Eğitim Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği öncülüğünde zorunlu din derslerine karşı yapılacak oturma eylemini desteklediklerini ifade ederek, “Türban konusu gündeme geldiğinde 'özgürlükçü' söylemlere sarılan Hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koymaktadır” dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim–Sen) yaptığı açıklama ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği öncülüğünde zorunlu din derslerine karşı yapılacak oturma eylemini desteklediklerini ifade etti.
Din dersi uygulamasının din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ettiğini kaydeden Eğitim–Sen, “Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiş, benzer kararlar Danıştay tarafından da alınmıştır. Ancak yargı kararlarına rağmen gerekli adımların bugüne kadar atılmamış olması düşündürücüdür. Anayasa’nın 24. maddesine göre, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasındadır. Zorunlu din dersi uygulaması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmasına neden olduğu gibi, devletin dinler karşısında tarafsız kalmamakta, ağırlıklı olarak tek bir mezhebi öğreterek bütün dinsel inançları eşdeğer görmemektedir” dedi.
“ZORUNLU DİN DERSİNDEN ETKİLENEN ALEVİ ÇOCUKLARDIR”
Eğitim–Sen, okullarda okutulan zorunlu din derslerinin İslam’ın Sünni mezhebinin kuralları olduğu için bütün din ve inanışlara eşit mesafede olmadığını belirtti. Ayrımcı uygulamaların ortaya çıktığını kaydeden Eğitim-Sen açıklamaya şöyle devam etti:
“Hükümet, her konuda olduğu gibi 'zorunlu din dersi konusunda' da ikiyüzlü bir tutum içindedir. Türban vb konular gündeme geldiğinde birden bire demokrasi havarisi ve 'özgürlükçü' söylemlere sarılan Hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, bu tutumuyla gerçekte herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koyduğu tutumla göstermektedir. Anlaşılan odur ki hükümet, İslamın Sünni mezhebinin devletin resmi dini olmasını ve uygulamanın kendi isteklerine göre yapılmasını istemektedir. Zorunlu din dersleri uygulamasından en çok etkilenen kesim Sünni mezhebin dışında kalanlar, özellikle Alevi ailelerin çocuklarıdır."
Eğitim–Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin öncülüğünde Alevi Bektaşi örgütleri üyelerinin katılımıyla yarın Ankara’da yapılacak 24 saatlik oturma eylemine katılarak destek vereceklerini açıkladı.
Birgün - (ANKA) - 08 Ekim 2010
Eğitimsen Basın Açıklaması
12 Eylül askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan zorunlu din dersi uygulaması, 30 yıldır din ve vicdan özgürlüğü açıkça ihlal edilerek uygulanmaktadır. Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiş, benzer kararlar Danıştay tarafından da alınmıştır. Ancak yargı kararlarına rağmen gerekli adımların bugüne kadar atılmamış olması düşündürücüdür.
Anayasa’nın 24. maddesine göre, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasındadır. Zorunlu din dersi uygulaması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmasına neden olduğu gibi, devletin dinler karşısında tarafsız kalmamakta, ağırlıklı olarak tek bir mezhebi öğreterek bütün dinsel inançları eşdeğer görmemektedir. Okullarda zorunlu din derslerinde okutulan İslam’ın Sünni mezhebinin kurallarıdır. Bu nedenle bütün din ve inanışlar öğrencilere eşit mesafede tanıtılmamakta, bu durum eşit olmayan ve ayrımcı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Hükümet, her konuda olduğu gibi “zorunlu din dersi konusunda” da ikiyüzlü bir tutum içindedir. Türban vb konular gündeme geldiğinde birden bire demokrasi havarisi ve “özgürlükçü” söylemlere sarılan Hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, bu tutumuyla gerçekte herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koyduğu tutumla göstermektedir. Anlaşılan odur ki hükümet, İslamın Sünni mezhebinin devletin resmi dini olmasını ve uygulamanın kendi isteklerine göre yapılmasını istemektedir.
Zorunlu din dersleri uygulamasından en çok etkilenen kesim Sünni mezhebin dışında kalanlar, özellikle Alevi ailelerin çocuklarıdır. Bu nedenle Alevi örgütlerinin bir süredir zorunlu din derslerinin kaldırılmasına yönelik olarak ileri sürdükleri talepler ve bir süredir yürütmüş oldukları mücadele haklı ve meşrudur.
Eğitim Sen olarak, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin öncülüğünde Alevi Bektaşi örgütleri üyelerinin katılımıyla 9 Ekim Cumartesi günü Ankara Kızılay’da gerçekleştirilecek olan 24 saatlik oturma eylemine aktif bir şekilde katılarak destek vereceğimizin bilinmesini istiyor, zorunlu din dersleri uygulamasına son verilmesini talep ediyoruz.
Alevihaber.com - 08 Ekim 2010
'Hükümet ikiyüzlü tutum içerisinde'
Eğitim Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği öncülüğünde zorunlu din derslerine karşı yapılacak oturma eylemini desteklediklerini ifade ederek, “Türban konusu gündeme geldiğinde ‘özgürlükçü’ söylemlere sarılan hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koymaktadır” dedi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(Eğitim Sen) yaptığı açıklama ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği öncülüğünde zorunlu din derslerine karşı yapılacak oturma eylemini desteklediklerini ifade etti.
