Cumhuriyet mitinglerine katılım ve Baykal'a rağmen CHP'nin desteklenmesinin tek sebebi üçüncü bir sol siyasi seçeneğin yaratılmaması. Solun, sosyal demokratların boşalttığı yerleri AKP ve MHP doldurmaya çalışıyor. CHP'nin ayak basmadığı Alevi köylerinde, sadece AKP ve MHP seçim çalışması yaptı. İki eksen arasındaki çatışmadan Türkiye'yi kurtarmak için, başka bir siyasi eksende program oluşturmak mümkün. Seçmeninin yüzde 85'inin Alevi olduğu ama yönetimin Sünni olduğu CHP ile Aleviler bir kopuşa hazırlanıyor. Bu süreci hızlandırmak ancak bir kitle partisi ile mümkün...
* * *
Alem Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Turan Esen'le, Alevi toplumunun seçimlerdeki tutumunu ve CHP ile olan ilişkilerini konuştuk. Turan Esen, iki seçenek arasında sıkışmış olan Türkiye insanının önüne üçüncü bir seçenek olarak solun çıkması gerektiğini vurguluyor.
» İlk olarak Alevilerin bu seçimlerde nasıl bir yol izlediğinden söz edelim. Alevilerin, bir kısmının da olsa, AKP'ye ya da MHP'ye kaymasına ne diyorsunuz?
Aslında Alevi hareketinin bu seçimlerde yaşadığı dağınıklık ve parçalanmışlık görüntüsü, genel olarak solun yaşadıklarından farklı değildi. Solun güçsüz ve dağınık olduğu bir siyasi Alevi hareketinden mucize beklemek, siyasi saflık olur. Alevi örgütlenmeleri homojen değil, farklı siyasi görüşler ve renkler mevcut. Biz aslında düşünsel ve müdahale düzeyinde bir politik süreç başlattık. Düne kadar biz bir tepki hareketiydik. Bu yeni bir süreç. Doğal olarak bu yeni sürecin herkes tarafından kucaklanması ve benimsenmesi zaman alacak. Tüm Alevi toplumun kültürel kimlik haklarını elde etme mücadelesinin yanında, bir de yurttaş kimliği ile siyaset yapma hakkını kullanmasını ve bunun sol bir zeminde ortaklaşmasını istiyoruz. Yine de Türkiye'deki genel sağcılaşmadan en az etkilenenler Alevilerdir. İç Anadolu bölgesi dahil, Alevi köylerinden çıkan oyların yüzde 95'i CHP'ye verildi. Verilen oyların geleneksel bir CHP bağı var. Asıl sorun da burada. Aleviler siyasi zeminde CHP ile yüzleşmeye yeni başlıyor. CHP'den kopuş sağlamanın yolu ise, solda güçlü bir seçeneğin yaratılmasıdır.
» Bu parçalanmışlığın en büyük sebebi nedir? Ya da bu bir parçalanmışlık mı?
Demokratik Alevi hareketinde bir parçalanmışlıktan bahsetmek mümkün değil. Madımak önüne 2006 yılında 10 bin kişi gelirken bu yıl 20 bin insan geldi. Abdal Musa şenliklerine geçen yıl 12 bin kişi gelirken bu yıl 40 bin Alevi geldi. Hamza Baba etkinliklerine katılım yine kitleseldi. Adana mitingine 9 bin ve Mersin mitingine 35 bin insan katıldı. Nurhak'ta 5 bin, Adıyaman'da 10 bin kişi ABF etrafında buluştu. Parçalanmışlık derken sanırım örgütsel bir dağılma anlaşılır ama böyle bir şey yok.
» Ama çeşidi vakıflar ve dernekler var ve hepsi de farklı görüşü temsil etmeye başladı...
Alevi toplumunun sorunlarının çözümüne dair üç eğilim sözkonusu. Birinci eğilimi, Cem Vakfı temsil ediyor. Bu eğilim, resmi görüşün doğurduğu anti demokratik sonuçlara, Diyanet'in varlığına, Alevilere yönelik asimilasyon politikalarına yönelik köklü bir eleştiri getirmez. Ayrıca Alevilere yönelik katliamların aydınlatılmasına dair Türkiye'nin kendi acı gerçekleri ve karanlık geçmişi ile yüzleşmesine de sıcak bakmaz. Alevilerin sorununu salt inançsal alana hapsedip, demokrasi mücadelesine katılımının önünde bir set oluşturmaya çalışan ve Alevileri Türk İslam sentezinin etkisine sokmaya çalışan bir görüşü temsil eder. Alevileri bu seçimlerde MHP'ye oy vermeye davet ettiler ama, Aleviler bunlara kulak tıkadı.
