Mitingden anladıkları bu!
Dün gerçekleşen Alevi - Bektaşi mitingiyle ilgili olarak, günler öncesinden "provokasyon olacak" yönünde "haberler" yayımlayan AKP medyası, mitingde onbinlerce insanın kararlı duruşu karşısında kendi provokasyonlarını yaratmak zorunda kaldı.
soL (HABER MERKEZİ) Dün Ankara'da gerçekleştirilen Alevi-Bektaşi mitingine katılanlar, basında çıkan bazı haberleri görünce "herhalde biz başka mitinge katıldık" diye düşünmüş olabilirler. Zira yüz bine yakın insanın katıldığı, AKP'nin faşizm politikalarına karşı halkların kardeşçe mücadelesi mesajı verilen mitingden bazıları ne yapıp edip provokasyon "haberi" çıkarmayı başardı!
Türkiye'de basının provokasyon merakı öteden beri bilinir. Basın emekçileri her ne kadar görevlerini yapsalar da, merkeze gelen görüntüler ve metinler sansüre uğrar. Özellikle de amacına ulaşan, kitlesel eylemler özenle sansürlenir. Geçtiğimiz hafta 6 Kasım'da YÖK'ün kapısında gerçekleşen eylemler de bundan nasibini almıştı…
Fakat herhangi bir eyleme polis müdahale ettiyse "hakkını arayanlar dayak yer" mesajı vermek için, çatışma çıktıysa eylemcilere terörist damgası vurmak için şiddet görüntüleri altyazılarla, kırmızı oklarla desteklenerek uzun uzun verilir. Güçlü ve kalabalık geçen, önemli mesajların verildiği bir mitingin haberi verilirken mitingle alakası olmayan bir kavga "güne damgasını vurduğu" yorumuyla tekrar tekrar işlenir.
"Sakın o mitinge gitmeyin!"
İşte, dün Ankara'da yapılan miting de benzer bir akıbete uğradı. Elli binden fazla insanın katıldığı miting, daha bir gün öncesinden provokasyon sosuna bulanarak gündeme taşınmaya çalışıldı. Geçen yıl 1 Mayıs'ta olduğu gibi, birilerine "mitingde provokasyon yaratılacağı" "bilgisi" geldi.
Zaman, "yarınki mitinge gitmeyin" anlamında "Alevi derneklerinde provokasyon endişesi" başlığı ile verdiği "haber"de, yürüyüşe katılmayacak derneklerin Alevilerin çoğunluğunu temsil ettiğini iddia ederek "değişik taleplerle sokağa dökülüp ortalığı karıştıran eylemlerin olduğu bir dönemde" yürüyüşün doğru bulunmadığı görüşlerine yer verdi.
Zaman'ın haberi, Cihan Haber Ajansı'na (CHA) dayanıyordu. CHA'nın aktardığına göre, Güney Kore'de düzenlenen Dünya İnanç Önderleri Toplantısı'na katılan Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, mitingi düzenleyenlerin inançsız olduklarını ve Alevi sayılamayacaklarını öne sürerek mitingi desteklemediklerini belirtmiş ve "İdeolojik akımların yönlendirmesiyle eylem yapıyorlar. İnşallah herhangi bir provokasyon olmaz" demişti. Bu arada Altun'un Alevilerin çoğunluğu tarafından hiç de rağbet görmediğini, fındık ticareti ve tekstil gibi alanlarda yaptığı dolandırıcılıklarla, mafyöz ilişkilerle anıldığını, çok istediği halde bir türlü milletvekili olamadığını da ekleyelim.
Sivas'ta Aleviler kendi kendilerini öldürtmüş!
Mitingin gerçekleşeceği Pazar gününün sabahında Zaman ve Yeni Şafak manşetten son birer "uyarı" daha yaptılar: Yeni Şafak "Aleviler bu oyuna gelmez" diye manşet attı, Zaman gazetesindeki haberin başlığı ise, gericilerin ve faşistlerin kanlı geçmişini mitingi düzenleyenlere yıkmayı amaçlıyordu: "Sivas ve Gazi'yi planlayan eller, yeni oyun peşinde". Zaman gazetesi herhalde Sivas'ta ölenlerin Alevi olduğunu reddedemeyeceğine göre, muhtemelen "provokasyon yaratmak için kendi kendilerini öldürten Aleviler" oldukları mesajını vermeye çalışıyordu.
Zaman'ın haberinde "Önce Kürtler şimdi Aleviler tahrik ediliyor", "Sivas ve Gazi'deki gibi bir oyun bu. Doğu'daki olayların ardından şimdi bizi sokağa çekmeye çalışıyorlar" gibi cümlelere yer verildi. Haberde, Fethullah Gülen sevdalısı İzzettin Doğan'ın açıklamasından bolca alıntılamalar yapıldı. Doğan'a göre "Bu mitingin liderliğine soyunanlar Avrupa'dan kaynaklı tipler"di ve "Alevilikle ilgileri yok"tu, "ne peygamberi ne Kuran'ı ne de Muhammed'i tanırlar"dı...
