Taraf haberci değil, tetikçi

Taraf haberci değil, tetikçi“Taraf’ın sayfalarından ve çalışma düzeninden yansıyan sol düşmanlığı”Önce Radikal’in...

Taraf haberci değil, tetikçi

“Taraf’ın sayfalarından ve çalışma düzeninden yansıyan sol düşmanlığı”

Önce Radikal’in kültür servisi ve kitap ekinde çalışırken haksız yere işten çıkarılan ve gazeteyle mahkemelik olan, ardından Taraf gazetesindeki muhabirliğini bu gazetenin “malum çizgisi” dolayısıyla sonlandıran gazeteci arkadaşımız Mahmut Hamsici’yle, bu gazetelerin mutfağında olup bitenleri ve basın emekçilerinin karşılaştıkları sorunları konuştuk.

Ekin Bildirgesi: Belli bir misyonla çıkma azmindeki Taraf Gazetesi'nde, "derenin suyunun nereden geldiği" Fethullahçılar diye açıkça "speküle" edilirken, bu durum çalışanlar tarafından nasıl karşılanıyor? Somut ilişkileri siz nasıl gözlemlediniz?

Mahmut Hamsici: Belli bir muhalif politik duruşu olan bir basın emekçisi için böylesine “misyoner” bir kurumda çalışmak son derece gerilimli bir ruh halini ortaya çıkarıyor. İstediğiniz kadar “profesyonel” davranmaya çalışın ve kafa emekçisi olduğunuzun bilincinde olun, rahatsız oluyorsunuz. Gerilimin bir nedeni de her ne kadar temel gazetecilik ahlak ilkelerinizi korusanız da çevrenizde sizin o kurumda bir emekçi olarak değil o dokunun parçası olarak algılanmanız oluyor.

Açıkçası gazetenin “organik olarak” Fethullah Gülen hareketi veya Soros grubu destekli olduğuna dair somut bir ilişki gözlemedim. Yalnız Gülen hareketine yakın emniyetçilerden gazeteye bilgi sızdığını, bu kesimlerden Yeni Şafak, Zaman gibi gazetelere gönderilen belgelerin “son derece kritik belgeler” olduğunda Taraf’a “paslandığını”, hareketin gazetenin maddi açıdan zorda olduğu bir dönemde reklam verdiğini biliyorum. Zaten doğrudan bir ilişki olup olmaması bence hiçbir şeyi değiştirmiyor, neye hizmet ettiğine baktığınızda zaten her şey ortaya çıkıyor. Burada ılımlı İslamcı çizginin önünü açan, ABD ve AB’ye sevda duyan, bölgemizdeki “renkli devrimlere” özenen bir liberal yayın anlayışı var.

Ekin Bildirgesi: Basında çalışanların genelde maruz kaldığı ekonomik sorunlar, "patron tarafı"nın asgari ücret vb. kağıt üzerindeki "kaçak oyunları", Taraf'ta da yaşandı mı?

Mahmut Hamsici: Hem de göz göre göre yaşandı. Önce sigortaların yapılması geciktirildi. Tüm çalışanlar “sadece birkaç aylık böyle olacak” denilerek asgari ücret üzerinden sigortalı yapıldı. Başta vaat edilen yemek fişleri birkaç ayın sonunda devreye sokuldu. Maaşların geç ödendiği oldu. Bunun ötesinde Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Taraf’a da çalışan muhabirlere ve yurtdışı muhabirlere tek kelimeyle zulüm edildi. Çoğuna anlaştıkları ücretler verilmedi. Hatta aralarında onlarca yazı göndermelerine karşın hala hesabına hiç para yatırılmamış muhabirler bulunuyor. Yani ortada büyük bir hırsızlık çarkı var ki gazetenin editörleri ve bazı yöneticileri de patronun bu tutumundan rahatsızdılar. Ancak yöneticilik ağırlıklarını koymak yerine bir süre sonra durumu kanıksadılar. İşin daha kötüsü ise bu konularda tepki gösteren az sayıda kişi olarak arkadaşlarımızın arasında yalnız kalmamızdır.

Ekin Bildirgesi: Gazetenin yazı işleri toplantılarında "Deniz Gezmiş yazısı" vb. Taraf'ın taraf olduğu konularda aklında çarpıcı tartışmalar var mı?

