AKP hükümeti uluslararası boyutta taahhütler içinde.! 1. AKP döneminde kurulan iskambil kuleleri yıkılmak üzere!
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile savunma sistemi pazarlıkları yapılırken... ABD Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Cartwright hükümetin kapısını tıkırdatmadan gelip gidiyor.
Tayyip Bey nasıl "türban" diye esip gürlemesin. İsrail-ABD-Ankara trafiğini artık ne PKK meselesine bağlayabilir ne de Türkiye'nin savunma sistemlerinin yenilenmesine!
Toplumun gözünü alalamak için elindeki tek seçenek: Türban
Kaldı ki 2. AKP döneminde finansman kaynakları birincisi gibi gani değil!
2007'ye girerken "ateş üstünde yürünecek bir yıl" olacak diye yazmıştım. Çünkü:
* 2002 sonunda yüzde 29.7 olan yıllık enflasyon 2006'yı zorla da olsa yüzde 9.65'le kapamıştı ama... Satınalma gücü yükselmemişti.
* Bütçe gelir hedeflerini aşarak 171.3 milyar lira büyüklüğe ulaşmış; bütçe açığı 4 milyar liraya gerilemişti ama... 2007 Martı'ndaki 5.8 milyarlık Türk Telekom ödemesine rağmen bütçe açığındaki büyüme yüzde 33.5'ti. Yani? Bütçe gelirlerindeki artış bütçe harcamalarının gerisindeydi, dahası Türkiye'nin önünde iki seçim vardı.
* Net sermaye girişi 130 milyar dolara ulaşmıştı ama.... Uluslararası finans kuruluşları Türkiye'yi riskli ülkeler arasına koymaya başlamıştı!
* Kamu borçları toplam 206.5 milyar dolarlık dış borcun yüzde 33.7'sine gerilemişti ama... Özel kesim borçları da yüzde 58.7'sine yani 121.2 milyar dolara ulaşmıştı! Özel sektör borçlarının 72.6 milyar doları finansal olmayan kuruluşlara, 48.6 milyar doları da banka ve benzeri finansal kuruluşlara aitti!
* 2002-2006 aralığında 36.1 milyar dolar olan ihracat 85.3 milyar dolara çıkmıştı ama... 2002'de 51.6 milyar dolar olan ithalat 137.3 milyar dolara yükselmiş; dış ticaret açığı da 15.5 milyar dolardan 52 milyar dolara fırlamıştı! İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 70'ten yüzde 62'ye gerileyivermişti!
2007 ateş üstünde geçince tabii ki 2008'e de ateşte yanmak kaldı. Hatta İstanbul Sanayi Odası'nın Ekonomik Durum Tespit Anketi'ne bakılırsa... 2008'in adı şimdiden belli: Kayıp yıl!
Gelin görün ki, Türkiye'nin Sayın Başbakanı'na göre ekonomide işler yolunda!
* Ne cari açığın 2007'de yüzde 18 artarak 38 milyar dolara yükseldiği;
* Ne cari açığın 47.5 milyar dolarının dış ticaret açığından kaynaklandığı;
* Ne 2006'da 1.187 milyon dolar olan çıkan para miktarının 2.009 milyon dolara yükselmiş olması;
* Ne de sanayi üretimindeki düşüş ve resmi kayıtlara göre yüzde 10.1'i bulan işsizlik sorun.
İbrenin hangi yanında olursa olsun kendini "düşünen-sorgulayanlar" olarak tanımlayanları türbana öyle bir kitledi ki... Türban, globalizmin tüm sömürgeleştirme aşamalarını alaladı.
Dinin dayatmacılığıyla globalizmin dayatmacılığı örtüştü ve... kapitalizm gökte aradığını türbanda buldu.
Emeğin fiyatından sosyal güvenliğine kadar uzanan sömürü alanını genişleten yasalardan, GOP'un finansmanının can damarını oluşturan bor, petrol, su gibi enerji kaynaklarının el değiştirmesini artık daha özgürce yapabilecek. Tayyip Bey'in "türban" a karşı çıkanlara bu denli esip gürlemesi de bu planı tersine döndürecek güçlerin oluşmasını engellemek için değil mi?
Bundan böyle Türkiye, ucuz bir ülke olarak yatırımcıların, alışveriş tutkunlarının, gezginlerin gözbebeği. Malezya, Katar ve diğer benzerleri gibi...
Globalizmin yoksullaştırdığı kesimlerse sadaka, fak fuk fonları ve benzeri projelerle yoksullukla yaşamaya devam edecekler. Ülkenin dört yanında yükselen gökdelenler, otoyollar, alışveriş mekânlarının onların refahı için inşa edilmediğini bile anlayamayacaklar.
Çünkü... Başları ister açık olsun ister kapalı, toplumun kafası bir kez türbanlandı mı, yoksulluk ekonomik olmaktan da çıkar. Köleleşme süreci başlar.
İşte, 12 Eylül 1980'nin inşa ettiği Türkiye! O günlerde topluma düşünmeyi-sorgulamayı yasaklarken türbanı, yabancı cigarayla birlikte sunan yoksa onlar değil miydi?
Türkel MİNİBAŞ
Cumhuriyet - 18 Şubat 2008