Şimdiye kadar askerler anayasa yaptı, bir de siviller yapsın bakalım dediler. Gerçi askeri dönemde yapılsa da o anayasalar sivil meclislerde ve kamuoyunda enine boyuna tartışıldıktan sonra kabul edilmişti. Gizli kapaklı bir yanları yoktu.
Şimdi AKP 'sivil' bir anayasa yaptığını söylüyor ama kamuoyunun bu anayasadan pek haberi yok!
AKP'ye özgü bir sivillik anlayışı olmalı bu.
Ha tabii Amerika'nın haberi olmalı. Yeni anayasa taslağı New York Columbia Üniversitesi'nde düzenlenen bir toplantıda ele alınmış. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mir Mehmet Fırat'ın, Prof. Ergun Özbudun'un ve AKP milletvekili Cüneyt Yüksel'in konuşmacı olarak katıldığı bir toplantı bu. Konferansı Fetullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen 'Turkish Cultural Center' düzenlemiş.
Bizim politikacıların bir huyu var: Bir parti kuracaklarsa veya iktidar yolu gözüktüyse ABD'yi ziyaret ederler, mümkünse Başkan'la görüşüp icazet alırlar. Eski zamanlarda kral atamalarını onaylayan papaların ve halifelerin yaptığına benzer bir işlevi mi var acaba ABD Başkanı'nın, diye düşünmeden edemiyor insan.
Ve sadece ABD'nin başkanı olmakla yetinmeyip dünyanın da başkanı olmaya istekli kişiyle bizim politikacılar kapalı kapılar arkasında ne konuşurlar acaba?
Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Zapsu'nun Amerikalı meslektaşlarına söylediği sözler bu konuşmaların niteliği hakkında bir fikir verebilir: "Erdoğan'ı lağıma giden yağmur suyuyla birlikte atmayın" demişti Zapsu, "onu kullanın!"
Amerika, siyasetçilerin perakende ziyaretlerinden usandı mı, nedir, işi toptan halletmeye niyetlendi galiba:
Anayasa istediği gibi olursa sorunları çıkmadan denetim altına alabilecektir.
'Sivil anayasa'nın en önemli özelliği herhalde 'özgürlükçü' nitelik taşıması olmalıdır. 'Sivil' dediklerine göre. Kendi hazırladıkları anayasayı bekleyemeyecek kadar sabırsız özgürlükçüler oldukları için 'türban'a özgürlük tanıyan Anayasa değişikliklerini hemen yaptılar.
Günlerdir türban kutlamaları yapılıyor, özgürlük adına, demokrasi adına nutuklar atılıyor, 'Var mı bizden daha özgürlükçü kimse!'
Ama Danıştay 'Zorunlu din dersi olmaz, özgürlük ve demokrasi olacaksa din dersi ancak seçimlik olabilir!' diye hüküm verince türban özgürlükçüleri birden en yaman özgürlük düşmanı olup çıkıveriyorlar!
Danıştay'ı düşman ilan ediyor, 'Dersler olduğu gibi devam edecek' diyorlar.
İlginçtir, senelerdir AKP'yi destekleyen, bildirilere imza atan liberal aydınların zorunlu din dersleri konusunda diyeceği bir şey yok mudur, zorla din dersi verilen çocukların başlarına türban takmakla zihin özgürlüğüne gerçekten kavuşacaklarına inanıyorlar mı, merak eder dururum.
Türker ALKAN
RADİKAL - 6 Mart 2008