"Tüme Xızır" olarak adlandırılan tepeye kurulmuş olan istasyon yerindeki ziyaret yerinin telefon şirketi tarafından tamamen düzeltildi, ibadet etmek, kurban kesmek için kullandıkları ve kutsal saydıkları ağaçların tümü yok edildi...
Türkiye'nin en dağlık bölgelerinden olan Dersim'de cep telefonu kapsama alanını genişletmek isteyen Turkcell, 2009 yılında Tunceli - Erzincan karayolunun önemli bir bölümünü kapsama alanı içerisine alacak bir baz istasyonu kurmaya karar verir. Bölgeye gelen teknik görevliler en uygun yer olarak ise -boşaltıldığı için köy statüsünü kaybeden- Salördek köyü sınırları içerisinde bulunan bir tepeyi seçer. Teknik ekip dönem Muhtarı Kamer Güler ve köylülerle birlikte tepeye gider, keşif yapılır. Köylüler istasyon için uygun gördüleri yeri gösterir. Bir de tepede bulunan kutsal olarak gördükleri ziyaretin yerini özellikle gösterirler. Oraya yapılmamasını isterler. Güler'in muhtarlıktan ayrılmasının ardından, 2009 yılında teknik ekip kısa sürede istasyonu tamamlar.
Sonbahar ve kış mevsiminde boş olan köye ilk baharda dönüşler başlar. Köylüler, "Tüme Xızır" olarak adlandırılan tepeye kurulmuş olan istasyon yerindeki ziyaret yerinin telefon şirketi tarafından tamamen düzeltildiğini, ibadet etmek, kurban kesmek için kullandıkları ve kutsal saydıkları ağaçların tümüyle yok edildiğini görür. Telefon şirketi yasal anlamda "sorumluluklarını" yerine getirmiş ve Maliye'ye 2 bin 500 lira para yatırmıştır. Dolayısıyla yapılacak olan bir şey yoktur. Köyde cep telefonuyla konuşma sevincini yaşayan köylülerin mutluluğu kısa sürmüştür. Yüzyıllardan beri ibadet etmek için kullandıkları kutsal mekânları şirket tarafından tamamen yok edilmiştir.
XIZIR’IN AYAK BASTIĞI YER
Dönemin Mezra Köyü 1. Azası Musa Aslan, bölgenin çok eskiden beri ibadet yeri olarak kullanıldığına dikkat çekerek, " Telefon şirketinin bölgede istasyon kurarken, bizim ibadetgâhımızı görmezden gelmesi imkânsız. Bugüne kadar binlerce kurban kesildi, adak adandı. Kalıntıların bir bölümü burada mevcuttu. Bu da bir yana, bölgeye ekiple birlikte çıkan köylülerin belirtmesine rağmen, ibadet yerinin yok edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir" diyor. Aslan, köylülerin artık ibadet edebilecekleri yerlerinin kalmadığına dikkat çekerken, telefon şirketinin köy bütçesi yerine Maliye Bakanlığı hesabına para yatırmasının da manidar olduğunun altını çiziyor. Musa Aslan, kendisinin 1. Aza olarak izin sürecinde diğer köylüler gibi herhangi bir şekilde bilgilendirilmediğini, inşaatın başlamasıyla birlikte olaydan haberi olduğunu da sözlerine ekliyor.
MANEVİ YIKIM YAŞANDI
Çetİn kış koşulları nedeniyle yılın 6 ayını sadece köyünde geçirebilen Hüseyin Aslan ise ziyaret yerinin yok edilmesiyle paralel olarak, kurulan istasyonun çevreye de zarar verdiğini söylüyor. Aslan, "Biz, yılın belirli dönemlerinde köyümüze geliyor ve burada yaşıyoruz. Doğal ortamda yaşarken, doğal beslenmek, en azından yazlık ihtiyaçlarımızın bir bölümünü buradan karşılamak için bahçe ekiyoruz. Her sene sebze ekerdik ama istasyon kurulduktan sonra ektiğimiz tüm domates, salatalık gibi sebzelerimiz baz istasyonu nedeniyle kurudu. İbadet yerimizi yok ettikleri yetmediği gibi, yüksek radyasyon nedeniyle bizim de hayatımız tehdit altında" dedi. Köylüler, istasyon yapımı nedeniyle ibadet mekânlarının , telefon şirketi tarafından tamamen yok edildiğini, Xızır'ın ayak bastığı yerde bittiği için kutsallığı temsil eden ağacın kesilmesiyle büyük bir manevi yıkıma uğradıklarını belirtiyor, şirketi özür dileyerek tazminat ödemeye çağırıyor.
CANER CANERİK / BirGün - 05 Kasım 2010