine halklar biçare

Düzenbazlar planını böyle çizip kurdukça

Bu masal bitmez sürer, bu dünya hep durdukça

Masalımız hüzünlü, kahramanlar tasalı

İyisi mi burada keselim bu masalı…

Bu ‘ölü toprağını’ üstümüzden atmadıkça, böylesi masalları daha çook dinleyeceğiz.

Şimdilik hoşça kalın...

Alevi Haber - 5 Ocak 2010

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku