İki yıldızlı Madımak Oteli yerli yerinde. Altındaki et lokantası işliyor, sadece 2 Temmuz’da kapanıyor. Camekanında iki yazı var: “Alışkanlıklarınız sizi öldürmemeli” ve “Yasal uyarı: 18 yaşından küçükler de yiyebilir”.
İSTANBUL - Madımak Oteli, 15 yıl önce 2 Temmuz’da yakılmış, 33 aydın ve sanatçı, 2 otel görevlisi ve 2 gösterici olmak üzere toplam 37 kişi yanarak, dumandan boğularak ölmüştü. Sivaslılar, Sivaslı olduklarını öğrenenlerin, “Yakanlardan mısın, yakılanlardan mı?” diye sorar gibi bakmasından rahatsız olduklarını söylüyor.
Türkiye’nin dört bir yanından; Hatay, Erzincan, Mersin, Trabzon, Ankara, İstanbul’dan, işini gücünü bırakıp 2 Temmuz’un yıldönümünde Sivas’a gelen binlerce insan ise “Unutturmayacağız” diyor. Sivaslılar o gün işlerinin aksamasından rahatsız; “Saçmalık bu. Hayatımız felç, bankaya bile gidemedik” diyorlar. Gidenler, Madımak Oteli’nin altına et lokantası açılmasının “insanlık dışı” olduğunu söylüyorlar. Bu lokantada yemek yiyenler ise “Neden yemeyelim?”, “O zaman Kuzey Irak’taki ve Doğu’daki et lokantaları da kapansın! Orada da bir sürü askerimiz öldü” diyorlar. Madımak’ta yanarak ölen Asuman ve Yasemin Sivri’nin annesi, “Bu et kokusundan, bu yanığın is kokusundan kurtarın kendinizi, demeye geldik” diyor. Büfe işletmecisi bir genç ise “Olay olduğunda 11 yaşındaydım, hiçbir şey hissetmedim. Kendi kendilerini yaktılar. Öyle söyleniyor. Sorgulamama gerek yok” diyor. Sivas’ı anlamaya ve anlatmaya, 15 yıl sonra bile kelimeler yetmiyor.
1993 yılı 2 Temmuz’unda Pir Sultan Abdal Şenliği’ne giden 33 aydının, sayıları 20 bini bulan göstericiler tarafından ateşe verilen Madımak Oteli’nde yakılarak öldürülmesinin ardından tam 15 yıl geçti. Aydınlar yakılırken 2 otel görevlisi ve 2 gösterici de hayatını kaybetti. Ölenler öldü, kaçanlar kaçtı, sorumluların cezalandırılacağına ilişkin verilen “şeref” sözleri tutulmadı. Yıllarca süren yargılama, kamuoyu vicdanında yara açtı.
15 yıl sonra bir 2 Temmuz sıcağında daha Atatürk Caddesi’ndeki Madımak Oteli’nin önünde binlerce insan toplandı. Ölenleri anmak ve altında et lokantası açılan Madımak Oteli’nin müze yapılmasını dile getirmek için... “İki yıldızlı” Madımak yerli yerinde... 1995 yılında açılan Sebatibey İskender Kebapçısı ise kapalı... Her yıl 2 Temmuz’da kapanıyor, diğer günler açık... Ve et lokantasının sigara paketi şeklinde hazırlanan reklam panosunda, sigaralar için uyarıcı yazılar yerine şunların yazıldığı dikkatimi çekiyor: “Alışkanlıklarınız sizi öldürmemeli”. “Yasal Uyarı: 18 yaşından küçükler de yiyebilir”.
Bir not da bizden: Madımak’ta 22 yaşında yanarak ölen ozanlardan Hasret Gültekin’in Han mezrasındaki mezarında kendi imzasıyla şu sözleri yer alıyor: “Ve dünya alışkanlıktan değil, sevgiyle mutluluktan dönsün. Hepinizi yüreğinizden öpüyorum.”
Oğlu Roni’nin (Aydınlık) doğumunu göremeden ölen Hasret Gültekin’in kabrindeki “Alışkanlık” sözcüğü ile Madımak’ın altındaki kebapçının reklam panosunda kullandığı “Alışkanlık” sözcüğünün birbirine uzaklığı beni korkutuyor.
Bir not daha: Madımak’ın bir tarafında onlarca “kömür pazarlama” şirketinin yer aldığı bir bina, diğer tarafında bina boyunca modern bir kadın ve erkek resminin giydirildiği “Ailenizin mağazası”... Madımak’ın bulunduğu sokağın köşesi, yanı, karşısında ise çok sayıda döner ve kebap salonu...
“BU UTANÇTAN BİZİ DE KENDİLERİNİ DE KURTARSINLAR”
Madımak’ta yanarak ölen Asuman Sivri ve Yasemin Sivri’nin annesi bir konuşma yaptı; Sivaslılara şöyle seslendi:
“Biz çocuklarımızı buraya ülkelerini ölümüne sevmeyi öğrenmeleri için yolladık, Sivaslıların yüreğini şarkılarıyla ısıtsın diye yolladık... Bugün de kanı kanla yıkamak istemediğimizi göstermeye geldik. Bu et kokusundan, bu yanığın is kokusundan kurtarın kendinizi, demeye geldik. Bu utançtan bizi de kendinizi de kurtarın. Tarihi çocuklarınıza doğru öğretmek için bu lokantayı kapatın. Gelinlik kızlarımızı bir daha kurban vermeyelim...” Gün boyunca, “Unutma, unutturma” sloganlarının atıldığı Sivas’ta, dükkanlarının önünde sessizce anma törenini izleyen ya da “İşiniz gücünüz yok mu yaa! Saçma!” diye tepki gösterenlere neler hissettiklerini, Madımak’ın müze yapılması, altındaki lokantanın kapatılması talebini nasıl karşıladıklarını; et lokantasında yemek yediklerini söyleyenlere “Burada yemek yerken aklınıza yangında ölen insanların çığlıkları, yanık et kokuları gelmiyor mu?” diye soruyorum. Aldığım yanıtlardan sonra, korkuya kapılıyorum: “Bu kafayla daha çoooook yanarız, yakarız...”
ÖYLEYSE DOĞU’DAKİ LOKANTALAR DA KAPANSIN!
Sorularıma kimi ismini söyleyerek, kimi isminin yazılmasını istemeden şu yanıtları verdiler:
Neden yemeyelim? Otelin yeri başka, lokantanın yeri başka. Müze yapılacaksa başka yerler var. Burası iş merkezi, böyle kalsın. İçeride yatanlar da suçsuz. (Mustafa Karataş- Esnaf)
Madımak Oteli’nin altındaki et lokantası kapatılmasın. Kapatılacaksa Kuzey Irak’taki ve Doğu’daki et lokantaları da kapansın. Orada da bir sürü askerimiz öldü.
(Hüseyin İncesu- Esnaf)
RAHATLIKLA YİYEBİLİRİM
33 yaşındayım. 2 Temmuz 1993’te 18 yaşındaydım. Cuma namazına gitmiştim. Aziz Nesin, Medrese’de kitap imzalıyordu. Bu tarz insanlar Medrese civarında (anma için Madımak Oteli’nin önünde toplanan binlerce insanı işaret ederek) davul-zurna eşliğinde halay çektiler. Namaz kılanlara saygı gösterilmedi. Camiden çıkanlar şimdi olduğu gibi buraya geldiler. Ölenler yanarak ve boğularak mı öldü? Polisin insanları dağıtmak için ateş açtığı sonucunda bu insanlar öldü. Ben rahatlıkla et lokantasında yemek yiyebilirim. (Osman Yörük)
KENDİ KENDİLERİNİ YAKTILAR
Olay olduğunda 11 yaşındaydım, hiçbir şey hissetmedim. Yakılan kişiler kendi kendilerini yaktılar. Öyle söyleniyor. Sorgulamama gerek yok. Ben sadece vatanım için sorgularım. Doğudakilere daha çok duyarlıyım. Onlara vatan haini diyorlar. Benim de Alevi arkadaşlarım var ama, böyle anma etkinliklerine hiç gerek yok. (Büfe işletmecisi- Adının açıklanmasını istemedi)
KESSİNLER BU ANMAYI! YETER BE...
Kessinler bu anmayı. Yeter be... Esnaf olarak bugün iş yapamıyoruz. Biz Alevilerle iyi geçiniyoruz. Esas suçlular, organize edenler dışarıda, ölenler de mezarda. (Hasan Yerliyurt- Esnaf)
ATATÜRK’ÜN HAYATI GİBİ TARİHE GEÇTİLER
Saçma. Hayatımız felç, bankaya bile gidemedik. O olay olduğunda 12 yaşındaydım. O zaman çok suçsuz insanın canı yandı. Atatürk’ün hayatı gibi tarihe geçtiler. Sivas’ın halkı başka yerlerde tatile gidince kötü gözle gördüler. Şimdi eskiye göre daha iyi. (Ev kadını- “Adımı niye vereyim”)
YASEMİN ARPA
NTV-MSNBC - 04 Temmuz 2008 Cuma