Gülen cemaatinin saldırısından rektörün sakalı da nasibini alıyor.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki "rahatlığı"nı kaybetme telaşına giren gericiler, üniversite rektörüne ve yönetimine saldırmayı sürdürüyor.
soL (HABER MERKEZİ) Boğaziçi Üniversitesi'nde yeni dönemin başlamasıyla birlikte, yeni rektör Kadri Özçaldıran yönetimindeki üniversite, türbanla okula girmeyi yasaklamış, Fethullah Gülen cemaati bütün yayınlarıyla üniversite yönetimine savaş açmıştı. Üniversiteye türbanla girme yasağı kaldırılmış olmasına rağmen, dinci yayınların öfkesi dinmemiş olacak ki, saldırılar devam ediyor.
Fethullah Gülen'e bağlı yayın organlarından Aksiyon dergisinin yeni sayısında, "Boğaziçi, 12 Eylül'den beri böyle rektör görmedi" başlıklı bir yazı yayınlandı. İmza taşımayan yazı, Ölçaldıran için "ODTÜ'nün 68 Kuşağı temsilcisi, özgürlüklerin kalesi Boğaziçi'ne rektör atanınca, ilk işi başörtüsü yasağı oldu" sözleriyle başlıyor. Özçaldıran'ın öğretim üyelerinin sakallarına "takan" 12 Eylülcü rektörü hatırlattığı öne sürülürken, "insan hak ve özgürlüklerine saygı, darbe dönemlerinde bile Boğaziçi'nde kesintiye uğramadı" deniliyor.
Cemaatçilerin yatağı Boğaziçi
Yıllardır türbanın en rahat şekilde girebildiği üniversite olan Boğaziçi Üniversitesi, özellikle bir önceki rektör Ayşe Soysal yönetiminin liberal kuşatması altında, Fethullah Gülen cemaatinin yükseköğretim kurumları arasında öncelikli hedeflerinden biri haline gelmişti. Bu süreçte dinci ve cemaate bağlı öğrencilerin sayısı hızla artarken, bu durum, bazı akademisyenlerde ve öğrencilerin bir bölümünde rahatsızlık yaratmıştı.
Üniversitede en fazla oy alan ve rektör olarak atanan Özçaldıran yönetimi, yeni eğitim ve öğretim yılında türbanlı öğrencilerin okula girişiyle ilgili olarak yasal mevzuatı uygulayacağını açıkladı ve türbanlı öğrencilere, okula türbanlı olarak ancak hukuksal sorumluluğunu göze aldıklarını ifade eden bir belgeyi imzalayarak girebilecekleri bildirildi.
Bunun üzerine, cemaatçi basın ve liberal yazarlar Özçaldıran'a karşı savaş açarken, okuldaki dinci öğrenciler, bazı 'solcuların' da desteğini alarak çeşitli eylemler gerçekleştirdiler, okula toplu halde belge imzalamadan girdiler. Liberal görüşleriyle tanınan akademisyenler de türbanlı öğrencilere destek verdiler. Bu yaşananlar sonrasında bir anda ülke gündemine oturan Boğaziçi Üniversitesi'nde yönetim geri adım atarak, kararını geri aldı ve türbanlı öğrenciler okula yeniden serbestçe girmeye başladılar.
Fethullahçılar hızını alamadı
Bir hafta bile sürmeyen ve tam olarak uygulanamayan türban yasağının kaldırılmış olmasına rağmen Fethullah cemaatine bağlı yayın organları Boğaziçi Üniversitesi yönetimine saldırmaya devam ediyor. Cemaatçiler, Boğaziçi Üniversitesi'nin "her türlü düşünceye saygının ve özgürlüklerin kalesi" olduğu argümanını kullanmaya devam ediyor. Aksiyon dergisinde yayınlanan yazıda, "19. yüzyılın ortalarında başlayan Robert Kolej geleneği ve yılların kültürel birikiminin Boğaziçi'ni hak ettiği bu konuma getirdiği söylenir" denilerek, üniversite yönetimine 12 Eylül rektörü Ergun Toğrol'un dışında ilk defa Robert Kolej geleneği dışından Özçaldıran'ın geldiği belirtiliyor. "Bel altı" sataşmalardan da sakınmayan Aksiyon dergisi, "okulda 'harbi' yapısı, argo, hatta küfürlü konuşması, gırgırı ve şamatasıyla 'Baba Kadri' olarak bilinen 'elektrikçi' Kadri Özçaldıran, üniversitenin açıldığı gün başörtüsü yasağıyla gündeme geldi" diyor.
