Talip Özkan (1939, Yatağan – 27 Mayıs 2010, İzmir), Türk Halk Müziği sanatçısı.
Lise yıllarındayken Acıpayam’da Muzaffer Sarısözen’le tanıştı.
1957’de yüksek öğrenimi için geldiği Ankara Radyosu’nda Yurttan Sesler Korosu programlarında yer aldı ve ardından sınavları kazanarak kadrolu sanatçı oldu. 1960 yılında İstanbul Radyosu’na geçiş yaptı. 20 yıla yakın TRT’de çalıştıktan sonra 1977’de Paris’e yerleşti. Paris Konservatuvarı’ndaki eğitmenliğinin yanı sıra Paris Üniversitesi’nde (Université de Paris, VIII, Nanterre 19) etnomüzikoloji alanında doktora çalışmasını yürüttü. Rotterdam Konservatuvarı’nda ders verdikten sonra emekliye ayrıldı.
Yurtdışında pek çok albüm dolduran sanatçı, uzun yıllar Paris’te yaşamış ve çalışmalarını (yeni) türküler derleyerek ve özel ders vererek sürdürmüştür.Türk Halk Müziğine çok sayıda derleme kazandıran ve müzisyen eğiten Özkan kendine özgü bağlama çalış tekniğiyle de birçok bağlamacıya örnek olmuştur.
…
Hasret Gültekin üzerindeki etkisi
Hasret’in kendine özgü bir tarz yaratması ve kişiliğini bulması gerekiyordu. Yıllardır, perdelerden Arif Sağ gibi temiz, pırıl pırıl sesler çıkarabilme arzusu… Musa Eroğlu kadar damıtarak ve yalın tavırlı okuyabilme çabası, iki haftada bir Ankara yolculukları… Çok iyi bir yorumcu olma zorunluluğu… Hasret, merkezi bulmuştu: Bu, Talip Özkan’dı. Ve Hasret İstanbul-Ankara arası gibi, Paris seferlerine de başlamıştı. Mutluluğu ve sevinci anlatılamaz derecedeydi. Talip Özkan kayıtlarını dinler ve saatlerce çalışırdı. Aşıklama geleneği, zeybekler, bozlaklar, dinamik ve sınırsız refleksler, ince kıvrımlar Talip Usta’daydı. Hasret bir düşünü daha gerçekleştirdi. Talip Özkan, Arif Sağ ve Hasret Gültekin birlikte çalıp söyledi, hatta bu kaydedildi. Hasret için yaşamın başkaca bir tadı yoktu. Paris dönüşü, artık bambaşka bir Hasret’ti. Zeybeklerin, “Teke Zotlatması”nın, “Sabah Ezanı Zeybeği”nin Türkiye temsilciliği ünvanı da tamamdı! Bir çalış tarzı da beraberinde olgunlaşıyordu.
Kaynak: www.hasretgultekin.com