İkinci eğilim ise sadece medyada ve siyasal İslamcı etkinlikler ve siyasi oluşumlar içinde gördüğümüz, ama Alevilerin toplumsal davalarında olmayan, Ehlibeyt Vakfı gibi siyasal İslam destekli kesimlerdir. Fakat bu eğilim Alevi toplumunda destek bulamaz.
Üçüncü ve en kitlesel eğilimi ise ABF ve AABK'nın başını çektiği demokratik Alevi hareketi temsil ediyor. Bu eğilim, Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi içerisinde, Alevi-Bektaşi toplumunun temel taleplerini, demokrasiden, özgürlükçü laiklikten ve Cumhuriyet'in evrensel değerlerinden taviz vermeden savunmayı ilke edindi. Kurumsal yapılanması ise tamamen demokratik ve katılımcı. Alevi-Sünni ayırımı yerine, ötekileştirme yerine, eşit koşullarda bir arada yaşamayı benimser ve ortak paydalar üzerinde demokratik bir Türkiye'yi inşa etmek için sorumluluk üstlenir. Siyasi iktidarlar ise bilinçli olarak Alevi örgütleri arasındaki bu üç eğilimden, kendi çizgilerine destek verenlerle yatay bir ilişki içinde.
» Meclis'te bir Alevi milletvekilinin AKP ya da MHP'den olması sizce bir sorun teşkil ediyor mu? Yoksa Alevi olması yeterli mi?
Alevi anne babadan olmak, Alevileri temsil etmek anlamına gelmez. Geçmişle yüzleşmekten korkan ve kaçanlarla demokrasi mücadelesi için bir araya gelinmez. Türkiye'de demokratikleşmenin temel koşulu, geçmişte bu ülkede yaşanmış karanlıklar, katliamlar, yaralar, travmalar ve siyasi cinayetler ile yüzleşmekten geçer. Yüzleşmek yerine unutturmak üzerine inşa edilmiş bir AKP ve MHP siyasetini içine sindirenlerin demokrasi anlayışında sakatlık var.
Biz Alevi hareketi olarak Meclis'te oturanları, ait oldukları inançsal kimliklerine göre değil, nasıl bir Türkiye savunduklarına bakarak değerlendiriyoruz. Ufuk Uras'ın 'nasıl bir Türkiye istiyoruz' sorusuna verdiği cevapların yanında olurken, Reha Çamuroğ-lu'nun cevaplarının külliyen karşısında duruyoruz. Reha Çamuroğlu Madımak'la yüzleşmekten kaçarken, Ufuk Uras katliamları aydınlatmak için komisyon kurulmasını öneriyor. Sorun, kişinin üzerinde durduğu siyasi zemin ve siyaseti kimin için yaptığıdır.
» Sanki bütün siyasi yapıların içi boşaltıldı. Sağ-sol diye bir ayrımdan söz etmek zorlaşıyor. Bu son sürece bakışınız nedir? Nasıl bir yol ayrımındayız?
Türkiye'de siyaset, siyaset ilkelerinin dışındaki bir zeminde sürdürülüyor. Sağ ve sol siyasi düşünce ekseni üzerinden sürdürülen siyaset, giderek dinci-laiklik, rant ve statü yaratma eksenine çekildi. Şimdi bizim yanıt üretmemiz gereken soru, kimlik sorunu, kadın sorunu, çevre sorunu, yoksulluk ve inanç özgürlüğü hareketleri gibi son dönemlerde artan yeni toplumsal konuları, emek, barış, demokrasi mücadelesi ile buluşturacak geniş ve kapsayıcı bir sol programı nasıl oluşturabiliriz. Sınıfsal yaklaşım önemli ama sınıfın da kimlerden oluşacağını iyi tanımlamak gerek.
» Nasıl olacak?