Din dersi uygulamasının din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ettiğini kaydeden Eğitim Sen, “Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi zorunlu din dersinin, din ve vicdan özgürlüğünün ihlali olduğuna karar vermiş, benzer kararlar Danıştay tarafından da alınmıştır. Ancak yargı kararlarına rağmen gerekli adımların bugüne kadar atılmamış olması düşündürücüdür. Anayasanın 24. maddesine göre, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasındadır. Zorunlu din dersi uygulaması, kişinin dininin bir ayrım ve eşitsizlik unsuru olarak kullanılmasına neden olduğu gibi, devletin dinler karşısında tarafsız kalmamakta, ağırlıklı olarak tek bir mezhebi öğreterek bütün dinsel inançları eşdeğer görmemektedir” dedi.
‘ZORUNLU DİN DERSİNDEN ETKİLENEN ALEVİ ÇOCUKLARDIR’
Okullarda okutulan zorunlu din derslerinin İslam’ın Sünni mezhebinin kuralları olduğu için bütün din ve inanışlara eşit mesafede olmadığını, ayrımcı uygulamaların ortaya çıktığını kaydeden Eğitim Sen açıklamaya şöyle devam etti: “Hükümet, her konuda olduğu gibi zorunlu din dersi konusunda da ikiyüzlü bir tutum içindedir. Türban vb. konular gündeme geldiğinde birden bire demokrasi havarisi ve ‘özgürlükçü’ söylemlere sarılan hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, bu tutumuyla gerçekte herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koyduğu tutumla göstermektedir. Anlaşılan odur ki hükümet, İslam’ın Sünni mezhebinin devletin resmi dini olmasını ve uygulamanın kendi isteklerine göre yapılmasını istemektedir. Zorunlu din dersleri uygulamasından en çok etkilenen kesim Sünni mezhebin dışında kalanlar, özellikle Alevi ailelerin çocuklarıdır.”
Eğitim Sen, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin öncülüğünde Alevi Bektaşi örgütleri üyelerinin katılımıyla bugün Ankara’da yapılacak 24 saatlik oturma eylemine katılarak destek vereceklerini açıkladı. (ANKARA)
ZORUNLU DİN DERSİNE KARŞI OTURMA EYLEMİ
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) yöneticileri, Türkiye’nin dört bir yanından bugün gelecekleri Ankara’da “Zorunlu din derslerinin kaldırılması” talebiyle 24 saatlik oturma eylemi yapacaklar.
Zorunlu din derslerinin kaldırılması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, iç hukukta yerel mahkemeler, Danıştay kararlarına ve AKP’nin düzenlediği Alevi çalıştaylarında ortak talep olmasına rağmen hâlâ kararın uygulanmaması oturma eylemiyle protesto edilecek.
PSAKD’nin tüm şubelerinden yöneticiler bugün Ankara Kurtuluş Parkı’nda saat 12.00’de toplanacaklar. Diğer Alevi örgütlerinden de katılımın ardından Kızılay’a yürüyecek olan Aleviler, Güvenpark’ta bir günlük (24 saat) oturma eylemi gerçekleştirecekler.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan PSAKD Genel Başkan Yardımcısı Kemal Bülbül, zorunlu din derslerinin “İnsan hakları ihlali ve asimilasyon projesi” olduğunun altını çizdi. Bülbül, “Zorunlu din dersi 12 Eylül askeri darbesinin Türk-İslam projesidir. Zorunlu din dersi Aleviliği ve Türkiye’deki farklı inançları yok etme projesidir. AKP Hükümeti hukuk tanımıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını uygulamıyor. Biz Aleviler sosyal, siyasal, kültürel, inançsal yaşamda eşit yurttaşlık istiyoruz” diyerek, sadece Alevileri, değil, tüm demokratik kamuoyunu bu konuya duyarlı olmaya, eylemlerine destek vermeye çağırdı.
Ankara / EVRENSEL - 9 Ekim 2010
Hükümet zorunlu din dersinde ikiyüzlü
ANKARA - Eğitim-Sen, hükümetin "her konuda olduğu gibi 'zorunlu din dersi konusunda' da ikiyüzlü bir tutum" içinde olduğunu kaydetti.
Eğitim-Sen, hükümetin "her konuda olduğu gibi 'zorunlu din dersi konusunda' da ikiyüzlü bir tutum" içinde olduğunu kaydetti, Alevi örgütlerinin düzenleyeceği 24 saatlik oturma eylemini desteklediklerini bildirdi.
Açıklamada, "12 Eylül askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan zorunlu din dersi uygulaması, 30 yıldır din ve vicdan özgürlüğü açıkça ihlal edilerek uygulanmaktadır" denildi.
AİHM kararlarını hatırlatan Sendika, yargı kararlarına rağmen gerekli adımların bugüne kadar atılmamış olması düşündürücü olduğu ifade edildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Hükümet, her konuda olduğu gibi 'zorunlu din dersi konusunda' da ikiyüzlü bir tutum içindedir. Türban vb konular gündeme geldiğinde birden bire demokrasi havarisi ve 'özgürlükçü' söylemlere sarılan Hükümet yetkilileri, zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi karşısında sessiz kalmakta, bu tutumuyla gerçekte herkes için din ve vicdan özgürlüğü istemediğini ortaya koyduğu tutumla göstermektedir. Anlaşılan odur ki hükümet, İslamın Sünni mezhebinin devletin resmi dini olmasını ve uygulamanın kendi isteklerine göre yapılmasını istemektedir."
Açıklamada zorunlu din dersinin kaldırılmasını istenerek Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nin öncülüğünde 9 Ekim'de Ankara Kızılay’da gerçekleştirilecek 24 saatlik oturma eylemine aktif katılım sağlanacağı kaydedildi.
(ETHA) - 8 Ekim 2010