Cihangir'i Tophane'ye bağlayan Defterdar yokuşundaki İtalyan Hastanesi;
Boğazkesen Caddesinden Galatasaray yönünde yükselirken solda kalan Tomtom Kaptan Sokaktaki İtalyan Lisesi, İtalyan Konsolosluğu ve İtalya Büyükelçiliğinin İstanbul İkametgahı vasfını gören Venedik Sarayı;
merdivenlerle sona eren aynı sokağın Postacılar Sokak haline dönüştüğü köşeye ve İstiklal Caddesine açılan iki kapısı olan Santa Maria Draperis Kilisesi;
Tepebaşı Meşrutiyet caddesinde, İtalyan cemaatinin çabalarıyla inşa edilmiş, İtalyan devletince İtalyan Kültür Merkezine dönüştürülen Casa d'Italia (İtalya Evi); yine İstiklal caddesinde, İstanbul'un en görkemli Katolik kilisesi Sant'Antonio;
Hayriye Caddesindeki restoran ve toplantı salonu Cezayir'i ağırlayan eski İtalyan İlkokulu binası ve hem Turnacıbaşı, hem Faik Paşa Sokağından girişi olan İvrea rahibelerinin okulu.
Mevzubahis bina ve kurumlar bir zamanlar Beyoğlu İtalyan cemaatinin yaşamını sürdürdüğü bölgenin adeta sınırlarını belirleyen ve Tophane merkezli Levanten kültürünün yoğun olarak yaşandığı mahallenin başlıca odak noktalarıydı.
İtalya'da Mussolini'yle faşizm yükselirken ivme kazanan milliyetçi duygular kaslı, güçlü ve sportif erkek bedeni fetişizmini de tetiklemişti; cemaatin ileri gelenlerinden Mario Pari'nin önderliğinde İtalyan Sporcu Birliği U.S.I. (Unione Sportiva Italiana) futbol takımı İstanbul'da kurulmuş oldu.
Bu arada Avusturya Macaristan İmparatorluğunun şanlı limanı Trieste'nin uluslararası sigorta ve gemicilik şirketi Lloyd Triestino'nun temsilcisi gibi yüksek bir unvanla İstanbul'a tayin edilmiş olan Giuseppe Calich üç oğlunun futbol kariyeri yapmasına çoktan karar vermişti. İngilizlerin Osmanlı başkentine sevdirdiği, yükselen değer futbolda Roberto, Manlio ve Renato kardeşlerin parlaması için elinden geleni yapıyordu.
Aradan sadece iki nesil geçmiş olmasına rağmen, yukarıda adı geçen İtalyan kurumları günümüzde bir şekilde var olmaya devam ederlerken, mahallede Levantenlerin esamesinin artık okunmaması Tophane'nin bir türlü bitmeyen kimlik buhranının kökeninde yatan esas sebebi oluşturuyor olabilir mi acaba?
Calich kardeşler
İmparatorluklar başkentinde 20'li ve 30'lı yıllarda, bilhassa azınlıkların oluşturduğu amatör futbol takımlarından geçilmiyordu. Gayrı Federe lig kapsamında yapılan karşılaşmalarda Rum takımı olarak bilinen Pera (Beyoğlu), Tatavla (Kurtuluş), Prinkipo (Büyükada), Elefteria, Olympia, Omonia veya Byzantio, Ermeniler'in oluşturduğu Şişli, Taksim, Kumkapı, Makedonlar'ın Potkrepa, Yahudiler'in Maccabi, Almanlar'ın Teutonia, İngilizler'in BFAC ve ABD’lilerin YMCA takımları kıran kırana mücadele ediyorlardı. Kadıköy'deki Olympia ve akabinde İfestos takımında parlayan Calich kardeşleri babaları adım adım takip ediyor, başarılı olmaları için adeta bir antrenör ve menajer gibi çalışıyordu.