Türkiye'nin tüm sorunlarını ve sorunları yaşayan toplumsal kesimleri kucaklayacak bir program üzerinde yeni bir sol ve sosyal demokrasi düşüncesinin evrensel değerleri ve ilkelerine sahip çıkacak bir sol kitle partisine ihtiyaç var. Bazı arkadaşlar devrimci kitle partisi fikrini öneriyorlar. Buna da ihtiyaç var ama Türkiye'nin ve toplumsal kesimlerin bugün acil ihtiyaç duyduğu parti modeli sol-sosyal demokrat kitle partisidir. Böyle bir parti geniş kesimleri kucaklayabilir. Benzer düşüncede olanları aynı partide yan yana getirmek kolaydır. Farklı dertleri, farklı renkleri, farkh kesimleri ve farkh düşünceleri olanların ortak paydasını oluşturacak sol kitle partisini kurmak gerekli. Farklılıkların aritmetik toplamından öte, farklıları kapsayan bir program tartışmasını başlatıp, Türkiye'yi neo-liberal, milliyetçi, gerici ve siyasal İslamcı politikaların elinden kurtarmak gerek.
» Cumhuriyet mitinglerini desteleyen ve desteklemeyenler olarak da ikiye ayrıldı Aleviler. Deniz Baykal "Biz Alevilerin partisi değiliz" demişti. Bu sözü dikkate alıp CHP'den kopan Aleviler var ama bu söze kulak tıkayanlar da. Bu ince çizgiyi ve Alevilerin CHP'de ısrar etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de siyaset iki eksen arasına sıkıştırıldı. Başını CHP'nin çektiği, statükocu ve 'laikçi' eksen ile bu eksenin yarattığı imkânlarla beslenip güçlenen AKP'nin siyasal İslamcı ve neo liberal siyasi ekseni. Her iki kesimin de ortak noktası, toplumsal barışa, demokratikleşmeye ve hukuksal alandaki özgürlükçü reformlara kapalı olmasıdır. Bu iki kesim arasındaki çatışma, karşılıklı olarak bu kesimlerin kendilerini besleyen ve üreten bir çatışmadır.
Cumhuriyet mitinglerine katılım ve Baykal'a rağmen CHP'nin desteklenmesinin tek sebebi üçüncü bir sol siyasi seçeneğin yaratılmamasıdır. Solun ve sosyal demokratların boşalttığı yerleri AKP ve MHP doldurmaya çalışıyor. 22 Temmuz seçimlerinde solun ve CHP'nin ayak basmadığı Alevi köylerinde, sadece AKP ve MHP seçim çalışması yaptı. İlginçtir bu köylerde Aleviler oylarını AKP ve MHP'ye vermedi.
Dolayısıyla bu iki eksen arasındaki çatışmadan toplumu ve Türkiye'yi kurtarmak için, tüm toplumsal kesimlerin ortak paydalarını önemseyen, kucaklayan başka bir siyasi eksende program ve siyasi kültür oluşturmak mümkün. Alevilerin CHP ile siyasi bağı bu seçimlerden sonra daha da zayıfladı. Seçmeninin yüzde 85'inin Alevi olduğu ama yönetimin Sünni olduğu CHP ile Aleviler bir kopuşa hazırlanıyor. Bu süreci hızlandırmak ancak sol-sosyal demokrat bir kitie partisi ile mümkün.
» Anayasa değişiklikleri için önerileriniz olacak mı?
ABF olarak AKP hükümetinin Anayasa taslağına karşı mücadele rotamızı belirlemek için çalışmaya çoktan başladık. 6 Ekim'de birçok değerli hocalarımızın; meslek örgütü, insan hakları savunucusu, sendika temsilcisi ve hukukçuların yer alacağı 'Nasıl bir Anayasa İstiyoruz' başlığı altında, Ankara'da bir sempozyum yapacağız. Bu konuda DİSK, KESK, TMMOB ve TTB gibi emek örgütlerinin başlattığı çalışmaları takip ediyor ve görüşüyoruz.
» Yeni Meclis'ten umudu musunuz? Bağımsızların Meclis'te olması geleceğe nasıl baktırıyor?
