Sual ettim bugün ben bir dolaba
Niçin daim sürersin yüz bu âba
Niçin bağrın deliktir gözlerin yaş
Sebep neden dolaştın bu itaba
İniltinden delindi dertli bağrım
Figanından ciğer döndü kebaba
Kararın yok gece gündüz dönersin
Saçarsın yaşların gözden türaba
Ne zulm etti sana bu çarh-ı gerdun
Ki derdin defteri sığmaz hesaba
Dolap eydür Eya gözüm çırağı
Eşitmeğe cevabım aç kulağı
Benim budur sorarsan sergüzeştim
Ki ben yaylar idim bir yüce dağı
Geçirmiştim seradan köklerimi
Eriştirdim süreyyaya budağı
Durağa derneşüben kamu kuşlar
Budağımda tutarlardı otağı
Öterdi tuti ve kumri vü dürraç
Geçirdim bir zaman bu resme çağı
Heves bağında can mürğu gezerken
Üzüldü ömr kuşunun tuzağı
Kaza koptu meğer dest-i Hudadan
Ki bir şahs erişip saldı nacağı
Deliben bağrımı taktı kemendi
Sürüdüler dolaştım her sokağı
Sokaklarda nice müddet yatarken
Gelen geçen ururlardı ayağı
Demir mıhlar dokundu yüreğime
Kaza destiyile çarhın çomağı
Zekerya gibi bağrımdan deliben
Dolap içün düzüttüler yarağı
İnilerim ben anda dost deyiben
Gözüm yaşı sular bostanı bağı
Felek kime tadırdı bir kaşık bal
Sonunda sunmadı tas ile ağı
Süleyman kim sürerdi tahtını yel
Son ucu toprağa kodu yanağı
Sikendir kim cihanı Kaf ber Kaf
Tutup hükmiyle sürmüştür yasağı
Gezip zulmet ararken ab-ı hayvan
Dolu zehr ile sundular ayağı
Kani Kayser kani Kisra Kani Sam
Belirmez bunların yurdu durağı
Cihanın varlığı baştan başa hep
Belâ yurdudürür mihnet ocağı
Resül buna çü beyt-ül-ankebut der
Pes ol olur mekeslerin durağı
Baka ehli fenada mülk edinmez
Bakadır anların yeri durağı
Alâi Gaybi bunda tekke kılmaz
Hakın fazlıdürür ancak dayağı
Sabır seccadesin altına kuşağı
Tevekkülden kuşanmıştır kuşağı
Sözünü Kaygusuz arife söyle
Ne bilsin şekeri dana buzağı
Kaygusuz Abdal
Dolapname. Tekke Şiiri Antolojisi: Türk Edebiyatında Dini ve Tasavvufi Şiirler, Vasfi Mahir Kocatürk, Ankara, Edebiyat Yayınevi, 1968, s.35-36-37