Kaosun ilk tohumları, 30 yıl önce imam hatip liselerine kız öğrencilerin alınması ile atıldı.
Kaosun ilk tohumları, 30 yıl önce imam hatip liselerine kız öğrencilerin alınması ve ilahiyat fakültelerindeki Kuran derslerinde türbana vize verilmesiyle atıldı.
AKP'nin anayasa değişikliği ve YÖK eliyle üniversitelerde yarattığı türban kaosunun ilk tohumları, 30 yıl önce imam hatip liselerine kız öğrencilerin alınması ve ilahiyat fakültelerindeki Kuran derslerinde türbana vize verilmesiyle atıldı. Özellikle sağ partilerin oy potansiyeli olarak gördükleri türbanlı kesime şirin görünme kaygısıyla attıkları adımlar, türbanı Kuran kursundan çıkarıp laik Cumhuriyetin anayasasına sokmaya kadar taşındı. Türbanın ülkenin öncelikli gündeminin üzerine örtülmesine kadar uzanan süreç, satır başlarıyla şöyle gelişti:
Tevhidi Tedrisat Yasası'na dayanılarak 1924'te 29 merkezde imam hatip mektepleri açıldı. Bu okullar 1930 yılında öğrenci yetersizliği nedeniyle kapatıldı.
26 Ocak 1974 yılında kurulan MSP-CHP hükümeti, imam hatip liselerinin kapatılan orta bölümlerini tekrar açtı.
1976-1977 öğretim yılında, imam hatip lisesi mezunlarına diğer liselerin edebiyat kolu mezunlarının girebildiği üniversitelere kayıt yaptırma hakkı tanındı.
1976'da imam hatiplere kız öğrenci alınmaya başlandı.
1973-1974 öğretim yılında, 34 bin 570 öğrencisi olan İHL'lerde 1997 yılına gelindiğinde, okul sayısı toplam 1003'e, öğrenci sayısı da 511 bin 502'ye ulaştı.
12 Eylül döneminde kız öğrencilerin başlarını örtüp örtmeyeceği tartışıldı. İmam hatip mezunlarına, üniversitelerin tüm bölümlerine girme hakkı tanındı.
1982'de ilahiyat fakültelerinde kız öğrencilerin yalnız Kuranı kerim ders saatlerinde başlarını örtecekleri hüküm altına alındı. Böylece türban ilk kez ilahiyat fakültelerine girdi. Bu kararın ardından diğer fakültelerdeki kız öğrencilerin türbanlı derse girme istekleri, Danıştay'ca reddedildi.
Anayasa Mahkemesi, Özal hükümetinin çıkardığı türban serbestliği düzenlemesini 1989'da laiklik, devrim yasalarının korunması ilkesine ve ayrıca anayasanın 10. ve 24. maddelerine aykırı bularak iptal etti.
1990'a gelindiğinde, YÖK Yasası'nın ek 17. maddesine, yasalara aykırı olmamak koşuluyla kılık ve kıyafet serbestliği hükmü eklendi. Anayasa Mahkemesi, düzenlemenin türbana serbesti tanımadığını belirterek SHP'nin iptal başvurusunu reddetti.
28 Şubat sürecinin ardından YÖK üniversitelerde türbanı tamamen yasakladı. Necmettin Erbakan rektörlerin türbanlılara selam duracağı söylemini dilinden düşürmedi. RP'nin kapatılma davasına karar bağlayan AİHM, türban gibi dinsel (siyasi simge de olmuş) kıyafetler yasağının hak ve özgürlükler yönünden ihlal olmadığına dikkat çekti.
AKP ile türban tartışmaları yeniden alevlendi. Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık bunu gündeme getirirken Avrupa'ya da Türkiye'yi şikâyet etmekten geri kalmadı. Hükümet ilk olarak Kamu Yönetimi Temel Yasası ile türban serbestliği getirmek istedi, ancak yasa 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilince askıya alındı. Son olarak da AKP-MHP uzlaşması sonucu anayasa değişikliğiyle üniversitelerde türbanı serbest kılma arayışlarına hız verildi.
Cumhuriyet - 2 Mart 2008