"Boğaziçi'nin özgürlükçü geleneğine büyük bir darbe vuruldu" iddiasında bulunulan yazıda, Özçaldıran hakkında şunlar söyleniyor: "Göbeğine kadar uzayan sakalıyla komünizmin kurucusu Karl Marx'a benzeyen, saçlarına perma yaptıran, yumurta göbeğinden dolayı sürekli askılı pantolon giyen Kadri Özçaldıran, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin 68 Kuşağı temsilcilerinden. Rektör Özçaldıran, göreve gelir gelmez kadrosunu kurdu." Özçaldıran'ın göreve gelir gelmez ulusalcıları yönetime aldığı söylenerek, "yönetimde yer alanların daha çok 'şahin' kanattan seçilmesinin üniversitedeki yasakçı yapıyı hortlattığı kaydediliyor" deniliyor.
Ah şu Gül atamasaydı...
Yazıdaki ilginç bir ayrıntı ise, "Cumhurbaşkanı Gül atamak zorunda kaldı" altbaşlığında yer alan "muhafazakâr camia, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananlardan sonra, 'Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, statükoyu temsil eden, özgürlük karşıtı, yasakçı birini nasıl rektör atadı?' sorusunun cevabını arıyor" ifadesi...
Gül'ün, Özçaldıran'ı, önceki rektör Ayşe Soysal'ın üniversitede yapılan seçimlerde ikinci olması nedeniyle, YÖK mülakatına katılmaması nedeniyle zorunlu olarak atadığı ifade edilen yazı, Özçaldıran'ın üniversitede en fazla oyu almasını şu iddialarla açıklıyor: "Rektör adayı Özçaldıran, hocalara gönderdiği seçim bildirgesinde üniversitenin son yıllarda 'imaj' sorunu olduğunu dile getiriyor ve birtakım vaatlerde bulunuyordu. Rektör adayı Kadri Hoca'nın 'üniversitenin geleceğini ipotek altına alacak' diye bahsettiği imaj sorunlarının başında, üstü kapalı olarak, medya organlarında çıkan 'başörtüsü', 'Ermeni Konferansı' ve 'Kürt ayrımcılığı' ile ilgili haberlerden söz ediliyordu. Ayrıca Özçaldıran, öğretim üyelerini canevinden vuran vaatlerde de bulundu. Mesela, her öğretim üyesinin konut sorununu çözeceğini ifade etti." Aksiyon, Özçaldıran'ın seçimi kazanmasını sağlayan bir diğer vaadinin de, kurulacak teknoparkla üniversiteye ve öğretim üyelerine gelir sağlayacağını söylemesi olduğunu iddia ediyor.
Fethullahçı Aksiyon "etik" öğretiyor
Derginin yazıda kullandığı şu sözler dikkat çekiyor: "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de önüne gelen tek aday konumundaki Özçaldıran'ı atamak durumunda kalmıştı." Bu sözler Aksiyon'un açıkça, üniversitede en çok oyu almasına rağmen Gül'ün Özçaldıran'ı atamasından rahatsız olduğunu gösterirken, bu sözlerin hemen ardından gelen, "Boğaziçi geleneğinde her türlü düşüncenin serbest olduğuna" ilişkin övgü dolu sözler şaşkınlık yaratıyor. "Üniversitede her türlü görüşten öğrenciyi tartışırken görmek mümkün. Ancak bu fikir tartışmaları hiçbir zaman kavgaya dönüşmüyor. Öğrenci ateist, komünist, dindar, liberal veya başka bir dünya görüşünü benimsemiş olsa bile, kendi fikri dışındaki görüşlere sürekli saygı gösteriyor." Aksiyon dergisi, Kadri Özçaldıran'ın üniversitede yapılan rektörlük seçiminde en çok oyu almasına rağmen, yazıdaki ifadeyle "Gül'ün atamak zorunda kaldığı rektör"ü hazmedemezken ve çeşitli iddialarla saldırırken, bir yandan da "düşüncelere saygı"dan bahsetmesi, Fethullah cemaatinin yayın organlarının "samimiyet"ini de ortaya koyuyor.
Aksiyon dergisinin, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Özçaldıran ve üniversite yönetimine saldırmak üzere kaleme aldığı imzasız ve etik dışı yazı, Boğaziçi Üniversitesi'nin "etik ilkeler"inin sıralanmasıyla son buluyor.
SOL HABER - 2 Ekim 2008