Önergeleri, özellikle de Başbakan’a yöneltilen önergeleri işleme bile almadan iade etmek, TBMM Başkanlığınca âdeta alışkanlık hâline getirilmiştir
TBMM İÇTÜZÜĞÜ VE ZORUNLU DİN DERSİ
SÜLEYMAN YAĞIZ
Önergeleri, özellikle de Başbakan"a yöneltilen önergeleri işleme bile almadan iade etmek, TBMM Başkanlığınca âdeta alışkanlık hâline getirilmiştir.
Zira birçok önergeye aynı işlemi yapıyor TBMM Başkanlığı… Önergeleri, TBMM İçtüzüğü"nün hep aynı maddelerini -96 ve 97"nci maddelerini- gerekçe göstererek iade ediyor. Bazen de TBMM Başkanlığı işleme alıyor, ama bu kez de Başbakan adına yanıt veren Bakan, aynı TBMM İçtüzüğü"nün aynı maddelerini gerekçe göstererek soruları yanıt verilemez buluyor.
Örneğin Başbakan"a; açtığı davaları ve hakkında açılan davaları soruyorum. TBMM Başkanlığı, bu sorularımdan bir kısmını tüzüğe uygun buluyor, bir kısmını uygun bulmuyor. Bu kez, sadece TBMM Başkanlığı"nın uygun bulduğu soruları yöneltiyorum. Başbakan adına yanıt veren Bakan ise bunların bile TBMM İçtüzüğü"nün aynı maddelerine aykırı oluğunu iddia ediyor. Bütün bunlar TBMM İçtüzüğü"nün çok keyfi uygulandığını net olarak ortaya koyuyor.
İlk ve ortaöğretimde okutulan zorunlu din dersleriyle ilgili yazılı soru önergemin işleme bile alınmadan iade edilmesinde de aynı maddeler gerekçe gösterildi. Yani kişisel görüş ileri sürdüğüm, gerekçe yazdığım ve sair iddialar ileri sürüldü… Oysa ilgili önergemde kişisel hiçbir yorumum yoktu, kişisel hiçbir görüşüm yoktu. Zorunlu din derslerinin doğrudan tarafı olan bir örgütün, yani Alevi-Bektaşi Federasyonu"nun Genel Başkanı Sayın Ali Balkız"ın açıklamasında yer alan cümleleri aktararak sorularımı yöneltmiştim.
Üstelik de konu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"ne intikal etmiş ve zorunlu din dersleri, bu mahkeme tarafından “din ve vicdan özgürlüğüne aykırı” bulunmuştu. Danıştay da bu yönde karar vermişti. Ki önergemde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştay"ın kararlarından da söz etmiştim. Ama yine Sayın Balkız"ın açıklamasında yer aldığı biçimiyle yöneltmiştim sorularımı. Demiştim ki:
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Sayın Ali Balkız, 12 Haziran 2008 günü yaptığı basın açıklamasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin 9 Ekim 2007'de, Danıştay"ın da 28 Aralık 2007'de, ilk ve ortaöğretimde okutulan "Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi" dersinin, hem içeriğinin hem de mecburi oluşunun "din ve vicdan özgürlüğüne" aykırı olduğu yönünde karar verdiğini hatırlatarak, hükümetinizin bu kararları uygulamasını istemiştir. Bu bağlamda sormak istiyorum:
1- Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Sayın Ali Balkız"ın, mahkeme kararlarına rağmen, Alevi öğrencilerin "din ve vicdan özgürlüğü hakkı"nın ihlâl edildiğini belirterek, "Bu bir zulümdür. Devlet eliyle yürütülen misyonerlik faaliyetidir. Zorla asimilasyondur" ifadesini nasıl karşılıyorsunuz?
2- Sayın Ali Balkız"ın, mahkeme kararlarından sonra Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik'in, "Bu kararlar eski müfredata göre alınmıştır. Artık Aleviliği de okutuyoruz, dolayısıyla yapılacak bir şey kalmamıştır" şeklindeki açıklamasının “gerçek dışı olduğu” görüşüne katılıyor musunuz?
3- Sayın Ali Balkız"ın, "Müfredata Hacı Bektaş Veli'nin bir iki sözünü almakla, Abdal Musa ve Şah Hatayi'den bir iki dize almakla, Alevilik okutulmuş olmaz. Hatta müfredatta, Aleviler"in kutsal kabul ettikleri Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in adlarının yanına, sadece Aleviler"in değil tüm Müslümanlar"ın da lanetle andığı Muaviye'den 'Hazreti Muaviye' diye bahsetmekle Aleviler incitilmiş, yaralanmıştır" sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
4- Sayın Balkız"ın, “din derslerinin okutulmaya devam edilecekse seçmeli, çoğulcu, demokratik toplumun gereklerine uygun ve nesnel olması ve müfredatın Alevilik"le ilgili bölümünün oluşturulmasının Alevi kurumlarına bırakılması” önerisini değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
5- "Hükümet, bu konuda kör, sağır ve dilsiz kalmakla Anayasa"yı da ihlâl etmektedir” diyen Sayın Balkız"ın, “AKP Hükümeti"ni ilgili mahkeme kararlarını, içeriğini boşaltmadan, orasını burasını eğip bükmeden, TCK'nın 301. Maddesi"nde olduğu gibi kelimeler üzerinde oynamadan ve durumu geçiştirmeye çalışmadan, derhal uygulamaya davet ediyoruz” çağrısına bir yanıt verecek misiniz?
“İÇTÜZÜĞE AYKIRI” İDDİASINA KATILMIYORUM
Sayın Balkız"ın ifadeleri yorumlu olabilir… Çünkü bir Alevi-Bektaşi örgütünün Genel Başkanı olarak, bu onun en doğal hakkıdır. Kaldı ki, zorunlu din derslerinin uygulanması konusunda, temsil ettiği kesim açısından, yani Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz açısından taraftır, Sayın Balkız... Konunun öbür tarafı ise zorunlu din derslerini uygulayan hükümettir; dolayısıyla sorunun muhatabı da hükümetin başkanı olarak Başbakan"dır.
Ama TBMM Başkanı adına yanıt veren TBMM Başkanı Vekili Sayın Eyüp Cenap Gülpınar, sorunun sorulmasına bile engel oluyor. TBMM Başkanlığı bu tutumuyla hem milletvekili olarak benim soru sorma hakkımı engellemiş oluyor, hem de hükümetin zorunlu din dersleri konusunda vereceği yanıtı…
Ama şunu da belirteyim ki, ben, hükümetin bu konuya, yani zorunlu din derslerinin kaldırılması yönündeki talebe hiç sıcak bakmadığına ve o nedenle de TBMM Başkanlığı"nın daha işin başındayken Başbakan"a bu konuda soru yöneltilmesini engellediğine inanıyorum.
Dolayısıyla TBMM Başkanlığı"nın önergemin içtüzüğe aykırı olduğu iddiasına kesinlikle katılmıyorum. Eğer hükümet, zorunlu din dersleriyle ilgili talebe sıcak bakıyor olsaydı, TBMM Başkanlığı, içtüzüğe aykırı bile olsa önergemi işleme koyardı, diye düşünüyorum.
BAREM DERGİSİ - Ağustos 2008