60. hükümet programına bakınca yenilik olmayacağı görülüyor. AKP hükümeti son 5 yıllık iktidarı boyunca Alevilerin temel sorunlarının çözümüne ilişkin tek bir çalışma yapmadı. Hükümetin programı, salt Aleviler açısından değil, Türkiye'nin diğer sorunları açısından da değerlendirdiğinde, toplumsal ve ülke sorunlarına çözüm yerine, daha çok ulusal ve uluslararası sermaye lehine hazırlanmış olduğu açıkça görülüyor. AKP merkeze geçtikçe aslında statükonun devamını sağlamak gibi bir iradeyi benimsemeye başladı. Bu Meclis'in tek yeniliği bağımsızların seçilmesi. Siyasi yanlışlıkları suçüstü yakalayacak insanların TBMM'de olması sevindirici.
» DTP'nin Meclis'te grup kurmasını ve yine DTP'nin çatı partisi önermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürt sorununun varlığı tüm alanları ciddi şekilde etkisi altına aldı. Kürt sorununun şiddetten beslenmeden çözülmesi demokrasi açısından önemli bir kazanım olacaktır. Acilen bir barış ortamına, ruhuna ve diline ihtiyaç var. Öte yandan, kimlik siyaseti ekseninde bir çatı partisi önermesi eksik ve yanlış olur. Türkiye'nin buna değil, daha çok bir sol kitle partisine ihtiyacı var. Merkezlerin değil, çevrenin önerileri dikkate alınmalı. Bugün Türkiye'de demokratik kamuoyunu oluşturan toplumsal kesimler solun birliğini özlüyor.
* * *
Sol, siyaseti Yüksel Caddesi ve İstiklal Caddesi'nin dışına taşımalı
» AKP'nin yüzde 47 gibi bir oy almasını neye bağlıyorsunuz?
AKP solun yapamadığı bir çalışmayı yaptı. Örneğin Türkiye'de halkın siyasetle olan ilişkisini sosyolojik açıdan iyi araştırmış görünüyor. AKP solun terk ettiği örgütlenme modelleri ile varoşları ve kırsalı örgütledi ve kentin merkezlerini kuşattı.
Başarısının diğer nedenleri arasına ulusal ve küresel sermayenin desteğini, yerli ve yabancı medyanın önemli sözcülüğü koyabiliriz. En önemlisi ise; hizmet bekleyen halk, görünür kılınan bazı AKP projelerini oyları ile ödüllendirdi. Örneğin KÖYDEŞ Projesi sayesinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde-ki köy ve mezralarda yol, su elektrik, kanalizasyon ve gibi çalışmalar; özel hastanelerin SSK, BAĞ-KURve Emekli sandığına bağlı sigortalılara açılması; duble yolların yapımı; sosyal politikaların yerine, yardım çıkılarının ve kolilerinin dağıtılması; oy karşılığı yerel yönetimler üzerinden dağıtılan yardımların oya tahvil edildiği görüldü.
Bunlara ek olarak ABD olmak üzere, İslam ülkeleri ve AB'nin ciddi siyasal ve stratejik desteği, Türkiye'de 'Müslümanların' siyasi alandaki avukatı olarak algılanması, merkez sağdaki DYP ve ANAP ittifakının fiyasko ile sonuçlanması, 'mağdur' ve 'mazlum' politikasını iyi kullanması, en önemlisi karşısında Baykal gibi AKP'ye oy toplayan muhalefet anlayışının olmasıdır. Yani solsuz bir ülkede AKP'nin bu kadar oy alması karşısında şaşırmak yerine, bir daha şaşırmamak için işe koyulmak gerekir.
» Peki solsuz bir ülke nasıl olundu? Sol bu seçimlerde neyi eksik yaptı?
Türkiye'de siyasetin sosyolojik açıdan yeniden incelenmesi gerekiyordu. Bu olmadı. Sol giderek halkın yaşam alanlarına yabancılaştı. Solcular 'siyaseti top-lumsallaştıralım' diyor ama neden toplumsallaştıra-madıklarını incelemiyor.
» AKP'nin kazanma payında güçlünün yanında olma kaygısı taşımak da vardı sanırım...
