– Ferhat Toros –
Yerel seçim devam ediyor. YSK’nın İstanbul seçimlerini 23 Haziran’da tekrarlama kararı alması bir sivil darbedir. Bir yanıyla halkın iradesini tanımamaksa bir yanıyla da AKP-MHP’nin çaresizlik içeren kendi iradesizliğini göstermektedir. Zira 2023’e kadar seçim yok demelerine rağmen İstanbul özelinde Türkiye yeni bir seçim atmosferine sokulmuştur.
Ne olursa olsun 31 Mart’ta yakalanan umut iklimi devam ediyor. 1 Mayıs’a kitlelerin gösterdiği ilgi bunun en büyük kanıtı. 1 Mayıs’ta Aleviler de özgürlükçü, demokratik, değişimci ruhunun coşkusunu ve kararlılığını alanlarda haykırdılar.
Uçtan Uca Ruh/Düşünce Hallerimiz
Seçim süreci devam ederken özellikle şu iki ruh hali ve düşüncesi bizlerden uzak durmalıdır.
Birincisi psikolojide “öğrenilmiş acizlik” dediğimiz durumdur. “Bunlar gitmezler, yine hile yaparlar” ya da “İstanbul’ u vermezler, gör bak” cümleleri bu durumun açık ifadeleridirler. Bilinmeli ki böylesi ifadeler esas olarak bizim kendimize koyduğumuz sınırlardır.
İkincisi ise birincinin tam tersi yönde oluşan bilinçtir. Bu da, kişileri temel alan, her şeyi liderin inisiyatifine bırakan, liderine bağlı umutlu bir iyimserliktir.
Seçilecek ya da seçilen belediye başkanlarına büyük bel bağlamadır. Buna da bir anlamda “Özgürlük Sarhoşluğu” diyebiliriz. Umudu kişilerden arayanların, solun, özgürlükçülerin ve demokratların İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nu da aynı bakışla değerlendirmeliyiz. İmamoğlu lider ruhludur, kapsayıcı konuşur ve cesur bir karakterdir. Ama toplumsal dinamiklerin yönetime katılması ve icraatı denetlemesi olmadıkça o bir hiçtir. Çünkü tarihi bireyler değil, kitlelerin yaratır ve birey de kitlelerin içinde süzülüp gelir. Ve halk meclisleriyle bütünleşmiş, onunla yürütülmeyen ve denetlenemeyen bütün belediyeler sermaye düzeninin bir parçası olmaya mahkûmdur.
Bu Fotoğrafa İyi Bakın
19 Mayıs Günü çekilen fotoğraf yakın dönem Türkiye’sinin olası bir politik yöneliminin en güçlü ifadesidir. Saadet Partisi’nden Doğu Perinçek’e kadar genişleyen yelpaze Cumhur-Millet ittifakıdır. Burada sadece muhalif HDP ve Halk güçleri temsil edilmemektedir.
Aslında açıktır ki bu Erdoğan’ın tariflediği, Bahçelinin “anlamadığı”, CHP’nin bir ıslıkla geldiği Türkiye İttifakı’dır.
Bu fotoğrafın diğer anlamı da şudur: Biz burjuva partileri bazı şeylerde ayrılabiliriz ama Alevilere ve Kürtlere yönelik tavrımız ortaktır. İşçi sınıfına tahammülümüz yoktur. Kadınların hareketi yıkılsın gitsin diyenlerin ittifak fotoğrafıdır.
İki örnek bir gerçek
Aleviler yerel seçimlerde en sorumlu davranan halk dinamiklerinden biridir. AKP- MHP ittifakını geriletecek, faşizmi inşa edecek her birliğe karşı olduğunu seçimlerde göstermiştir. Ama aldığı mükafat İstanbul’da tüm gerçekliğiyle ortadadır.
Hem AKP’den (Sultanbeyli’de) hem de CHP’den (Maltepe’de) seçilen Belediye Başkanları; seçim öncesi Alevilere vaat ettiklerini inkâr ettiler. Cemevi arsalarını başka şirketlere kiralamayla Alevilerin bir kere daha hem iktidar hem de muhalefet tarafından tanınmadığını göstermişlerdir.
İşte tam da bu noktada Alevilerin İstanbul seçimlerinde taleplerini haykırmakla kalmayıp elde edebilmelerinin yolunun, kendi güçlerine güvenerek mücadele etmelerinden geçtiği görülmektedir.
Tarihsel dönemeç Alevilere yeni ve sonuç alıcı hamlelerde bulunmaları gerektiğine işaret etmektedir.