Mahmut Hamsici: Taraf’ta çalışan gazetecinin arasında medya ortamındaki muhalifliklerini koruyan az sayıda insanın da var olması sebebiyle yazı işleri toplantılarında genel yayın yönetmeni ile servis sorumluları arasında sürekli gerilim oluyordu. Genelde gazeteye AKP’ye destek verir konuma düşmesi ve sürekli Ergenekon davası ve Genelkurmay ile ilgili belge yayımlanması nedeniyle eleştiriler yöneltiliyordu (ki bu başta olmak üzere yönetimle yaşanan gerilimlerin sonu benim de içinde bulunduğum bir grup gazetecinin daha fazla dayanamayıp istifa etmesiyle sonuçlandı). Ahmet Altan ise kendisini “başka alanlardan güzel haberler getirin onları da yayımlayalım” diyerek savunuyordu ancak muhabirlerin özel haber yapması için olanaklar sağlanmıyordu. Büroda masa başında haber üretmeleri isteniyordu her şeyden önce. Ayrıca farklı konulardaki iddialı özel haberleri önemsemiyorlardı. Bunun üzerine bir süre sonra muhabirler de farklı alanlara yönelmekten vazgeçiyordu. Bir örnek vermek gerekirse Ergenekon davası ve Genelkurmay ile ilgili birçok haberi yayımlanmış bir muhabir arkadaş, bir AKP’li belediyede yapılan yolsuzlukla ilgili özel bir haberi gazeteye getirmiş ve bir türlü yayımlanmayınca bu tür bir haberi bir daha hazırlamamıştı. Deniz Gezmiş yazısı tartışması ise açıkçası tam benim istifa ettiğim döneme rastlıyor.

Ekin Bildirgesi: Gazeteci klişesiyle "haber patlatmak" için ne tür tartışmalar yaşanıyordu? Gazeteye gelen ya da bazı seçilmiş gazetecilere fısıldanan "özel istihbarat"lar (paşaların konuşmaları, telefon kayıtları, Dağlıca raporu vb.) toplantılarda açıkça ele alınıyor muydu, gizli mi tutuluyordu?

Mahmut Hamsici: Bu haberlerin önemli bir bölümü toplantılarda ele alınıyordu. Ancak birçok “patlatılacak haber” için “içeride” özel toplantılar da yapılıyordu. Burada eleştirilmesi gereken esas hususun Taraf’ın kısmen Nokta dergisinin de yaptığı gibi Türkiye’de zaten yozlaşmış olan iyi gazetecilik anlayışını daha yozlaştırmak olduğunu düşünüyorum. Eğer iyi gazetecilik “belge patlatmaktan” ibaret olsaydı Türkiye’nin en iyi yayın organının Aydınlık gazetesi-dergisi olması gerekirdi. Tabii ki “patlatılan belgelerin birçoğu” önemli. Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesi açısından ciddiye alınması gereken çok önemli bilgiler bunlar ve kamuoyunun bunlardan haberdar olması da hayırlı. Ancak habercilik amacıyla bunları yayımlama anlayışı farklıdır, Taraf’ın yaptığı gibi tetikçilik yapmak, devlet içindeki kesimlerin demokratikleşmeyle hiçbir ilgisi olmayan iç hesaplaşmasında bir tarafın önünü açacak şekilde misyon üstlenmek farklıdır.

Ekin Bildirgesi: Yasemin Çongar, Ahmet Altan sence gazeteci mi ya da nasıl gazeteciler?

Mahmut Hamsici: Çongar ve Altan’ın gazeteci olup olmadıkları konusunda fikir belirtmek genç bir gazeteci olarak benim boyumu biraz aşabilir ancak gazetecilikleriyle ilgili kişisel gözlemlerimi aktarabilirim. Gazeteciliğe kendi baktığım yerden değil, ana akım medya ortamında kabul görmüş ortalama başarı standartlardan bakıldığında dahi Ahmet Altan’ın son derece beceriksiz bir gazeteci olduğunu düşünüyorum. Ki zaten kendisi Taraf ortaya çıkana kadar uzun süredir gazetecilik yapmıyordu. Gazeteyle kurduğu ilişki yalnızca köşe yazısı yazmaktan ibaretti. Altan’ın gazeteciliği kendi fantezilerini gerçekleştirmekten ibarettir. İlk aylarda Alev Er fiili olarak genel yayın yönetmeniyken iki kere izin kullanmıştı ve ikisinde de Ahmet Altan “hat kaçırmıştı”!. Genel Yayın Yönetmeni olmasına karşın hiçbir yöneticilik becerisi olmadığı gibi Evo Morales’i Meksika Devlet Başkanı zannedecek kadar da özünde cahil biridir. Zaten toplamda bakıldığında Taraf yalnızca sızdırdığı belgelerle gündeme gelen bir gazete. Bu tür haberler dışında gazetenin her hangi bir sayfasında iddialı, özel bir habere rastlayamazsınız. Yasemin Çongar’ın ise politik çizgine son derece uzak olmakla birlikte yine yukarıda belirttiğim ortalama başarı standartlardan bakıldığında Altan’dan farklı olarak gazetecilik yeteneklerinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Politik eleştirilerimizi saklı tutalım, Çongar haberi yakalama konusunda iddialı, haberden heyecanlanan, haberi zenginleştirmek için koşturmaktan çekinmeyen, ayrıntılara dikkat eden, kendini sürekli geliştirme gayretinde, muhabirlik ruhunu koruyan, aktif biri. Ayrıca bir yönetici olarak Altan gibi faşizan bir karaktere sahip değil, alttan gelen eleştirileri en azından dinleyen, önemseyen biri.