Neredeyse her iki seçmenden biri "AKP" dedi. Oyların büyük çoğunluğu siyasi değerler, ilkeler ve dünya görüşüne göre değil, tamamen çıkar ekonomisi ve menfaat ilişkilerine dayanan ve güçlüden yana tercih koyarak şekillendi. Eğer sol, gelecekte sandığın dilini solun lehine değiştirmek istiyorsa, biraz da kendi dilini, örgütlenme ve siyaset yapma tarzını güncelle-meli, geliştirmeli ve toplumsallaştırmah. Yani bu sonuçlar bize, biraz da solun kendisini yenilemesi gerektiğini söylüyor. Yani yeni sol kitle partisine acil bir ihtiyaç olduğunu söylüyor. Herkesin kendisini, kendi siyasi dükkanlarında huzurlu bulduğu dönemlerin kapanması gerektiğini zorla da olsa, 2007 sandığı bize anlatmıştır.
Siyaset kelimeler üzerinde sihirbazlığı en iyi kullanma yolunu benimsemekten, soyut ve gündelik hayatın acı ve çıplak gerçeği karşısında kuru ajitas-yonlardan türemiş pür teorik yaklaşımlar üretmekle olmuyor. Solun kendi içinde, kendine yabancılaşmış dili ve tarzı bir tür sol içi ayrımcılık üretiyor. Solun birlik, güç birliği ya da ittifak görüşmelerindeki tartışma tarzı ve kullandığı dil ortak payda üzerinden bir zemin üretmek yerine daha çok ayrıştırıcı, dışlayıcı ve kendinden menkul bir sol seçenek üretmek şeklinde oluyor. Daha da önemli olan husus ise, siyaseti Yüksel Caddesi ve İstiklal Caddesi'nin dışına taşımaktır. Siyasilerin dili ile varoşun dili arasında tercüman ihtiyacı doğurmamak gerekir.
* * *
Irkçılık karşısında Başbakan susuyor
» Geçtiğimiz günlerde TTK Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun sözleriyle ilgili suç duyurusunda bulundunuz. Suç duyurusunda bulunmanızın asıl nedeni neydi?
Bizim tepkimiz kamusal bir kurumun tarafsızlık ilkesine aykırı davranması ve bilimsellikle hiçbir alakası olmayan ideolojik değerlendirmeleri bir saldırı ve ötekileştirme dili ile kamuoyuna aktarmasınadır.
Halaçoğlu, Türk-İslam sentezi ekseninde bir tarih algısına sahip olabilir. Fakat Anadolu'nun kültürel, inançsal ve dilsel zenginliklerini inkâr ve tek tipleştirme çabasına sessiz kalmamız beklenemez. 'Kürtler Türktür', 'Kürt Alevileri Ermenidir' gibi, bilimsellikten uzak bu tarz mesnetsiz görüşler, ideolojik amaçlı. Alevi ve Kürtler üzerinden, bir yandan Ermenileri aşağılamaya yönelik yaklaşım kabul edilemez. Kendisi hakkında savcılığa intikal etmiş suç duyurumuz var. Savcılık inceletme başlattı. Başbakanlığa bağlı TTK'nın başkanı Halaçoğlu'nun halen görevde olması ve görevden alınmamış olması ise AKP açısından bir sınav oldu. Ayrımcılık, hakaret ve ırkçılık karşısında Başbakan sessiz kalmakla taraf olmuştur.
* * *
BU KONUDA ŞÖYLE DÜŞÜNÜYORUM:
AB
Maastrich ekonomik kriterlerine karşı, Kopenhag siyasi kriterlerini genişleterek savunan bir sosyal Avrupa düşüncesine sahip çıkmalıyız.
NATO
ABD güdümlü ve barışa engel.
KAMULAŞTIRMA
Özelleştirmelere karşı önereceğimiz en sağlıklı reçete.
BORSA
Mağdur üretme merkezi olarak gündelik hayatımıza olumsuz etkileri giderek artıyor.
NÜKLEER
Çevre düşmanı, tehlike çanı.
KUDÜS
İşgal altında çok kültürlü, çok kimlikli bir kent.
IMF
Soygunun merkezi.
İNCİRLİK ÜSSÜ
BOP'de önemli işlev görüyor, derhal kapatılmalı.
KIBRIS
Geleceklerini belirleme hakkı Kıbrıslı halklara ait olmalı.
DEVRİM
Bir gün olacak diye beklemek ve ertelemek yerine, gündelik hayatımızdan başlamalı.
* * *
Turan Eser: Alevi Bektaşi Federasyonu(ABF) Genel Sekreteri