Roberto daima 10 numaralı formayı giyen takımın beyniydi. Müdafi olarak öne çıkan güçlü Manlio'nun yıkılması ise imkansızdı.
Mevzubahis azınlık takımları Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Vefa ve Karagümrük gibi büyük İstanbul kulüplerinin takımlarıyla boy ölçüşebilecek durumda olduklarından onlarla çeşitli dostluk maçlarına çıktıkları gibi bazen kazanan taraf olmayı da becerdiler. Hazırlık karşılaşmalarında milli takıma karşı oynama şansına bile sahip oldular.
Giuseppe Calich oğullarını sebatla izledi, maçlarla ilgili düzenli bir günlük tuttu, Fransızca yayımlanan La Repubblique gazetesi dışında, İtalyan cemaatinin yayınlarının ve Rum ve Türk gazetelerinin kupürlerini kesip albüm oluşturdu.
Büyük ilgi gören maçlar Topçu Kışlasının içindeki Taksim Stadyumunda, Fenerbahçe, Şeref veya Vefa Stadında oynanıyordu. U.S.I., Altınordu ve Altay'la karşılaşmak üzere İzmir'e de seyahat etti. (En yukarıdaki fotoğrafta takım, Karaköy rıhtımından yola çıkarken görüntülenmiş)
Bu arada Renato havlu atmıştı. Oysa Roberto ve Manlio, Calich ailesinin köklerindeki Trieste'nin takımı Triestina tarafından bile denendiler. Manlio İstanbul'dan göç eden Rumların Atina'da oluşturduğu A.E.K. futbol takımına transfer oldu, akabinde kariyerini Kıbrıs'ta antrenör olarak sürdürdü.
Roberto yalnız U.S.I.'de değil, Taksim, Tatavla, Yeni Yıldız (T.T.Y.Y.) veya sonraki adıyla Taksim, Yeni Yıldız, Kurtuluş (T.Y.Y.K.) gibi karma takımlarda yer alarak kadroyu güçlendirdi, Beyoğlu Spor adına top koşturdu, akabinde Kurtuluş takımında hem oyunculuk, hem antrenörlük yaptı. Fakat bir aile kurduktan sonra futbolda bir gelecek göremeyince sporu bıraktı.
Kozmopolit İstanbul?
Giuseppe Calich ömrünün sonuna kadar, halen kentsel soylulaştırmaya tabi tutulmakta olan Tophane'de, Başkonsolosluğun girişinin tam karşısındaki Sefer Bostan ile Baba Ocağı sokağının köşesindeki dairesinde eğlencelere devam etmiş; ikramlarda hiç kusur etmemiş, ama har vurup harman savurmuş.
Büyük kızı Stefania'yı piyano başına oturtup çocuklarına Trieste şivesiyle çok sesli şarkılar söyletirken kazandibi Iginia danslarıyla ortalığı şenlendirirmiş. Macar asıllı eşi Enrichetta'nın pişirdiği gulaş ve ştrudele doyum olmazmış.
Azınlıkların daima kalburüstü yaşam sürdürdüklerine dair genel kanının aksine çocuklarından hiç biri bu şatafatlı yaşamı sürdüremedi, hatta orta çaplı memuriyet pek azının ulaşabildiği en yüksek mevki oldu.
Tomtom Kaptan Sokakta mahallenin çocuklarına karşı yokuş yukarı maçlar oynadıkları zamanlar çoktan geride kaldığında, büyük evladı Roberto babası için "Bizi top peşinde koşturacağına doğru dürüst okutsaydı, böyle olmazdı" dermiş…
Giuseppe Calich'in büyük torunlarının çoğu artık Türkiye'de yaşamıyor, fotoğraftakilerin bir kısmı ise Feriköy Latin Katolik mezarlığında yatıyor; yakında cemaatten geriye pek bir kimse kalmayacağına göre orası da kentsel dönüşümden payını alır mı dersiniz? (RL/EKN)