Ekin Bildirgesi: Radikal'den işten atılan gazetecilerden biri olarak kazandığınız davayla ilgili geldiğiniz noktayı nasıl değerlendiriyorsun? Bir "kazanım" mı, medya çalışanlarının birlikte hareket edememesinden kaynaklanan "sürüncemeli bir süreç" mi?

Mahmut Hamsici: Aslında her ikisi de… Öncelikle hukuki ve psikolojik anlamda çok ciddi kazanım çünkü her ne kadar yalnızca beş kişi dava açmış olsak da, davayı kazanmış olmamız 41 gazetecinin Radikal’den haksız sebeplerle işten atıldığını kanıtladı. Doğan grubu açısından bakıldığında hali hazırda ana akım medyada çalışan gazeteciler için “kötü örnek olduk.” Bundan sonra işçi kıyımı mekanizmalarını işletenlerin daha “yaratıcı olmaları”, mevcut hukuki yapıya uygun yeni bahane kılıfları aramaları gerekiyor. Bizim atılmamıza karşı Ankara’da gazetenin önünde bir eylem organize etmeleri atılmalarında önemli rol oynayan Adnan Keskin ve Soner Arıkanoğlu’nun işe iade davalarını kazanmış olmaları ise “hakkını arama” kadar “haksızlığa uğrayan iş arkadaşının yanında olmanın” medya ortamında da bir anlamı olabileceğini ortaya koydu. Tabii ki medya çalışanlarının birlikte hareket edememesinden kaynaklanan moral bozucu bir yanı vardı sürecin. Ancak Türkiye’de medyadaki çalışma ortamındaki özel sorunları kabul ettiğinizde hayal kırıklıklarınız biraz daha azalıyor. Kanımca medya çalışanlarının örgütlenmesini savunan bir gazetecinin; medya çalışanlarının birçok kafa emeği sektörüne kıyasla daha fazla olmak üzere sınıf bilincinden uzak olduklarını, bireyci anlayışın ve kendini aşırı önemseme duygusunun iyice komik boyutlarda bulunduğunu, yine birçok benzer sektöre nazaran çok daha ciddi bir kültürel bozulma yaşandığını kabul etmesi gerekiyor.

Ekin Bildirgesi: Eklemek istediklerin?

Mahmut Hamsici: Taraf gazetesi toplumsal muhalefetin kafasını karıştırdığı için belli kesimlerden büyük tepki topluyor. Ancak diğer yandan kendi “taraftarlarını” yanına toplayan gazete, sol liberalizmin tüm politik zaaflarını teşhir etmek açısından emek güçlerine büyük bir fırsat sunuyor. Sol liberalizmin AKP yandaşlığı, dinci gericilik olgusunu kabullenmemesi, demokratikleşmenin Türkiye’nin iç aktörleriyle değil ABD ve AB yakasından geleceğine inancı, elitizmi, işçi düşmanlığı, sol düşmanlığı… bunların hepsini Taraf’ın hem sayfalarında hem de çalışma düzeninde bulmak mümkün.

14.07.2008

http://www.ekinbildirgesi.com/

Medya Haberleri

Rabia M. Alevi düşmanlığı yapıyor
Rabia Mine'den kendisini eleştirenlere 'LAN'lı saldırı!
Alevi Haber: PİRHA’ya erişim engelini kınıyoruz!
"Kovulman onurundur yürekli kardeşim"
Alevi düşmanı sosyal medya magazincisi Rabia Mine'ye tepki yağıyor