Halk Müziğinin son dönemde yaşadığı en önemli sorunlardan biri de icracı eksikliği. Hasret ise bu eksikliği giderebilecek en önemli adlardan biriydi. Ama bence Hasret’in insan yanı müzikal yetkinliğinin ve yeteneğinin daha önündeydi.
1989 yılında tedavi için Moskova’ya gitmem gerektiğinde İsveç’te yaşayan bir grup demokrat insan, yapmayı düşündükleri kültür etkinliklerinin gelirini tedavime ayırmayı önerdiler. Bana da bu etkinliklere katılacak sanatçıları bulmak kalıyordu.
Buna hiçbir karşılık beklemeden katılacak sanatçı aradığımda sevgili Hasret Gültekin ve Ali Çağan’dan başka kimseyi bulamamıştım. Ben sağlığıma kavuştum. Ama acı haber tez geldi. Hasret Gültekin’i yitirdik. Hasret’in zaman zaman telefon edip...
“Gevrek sesini ne zaman dinleyeceğim abi?” demesini çok özleyeceğim. Yaşamı müzikti. Halk müziğine, o zengin folklorik dünyaya adanmış bir yaşamdı. Genellikle Avrupa’da ve Türkiye’de konserler vererek geçimini sağlamaya çalışıyordu. Ayrıca kaset gelirleri vardı. çağdaş müzikal tekniklerle bir araya getirebilecek yeteneğe sahip bir insandı. Ama müzik bilgisi bununla sınırlı değildi. Halk müziğinin yanı sıra “TRT İdeolojisi”ne karşı geliştirilen yeni müzik akımına da yakındı. Çok sesli halk müziği konusunda çalışmalar yapıyordu.
Çeşitli halk müziği sanatçılarının kaset düzenlemelerini de üstleniyordu. Geleneksel müzikten yola çıkmıştı. Bir başka deyişle gelenekselden gelip bu birikimini çağdaş..
Arif Sağ , Musa Eroğlu gibi ustaları sürekli izliyor, Onlardan alıyor, Aldıklarını kendine saklamıyor, bölüşüyordu. Müzik onun için bir arayıştı. İcracı olarak da , müzik araştırmacısı olarak da mükemmeli arayan bir müzik emekçisiydi yitirdiğimiz...
Biz dostları için Hasret Gültekin büyük kayıp. Ama bir o kadar büyük bir kayıp da Türk Halk Müziğinin.
Tolga Çandar
Tolga Çandar