Yürüyüşü organize edenlerin Marksist, Leninist ideolojiyi benimseyen, ancak bunlar çökünce Aleviliğe sığınıp siyasi rant peşinde koşan kimseler olduğunu söyleyen Doğan, "sizi kullanıyorlar" edebiyatına başvurarak "Kürt hareketinin kendi emellerini gerçekleştirmek için bu mitingi kullanmak istediğini" iddia ediyordu. "Alevi yurttaşların itibar edeceğini katılacağını zannetmiyorum" diyen Doğan, "üç yüz beş yüz kişiyle olmaz" diyor ve Ankara'da düzenlenen eylemin şöyle geçeceğini iddia ediyordu: "Müzisyenler bugün başrolde olacak. Oraya giden insanlar da saz ve müzik dinlemeye gidecek. Eylemi düzenleyenler de bu arada şovlarını yapacak." Hasandede Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı Özdemir Özdemir ise, mitingi organize eden Alevi Bektaşi Federasyonu için "PKK ağırlıklı bir oluşum. Gerçek Alevilerin bunlarla birlikte olması düşünülemez" diyordu.
Kendi provokasyonunu kendin uydur!
Tüm bu açıklamaların ardında miting günü geldi çattı. Öğlene doğru Ankara Garı'nda onbinlerce kişilik coşkulu kalabalığı gören provokasyon medyası, "kendin pişir kendin ye" usulüne başvurdu. Nasıl mı? Yine Cihan "Haber" Ajansı'ndan dinleyelim:
"Mitinge şehir dışından gelenler, daha önce belirlenen Ankara Garı'nın önündeki toplanma noktasına gelmeye başladılar. Toplanan grupların içinden bir şahıs, Büyük Birlik Partisi Olağan Kurultayı'na ait ve üzerinde partinin amblemi olan flamaları indirmeye çalıştı. Şahıs, elektrik direğine bağlı flamayı indirmek için eline geçirdiği bir teli kullandı. Çevresinde toplananların desteğiyle flamayı indirmeyi başaramayan şahıs, sonra direğe tırmandı. Flamayı kopararak aşağıya inen şahıs, flamaları ayağıyla ezdi. Bu provokasyon girişimi sırasında, yakındaki Atatarük Spor Salonu'nda bulunan Büyük Birlik Partisi'nin taraftarlarının olay yerinde bulunmaması, olası provakasyonu önledi."
Son cümlede de belirtildiği gibi, aslında hiç gerçekleşmeyen provokasyon, BBP üyeleri tarafından da fark edilmediği halde Cihan Haber Ajansı'nın acar muhabirlerinin gözünden kaçmadı. Haber, ajanstan internetteki bir dizi haber portalına yayıldı. Ama uydurdukları haber kendilerini de tatmin etmemiş olsa gerek, miting başladıktan sonra da acar muhabirler boş durmadı. Bir gün önce "Kürtler Alevileri kullanıyor" diyenler bu kez de "Aleviler Kürtler'i mitingden kovdu" diye haber yaptı!
Bu da "DTP provokasyonu"
Dün, katılımın beklenenden de yüksek gerçekleştiği mitingde, kürsünün bulunduğu platforma çıkarak görüntü almak isteyen basın mensupları izdiham yarattı. Ayrıca çok sayıda vatandaş, kürsüde söz alarak şiir okuma ya da konuşma yapma talebinde bulundu. Tertip komitesinden yetkililer basın mensuplarının platformu fazla işgal etmemesini rica ederken konuşma yapmak isteyenleri de programın önceden belirlendiğini ve sadece 3 kişinin konuşacağını söyleyerek platforma çıkarmadı.
Bu sırada, mitinge katılan DTP milletvekilleri Sırrı Sakık, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk ve Hasip Kaplan da kalabalık olduğu gerekçesiyle platformdan indirilmek istendi. DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, "Parti olarak üst düzeyde destek vermemize rağmen, bize ayrımcılık yapıyorlar. Bayan arkadaşlarımızı kollarından tutup dışarı atıyorlar. Sabahtan beri CHP'liler burada değil mi? Ayıptır. Bir daha Aleviler'e destek vermeyeceğiz" dedi. Bu sırada Hasip Kaplan Sakık'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Sakık ve diğer DTP'li milletvekilleri bu olayın ardından miting alanından ayrıldılar. Bu olay, bazı televizyon kanallarında mitingin en önemli ayrıntısı olarak sunuldu.
"Tüh! Provokasyon olmadı..."
Kendi uydurduğu provokasyonlardan tatmin olmayan Cihan Haber Ajansı, mitingin başlamasının ardından verdiği haberde, "Miting, marjinal grupların da katılmasına rağmen olaysız şekilde başladı" diyerek olay çıkmamasından duyduğu üzüntüyü kelimelere döktü. Sabah gazetesinin internet sitesinde gündüz saatlerinde, ajanstan alınan bu hüsran dolu ifadelere yer verilirken, ilerleyen saatlerde bu satırlar silinerek yerine daha objektif bir haber konuldu.
SOL.ORG.TR - 10.11.2008